
Esas No: 2013/497
Karar No: 2014/268
Karar Tarihi: 12.03.2014
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2013/497 Esas 2014/268 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Uşak 1. Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 08/01/2013
NUMARASI : 2012/952-2013/38
Taraflar arasındaki “ortaklığın giderilmesi” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Uşak 1.Sulh Hukuk Mahkemesi’nce davanın açılmamış sayılmasına dair verilen 08.03.2012 gün ve 2009/559 E., 2012/233 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 13.09.2012 gün ve 2012/7998-11526 sayılı ilamıyla;
(...Dava, 1227 ada 24 parsel sayılı taşınmazın paydaşlığının giderilmesine ilişkindir. Mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi üzerine hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 320/4 bendi "Basit yargılama usulüne tabi davalarda, işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olan dosya, yenilenmesinden sonra takipsiz bırakılırsa, dava açılmamış sayılır" hükmü içermektedir.
Ortaklığın giderilmesine ilişkin davanın yargılaması sırasında; davacının 09.12.2010 tarihli duruşmaya katılmamış olması nedeni ile HUMK 409 maddesi uyarınca dosyanın yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına karar verildiği, davacı vekilinin 15.12.2010 tarihli yenileme dilekçesi üzerine yargılamaya devam edildikten sonra davacı tarafın 08.03.2012 tarihli duruşmaya mazeretsiz olarak katılmadığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık 6100 sayılı HMK"nın 316/1-a bendi uyarınca basit yargılama usulünün uygulandığı Sulh Hukuk Mahkemelerinde 01.10.2011 tarihinden önce açılmış ve bir kez işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olan davalarda 1086 sayılı HUMK"nun 409. maddesi mi yoksa 6100 sayılı HMK’ nın mad.320/4 bendinin mi uygulanacağı noktasındadır.
6100 sayılı HMK nın zaman bakımından uygulanma başlıklı 448 maddesi "Bu kanun hükümleri, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanır" hükmünü içermektedir. Buna göre somut olayda 1086 sayılı HUMK nın yürürlükte olduğu dönemde yasanın 409/1 bendi bakımından tamamlanmış bir işlem sözkonusu olmadığından 6100 sayılı Yasanın uygulanma olanağı bulunmadığından anılan yasanın 320/4 bendinde belirtilen işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olma koşulunun gerçekleştiğinin kabulü mümkün değildir. Öte yandan dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiği tarih olan 10.11.2010 tarihinde yürürlükte olan 1086 sayılı HUMK."nun 409. maddesine göre davacının bir defadan fazla dosyayı takipsiz bırakması halinde açılmamış sayılmasına karar verileceği konusunda kazanılmış hakkı bulunduğu, her ne kadar usul hükümlerinin derhal uygulanırlığı sözkonusu ise de hukuka güven ilkesinin bir sonucu olarak davacının ilk yenilemeden sonra bir defadan fazla takipsiz bırakılamayacağı kuralının 01.10.2011 tarihinden önce bir kez işlemden kaldırılmasına karar verilen dosyalar için 6100 sayılı HMK" nın yürürlük döneminde de uygulanması gerektiğinin kabulü gerekir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı tarafın 22.11.2011 tarihli duruşmaya katılmamış olması nedeni ile HMK."nın 150. maddesi gereğince dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken 6100 sayılı Yasanın 320/4. maddesi gereği davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu"nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, 1227 ada 24 parsel sayılı taşınmazın paydaşlığının giderilmesine ilişkindir.
Yerel Mahkemece, “Davacı yan usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen davasını iki kez takipsiz bırakmış olduğundan; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 448 /1 hükmü uyarınca, anılan kanunun hükümleri tamamlanmış işleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanacağından ve yine aynı kanunun 320/son maddesi uyarınca da basit yargılama usulüne tabi davalarda (daha önce bir kez) işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olan dosya yenilenmesinden sonra takipsiz bırakılırsa davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğinden… süresinde yenilenmeyen bu davanın Hukuk Muhakemeleri Kanununun 150/5 maddesi gereğince açılmamış sayılmasına…” karar vermiş, verilen karar davacı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Mahkemece, “…6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden önce yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yürürlükte olduğu dönemde davacı ilk kez davasını takipsiz bıraktığından dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olup; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 448/1 maddesinin tereddütsüz ifadesine göre bu işlem varlığını muhafaza edecektir. Yani 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununu döneminde dosyanın ilk kez işlemden kaldırılması "işlemi" tamamlanmış olup; yeni kanun döneminde, yeni kanun ahkamı sebebiyle ortadan kalkması veya dikkate alınmaması imkanı mevcut değildir. Yani 448/1 hükmü uyarınca 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununu dönemindeki işlemden kaldırma varlığını muhafaza edecektir ve mahkememizce dikkate alınması mecburidir. Bundan sonra yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 320/4 maddesi gereğince (1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununu dönemindeki de dikkate alınarak ) somut olayla davacı yanın artık davasını takipsiz bırakma imkanı mevcut değildir; iş bu 320/4 hükmü uyarınca, basit yargılama usulünün uygulandığı somut davada, daha önce "tamamlanan" ve dolayısıyla mevcudiyetinin dikkate alınması mecburi işlemden kaldırma "işlemi" sebebiyle, davacı yan davasını ikinci kez takipsiz bırakınca, kanunen ve zorunlu olarak davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gereklidir…” ifadelerine yer vererek direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararını, davacı vekili temyize getirmektedir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, basit yargılama usulüne tabi eldeki davada, davacının davasını bir kez 1086 sayılı HUMK, bir kez de 6100 sayılı HMK. zamanında olmak üzere iki kez takipsiz bırakması halinde, HMK.nun 320/4.maddesi (HUMK.nun 409/5 maddesi) uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilip verilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Öncelikle, konu ile ilgili yasal düzenlenmelerin incelenmesi gerekir.
Mülga 1086 sayılı HMK’nun 409. maddesi: “ Oturuma çağrılmış olan tarafların hiçbiri gelmediği veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dava yenileninceye kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir.
Oturum gününün belli edilmesi için tarafların başvurması gereken hallerde, gün tespit ettirilmemiş ise, son işlem tarihinden başlayarak bir ay geçmekle birinci fıkra hükmü uygulanır.
Yukarıdaki fıkralar hükmü gereğince dosyası işlemden kaldırılmış olan dava, işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde taraflardan birinin dilekçe ile başvurması üzerine yenilenebilir. Yenileme dilekçesi, oturum, gün, saat ve yerini bildiren çağırı kağıdı ile birlikte taraflara tebliğ olunur.
Dava dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak bir ay geçtikten sonra yenilenirse yeniden harç alınır. Bu harç yenileyen tarafından ödenir ve karşı tarafa yüklenemez. Bu şekilde harç verilerek yenilenen dava, yeni bir dava sayılmaz.
İşlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde yenilenmeyen davalar açılmamış sayılır ve mahkemece bu hususta kendiliğinden karar verilerek kayıt kapatılır.
Birinci ve ikinci fıkralar gereğince işlemden kaldırılmasına karar verilmiş ve sonradan yenilenmiş olan dava, ilk yenilenmeden sonra bir defadan fazla takipsiz bırakılamaz. Aksi halde beşinci fıkra hükmü uygulanır”
hükmünü içermektedir.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nun 320/4 bendi "Basit yargılama usulüne tabi davalarda, işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olan dosya, yenilenmesinden sonra takipsiz bırakılırsa, dava açılmamış sayılır" hükmünü içermektedir.
Usul hukuku alanında geçerli olan temel ilke, yargılamaya ilişkin kanun hükümlerinin derhal yürürlüğe girmesidir. Bu ilkenin benimsenmesinin nedeni ise, usul hükümlerinin kamu düzeni ile yakından ilgili olmasıdır.
Usul kurallarının zaman bakımından uygulanmasında derhal uygulanırlık kuralı ile birlikte dikkate alınması gereken bir husus da, yeni usul kuralı yürürlüğe girdiğinde, ilgili “usul işleminin tamamlanıp tamamlanmadığı”dır.
Hemen belirtilmelidir ki, dava, dava dilekçesinin mahkemeye verilmesiyle başlayan ve bir kararla (veya hükümle) sonuçlanıncaya kadar devam eden çeşitli usul işlemlerinden ve aşamalarından oluşmaktadır. Yargılama sırasındaki her usul işlemi, ayrı ayrı ele alınıp değerlendirmeye tabi tutulmalıdır. Yargılama sırasında yapılan bir usul işlemi tamamlanmış ise, artık yeni kanun o usul işlemi hakkında etkili olmayacak, dolayısıyla da uygulanmayacaktır.
Eğer bir usul işlemi, yargılama sırasında yapılmaya başlanıp, tamamlandıktan sonra, yeni bir usul kuralı yürürlüğe girerse, söz konusu işlem geçerliliğini korur. Başka bir deyişle, tamamlanmış usul işlemleri, yeni yürürlüğe giren usul hükmünden (veya kanunundan) etkilenmez.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)"nun, “Zaman bakımından uygulanma” başlığını taşıyan 448.maddesinde;
“(1) Bu Kanun hükümleri, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhâl uygulanır.”
düzenlemesi getirilmiştir.
Somut uyuşmazlık önceki yasa zamanında işlemden kaldırılıp yenilenen dosyanın, yeni yasa zamanında tekrar işlemden kaldırılması halinde HMK’nun uygulanıp uygulanmayacağı sonucuna göre de davanın açılmamış sayılmasına karar verilebilip verilemeyeceği noktasında bulunmaktadır.
Mülga HUMK zamanında açılan dava, hiç işlemden kaldırılmamış dolayısıyla bir işlem yapılmamış ve 6100 sayılı HMK zamanında işlemden kaldırılmışsa bu takdirde tamamlanmış bir işlem bulunmadığından ve usul hükümlerinin hemen uygulanması gerektiğinden hareketle HMK hükümlerinin uygulanması gerektiğinde duraksamamak gerekir (aynı ilke Hukuk Genel Kurulu’nun 15.05.2013 tarih 2012/17-1629 E., 2013/700 K. sayılı kararında da benimsenmiştir.)
Buna karşılık somut olayda olduğu gibi, mülga 1086 sayılı HUMK’nun yürürlükte olduğu dönemde davanın bir kez işlemden kaldırılıp yenilenmesinden sonra, 6100 sayılı HMK zamanında da işlemden kaldırılması halinde, önceki yasa zamanında yapılmış işlem gözetilerek 6100 sayılı HMK uygulanarak bir sonuca ulaşılması usule uygun olmayacağı gibi, varılacak sonuç hukuki güvenlik hakkına da aykırı olacaktır; bu bakımdan direnme kararının bozulması gerekmiştir. Nitekim HGK’nun 29.05.2013 tarih 2012/21-1698 E., 2013/779 K. sayılı kararında da aynı sonuca varılmıştır.
Hukuk Genel Kurulu görüşmeleri sırasında bir kısım üyeler; 1086 sayılı HUMK’nun yürürlükte olduğu dönemde işlemden kaldırılmasına karar verilen dosyada, davanın 409/5 maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına karar verilebilmesi için gerekli işlemlerin henüz tamamlanmadığı, bu nedenle 6100 sayılı HMK’nun 448. maddesine göre tamamlanmış işlem bulunmadığını, usul hukuku kurallarının derhal uygulanır olması nedeniyle kazanılmış haktan da söz edilemeyeceğini bu nedenle yerel mahkeme kararının onanması yönünde görüş bildirmiş iseler de, bu görüş yukarıda belirtilen nedenlerle Kurul çoğunluğunca kabul edilmemiştir.
O halde, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, aynı kanunun 440.maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 12.03.2014 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
Mahkemece, 09.12.2010 tarihli oturumda 1086 Sayılı HUMK (HUMK) 409. maddesi uyarınca ilk kez dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmiş ve davacı tarafın başvurusu üzerine de dava yenilenmiştir. Yargılamanın devamı esnasında yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK (HMK) 316/1-(a) bendine göre, uyuşmazlık basit yargılama usulüne tabi olup, aynı Kanunun 320/4. maddesine göre de “basit yargılama usulüne tabi davalarda, işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olan dosya, yenilenmesinden sonra takipsiz bırakılırsa, dava açılmamış sayılır”.
Davanın birinci yenilenmesinden sonra 08.03.2012 tarihli oturumda bir kez daha takipsiz bırakılması nedeniyle mahkemece “HMK 448/1 göndermesiyle 320/4. maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir”. Karar yüksek özel Daire tarafından yukarıda yazılı gerekçe ile bozulmuş ve bozma gerekçesi Yüksek HGK çoğunluk üyeleri tarafından da benimsenerek mahkemenin direnme kararı bozulmuştur.
Yüksek Kurul’un çoğunluğu tarafından davanın açıldığı tarihte yürürlükteki HUMK 409. maddesi uyarınca davanın bir kez işlemden kaldırılıp yenilenmesi nedeniyle önceki yasa zamanında yapılmış ve tamamlanmış bir işlem bulunduğundan bahisle, davada HMK’nın uygulanması suretiyle sonuca ulaşılmasının usule uygun olmayacağı ve varılacak sonucun da hukuki güvenlik hakkına aykırı olacağı, dolayısıyla davanın açıldığı tarihteki HUMK 409. maddesi hükmüne tabi olduğu düşüncesiyle HMK 320/4. maddesinin somut olayda uygulanamayacağı görüşü benimsenmiştir..
Ancak, HMK’nın yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihi itibariyle zaman bakımından “tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanmasını” düzenleyen 448/1 maddesindeki “tamamlanmış işlem” istisnası ile amaçlanan; derdest bir davada HMK’nın yürürlüğünden önce gerçekleşerek hukuki sonuçlarını doğurmuş ve tamamlanmış olan usul işlemleridir. Oysa, (mülga) HUMK 409/son maddesine göre “birinci ve ikinci fıkralar gereğince işlemden kaldırılmasına karar verilmiş ve sonradan yenilenmiş olan dava, ilk yenilemeden sonra bir defadan fazla takipsiz bırakılamaz, aksi halde dava açılmamış sayılır”. Madde metninden de anlaşılacağı üzere davanın “birden fazla takipsiz bırakılması nedeniyle açılmamış sayılması”na karar verilebilmesi için bir kez yenilenmesi yeterli bulunmamaktadır. Dolayısıyla, (mülga) HUMK ile davacı tarafa davasını takip yükümlülüğü getiren usulü işlemler aşaması (olguların tümü) HMK’nın yürürlük tarihinde de henüz tamamlanmamıştır.
Tamamlanmış işlem olgusunu, HGK müzakeresi sırasında da ifade edilen ve somut uyuşmazlıkla ilgili olan bir örnekle açıklamak gerekirse, şayet mülga HUMK 409 maddesi uyarınca dosya iki kez işlemden kaldırılıp dava yenilendikten sonra derdest iken, mahkemece yürürlüğe giren HMK 448/1 yollamasıyla 320/4. maddesi uyarınca basit yargılamaya tabi davanın daha önceden iki kez takipsiz bırakılması nedeniyle açılmamış sayılmasına” şeklinde bir karar verilmiş olsaydı; bu taktirde davanın açıldığı tarihte yürürlükteki HUMK 409. maddesine göre hukuki sonuçlarını doğuran “dosyanın iki kez işlemden kaldırılması ve yenilenmesine ilişkin tamamlanmış işlemler” söz konusu olacağından hukuki güvenlik hakkına aykırılıktan ve mahkeme kararının HMK’nın zaman bakımından yanlış uygulanmasından söz edilebilecektir.
HMK 320/4. maddesinin yürürlüğü ile sadece davacının davasını takip yükümlülüğü daha sıkı usul koşullarına bağlanmıştır. Çünkü, derdest bir davada HMK’nın zaman bakımından uygulanmasına ilişkin “tamamlanmış işlem” istisnası daha önce gerçekleşmiş ve bitmiş usule dair olguları kapsamakta olup, herhangi bir şekilde “kazanılmış hak” koruması niteliğinde değildir.
Bu bakımdan yerel mahkemenin direnme kararının onanması gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluk görüşüne karşıyız.