11. Ceza Dairesi 2016/10421 E. , 2018/5759 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet
5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 311. maddesi hükmüne göre, eski hale getirme istemiyle birlikte temyiz talebinde de bulunulması halinde inceleme mercii Yargıtay"ın ilgili dairesi olduğundan, mahkemenin 04.08.2014 tarihli ek kararında yer alan eski hale getirme talebinin kabulü kararı kaldırılarak, sanığın bilinen en son adresinin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 10/2. maddesine göre MERNİS adresi bilinen en son adres kabul edilerek MERNİS adresine tebliğ yapılması gerektiğinden; gerekçeli kararın öncelikle 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 21/1. maddesine göre sanığa tebliğinin yapılarak, sanığın adreste bulunmaması halinde tebliğ memurunun tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim ederek ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirmesi gerekirken; bu işlemler yapılmadan, mahkemece sanığın yokluğunda verilen gerekçeli kararın, yalnızca ve doğrudan sanığın MERNİS adresi olan “Güventepe Mah. Güventepe Cd. No:18/3 Yenimahalle/Ankara“ adresinde Tebligat Kanunu‘nun 21/2. maddesi uyarınca muhtara yapılan 28.03.2014 tarihli tebligat usulsüz olup, tebliğ tarihinde aynı zamanda asker olan sanığa gerekçeli kararın 7201 sayılı Tebligat Kanunu‘nun 14. maddesi uyarınca tebliğ edilmesi gerektiğinden, sanığın 25.07.2014 tarihli temyiz dilekçesinin öğrenme üzerine süresinde olduğu kabul edilerek yapılan incelemede;
1-Sanığın aralarındaki ticari ilişkiye istinaden katılan tarafından düzenlenen 24.04.2011 düzenleme tarihli 500‘er TL bedelli 2 adet bono yerine sahte olarak düzenlediği içerik itibariyle aynı olan bonoları icra takibine konu etmek suretiyle resmi belgede sahtecilik suçunu işlediğinin iddia ve kabul olunduğu olayda; sanığın bonoların katılan tarafından düzenlenen bonolar olduğunu beyan ederek suçlamaları kabul etmemesi, suça konu bonoların mahkemece huzurda incelenmemiş olması, sanık müdafiinin temyiz dilekçelerinde suça konu bonolara ilişkin olarak devam eden hukuk davası kapsamında yapılan incelemede, bonolar üzerindeki keşideci imzalarının katılana ait olduğunun tespit edildiğini bildirmesi karşısında, gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi bakımından; belgelerde sahtecilik suçlarında aldatma kabiliyetinin bulunup bulunmadığının takdirinin mahkemeye ait olduğu cihetle, suça konu bono asılları duruşmaya getirtilip incelenmek suretiyle, özellikleri duruşma tutanağına geçirilerek, yasal unsurları taşıyıp taşımadıkları ve aldatma kabiliyetlerinin bulunup bulunmadığı yöntemince araştırılıp tartışılarak, belge asıllarının denetime olanak verecek biçimde dosya içerisinde bulundurulması, suça konu bonolardan kaynaklı olarak açılan bahse konu Ankara 2. İcra Hukuk Mahkemesi‘nin 2012/345 Esas sayılı dosyası getirtilip incelenerek, onaylı bir suretinin dosyaya eklenmesi, bu dosya kapsamında yer alan bilirkişi raporları ile mahkemece hükme esas alınan 24.04.2011 tarihli bilirkişi raporu arasında çelişki bulunduğunun tespiti halinde, bonolar üzerindeki imza ve yazıların katılana yada sanığa ait olup olmadığına ilişkin olarak Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Fizik İhtisas Dairesinden yeniden rapor alınarak çelişkinin giderilmeye çalışılmasından sonra, sonucuna göre sübutu halinde eylemin TCK"nın 211. maddesi kapsamında "bir hukuki ilişkiye dayanan alacağın ispatı amacıyla resmi belgede sahtecilik" suçunu oluşturup oluşturmayacağının tartışılması gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,
2-Kabule göre de;
a)5237 sayılı TCK"nın 43. maddesi uyarınca; “bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi ya da aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi” durumunda zincirleme suç hükümlerinin uygulanması mümkün olup, suça konu bonoların aynı tarihte düzenlendiklerinin dosya kapsamından anlaşılması karşısında, zincirleme suç hükümlerinin uygulanma olanağı bulunmadığının, sahte belge sayısı dikkate alınarak TCK"nın 61. maddesi uyarınca temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi gerektiğinin dikkate alınmaması,
b)Adli emanetin 2012/5308 sırasında kayıtlı suça konu belgeler ile 2012/10719 sırasında kayıtlı makbuzun akıbeti hakkında herhangi bir karar verilmemesi,
c)5237 sayılı TCK’nın 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas-2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ve sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA, 25.06.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.