14. Hukuk Dairesi 2016/3533 E. , 2018/6437 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar-karşı davalılar vekili tarafından, davalı-karşı davacı aleyhine 04.02.2014 gününde verilen dilekçe ile asıl dava temliken tescil, birleştirilen dava ile elatmanın önlenmesi ve kal talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl davanın reddine, birleştirilen davanın kabulüne dair verilen 08.04.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar- karşı davalılar vekili ve davalı- karşı davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Asıl dava temliken tescil, birleştirilen dava elatmanın önlenmesi ve kal talebine ilişkindir.
Davacılar/ karşı davalılar vekili, müvekkillerin 35 ada 40 ve 50 parsel sayılı taşınmazların malikleri olduğunu, davalının ise komşu 36 parselin maliki olduğunu, 1979 yılında yapılan kadastro çalışmalarında müvekkillerin 40 ve 50 parsel sayılı taşınmazlarına ulaştıkları yolun parsel haline dönüştürülerek 36 parsel olarak ... adına kaydedildiğini, 35 ada 40 parsel sayılı taşınmaz içerisinde bulunan binanın 28 m²lik kısmının 36 parsel sayılı taşınmaza tecavüzü nedeni ile müvekkillerce 36 parselin satın alınması için ..."ye başvurulduğunu, ancak 36 parsel sayılı Hazineye ait taşınmazın arsayı kullanan davalıya satışının yapıldığını, bu aşamada ise davalının yaptırdığı binanın müvekkillerinin binasının tüm pencerelerini kapattığını, bu nedenlerle davalıya ait taşınmazın üzerindeki tecavüzlü alanların mülkiyetinin muhik bedel karşılığında müvekkilleri adına tapuya tescilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili davanın reddini savunmuştur.
Birleştirilen dosyada, davacılar/karşı davalıların maliki oldukları 40 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki yapıların bir kısmının 36 parsel sayılı taşınmaza tecavüzlü olduğunu, bu yapılardan birinin kaçak yapı olduğunu, diğerinin ise çaplı taşınmaz üzerine yapılmış bir yapı olduğunu, bu nedenle davacılar/karşı davalıların iyi niyetli olmadıklarını belirterek, davacılar/karşı davalıların müvekkiline ait 35 ada 36 parsel sayılı taşınmaza yönelik tecavüzünün önlenmesini ve söz konusu tecavüzlü yapıların yıkılmasını talep ve dava edilmiştir.
Mahkemece asıl davanın reddine, birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü taraf vekilleri ayrı ayrı temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre davacılar/karşı davalılar vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Davalı/karşı davacı vekilinin temyizi yönünden yapılan incelemede;
6100 sayılı HMK’nın 326. maddesinde hüküm verilirken kanunda yazılı haller dışında yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği belirtilmiştir. HMK’nın 323/ğ maddesi uyarınca avukatlık ücreti de yargılama giderleri arasındadır. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 12. maddesinde de, “Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, (yedinci maddenin ikinci fıkrası, dokuzuncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile onuncu maddenin son fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla,) tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir.” hükmü düzenlenmiştir.
Mahkemece harçlandırılan dava değeri üzerinden hem asıl davada hem de birleştirilen davada ayrı ayrı olmak üzere, aleyhine hüküm kurulan taraftan harçlandırılmış dava değeri üzerinden davada kendisini vekille temsil ettiren davalı/ karşı davacı vekili yararına karar tarihi itibari ile yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre nisbi vekalet ücreti takdiri gerekirken asıl ve birleştirilen davada vekalet ücretine hükmedilmemesi usul ve yasaya uygun olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar/ karşı davalılar vekilinin temyiz itirazlarının reddine, 2 numaralı bent uyarınca davalı/ karşı davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıralara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.10.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.