17. Hukuk Dairesi 2016/10840 E. , 2019/7369 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki işyeri sigorta poliçesinden kaynaklanan rücuen tazminat alacağına dayalı itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davacı nezdinde sınai-ticari yangın sigorta poliçesi ile sigortalı ... Satış Mağazaları A.Ş."ne ait iş yerinin davalı MESKİ"ye ait su borularının patlaması sonucu hasar gördüğünü, meydana gelen hasar nedeniyle davacı şirketin 06/09/2012 tarihinde sigortalısına 41.410,00 TL tazminat ödediğini ve sigortalısının haklarına halef olduğunu belirterek Adana 13.İcra Müdürlüğünün 2013/1124 sayılı takip dosyasındaki haksız ve kötü niyetli itirazın iptaline, davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, haksız, yersiz ve hukuki dayanaktan yoksun açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan delillere göre, davanın kısmen kabulü ile davalının Adana 13. İcra Müdürlüğünün 2013/1124 sayılı takip dosyasında asıl alacağın 10.350,00 TL ile bu miktarın ödeme tarihi olan 06/09/2012 tarihinden takip tarihi olan 01/02/2013 tarihine kadar işlemiş yasal faizine yönelik davalı itirazının iptaline, bu miktarlar üzerinden icra takibinin devamına, davacının icra inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, işyeri sigorta poliçesi gereği sigortalısına ödeme yapan davacının ödediği bedelin, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun 1472. maddesine göre, zarardan sorumlu olduğu iddia olunan davalıdan rücuen tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı ... şirketi, bu davayı sigortalısının halefi olarak açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu"nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı kararında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır. Buna göre; sigortacının halefiyete dayalı olarak açtığı davada, davanın nitelendirmesi yapılırken, davacının sigortalısı ile zarara neden olduğu iddia edilen davalı arasındaki hukuki ilişkiye bakılması gerekir.
Dava tarihi olan 16/12/2013 tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun 16/1. maddesinde kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümleri dairesinde idare edilmek ve ticari şekilde işletilmek üzere devlet, vilayet, belediye gibi kamu tüzel kişileri tarafından kurulan teşekkül ve müesseselerin dahi tacir sayılacakları hükme bağlanmıştır.
İSKİ’nin kuruluşu hakkındaki 2560 sayılı kanunun ek 5. maddesinde bu kanunun diğer Büyükşehir Belediyelerinde de uygulanacağı açıklanmış olup böylece MESKİ de 2560 sayılı kanuna tabi bir kuruluş haline gelmiştir.
Bu durum karşısında somut olaya bakıldığında; davacının sigortalısı ... Satış Mağazaları A.Ş. tüzel kişi tacir olduğu gibi, davalı MESKİ de TTK"nın 3, 11, 16/1. maddeleri ve 2560 sayılı Kanun hükümleri uyarınca faaliyetlerini özel hukuk hükümlerine göre sürdüren tacir tüzel kişidir. Davacının sigortalısı ile davalı arasındaki hukuki ilişki ise haksız fiilden doğmuştur. Bu durum karşısında, her iki taraf da tacir olduğundan, tacirler arasındaki haksız fiilden doğan davada özel görevli mahkeme olan Asliye Ticaret Mahkemeleri"nin görevli olduğu, davacının halefiyete dayalı olarak açtığı rücuen tazminat davasında da Asliye Ticaret Mahkemesi"nin görevli olduğu gözetilerek; 6100 sayılı HMK"nun 114/1-c. maddesine göre görevsizlik nedeniyle HMK"nun 115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken; yazılı olduğu biçimde işin esasının incelenerek hüküm tesisi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma neden ve şekline göre; davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına; peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 12/06/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.