3. Hukuk Dairesi 2018/437 E. , 2018/3229 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; dava konusu taşınmazdan ilk olarak 22/12/1989 tarihinde 600/2400 hisseli 27.235 m3 boş tarla olarak satın aldığını, daha sonra 15.08.990 tarihinde 60/2400 pay daha satın aldığını, 25.980 m2 alana narenciye ağacı diktiğini ve yetişkin bahçe haline getirdiğini, satın aldığı 600/2400 payın mahkeme kararıyla iptal edildiğini, zemindeki hak sahiplerinden davalı ...’nin ihtarnameyle ecrimisil talebinde bulunduğunu, kendi zilyetliği devam etmekteyken diğer davalının ihtarnameyle taşınmazı kiraladığını ve narenciye mahsullerini sattığını bildirdiğini, bu şekilde davalıların mahsullerin bedelinden sorumlu olduklarını, delil tespiti yaptırdığını belirterek; fazlaya ilişkin hakların saklı kalması kaydıyla şimdilik 50.000,00 TL nin dava tarihinden yasal faiziyle birlikte davalıların müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar; davacının 25.980 m2 lik yerdeki tapusunun iptal edildiğini, mirasçıların temsilcisi Sami’nin söz konusu yeri diğer davalıya kiraya verdiğini, mahsulun 24.500 TL ye satıldığını, bedelin fahiş olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davacının tazminat konusu yaptığı dava konusu taşınmazın tapusu daha önceden davacı adına kayıtlı iken ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/201 E sayılı dava dosyasında yapılan yargılama sonucunda davacının tapusu iptal edilmiş ve bu karar kesinleşmiş olup, bu hali ile davacının tazminat talebi Medeni Kanunun "Üst arza tabidir" hükümleri çerçevesinde haklı görülemeyeceği, yine davacının zilyetliğinin de tapu iptali kararının kesinleşmesi ile sona erdiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı tarafın sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) Dava, dava konusu taşınmaza davacı tarafından dikilen ağaçların mahsul bedelinin davalılardan tahsiline yönelik sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesine ilişkindir.
Sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için; bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekir.
Borçlar Kanunu"nun konuya ilişkin 61 ve ardından gelen maddelerindeki (TBK"nın 77 ve ardından gelen maddelerindeki) düzenlemelere göre, sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir.
Sebepsiz zenginleşme; bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı, geri verme borcu altındadır.
Dosyanın incelenmesinde; davacı tarafından ilk olarak 22/12/1989 tarihinde dava konusu taşınmazın 600/2400 hissesi, ardından 15/8/1990 tarihinde 60/2400 hissesinin satın alındığı, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/201 esas 2011/75 karar sayılı ilamıyla satın aldığı 600/2400 hissenin tapusunun iptaline karar verildiği, halen dava konusu taşınmazda 60/2400 hissesinin bulunduğu, davalıların cevap dilekçesinde mahsullerin satıldığını, davalı ...’ın hesabına paranın yatırıldığını beyan ettikleri görülmektedir.
O halde; mahkemece; davacının taşınmazda 60/2400 oranında hissesi bulunduğu belirlenmekle, dava konusu mahsulün satılması nedeniyle davalıların sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre davacının hissesi oranında sorumluluğu bulunduğu dikkate alınarak karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlere hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29.03.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.