9. Ceza Dairesi Esas No: 2013/14932 Karar No: 2013/14759
2911 sayılı Kanuna muhalefet - Yargıtay 9. Ceza Dairesi 2013/14932 Esas 2013/14759 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Asliye Ceza Mahkemesi tarafından verilen ve 2911 sayılı Kanuna muhalefet suçuyla ilgili olan bir karar incelenmiştir. Kanunun geçici 1. maddesinin düşünce ve kanaat açıklama yöntemleri ile ilgili hükümleri değerlendirilmiştir. Kanunun amacının, düşünce ve kanaat açıklama yöntemleri bağlamında işlenebilecek suçların işlenme biçimleri itibariyle bir düzenleme yapılması olduğu ifade edilmiştir. Yöntem ifadesinin, yasalara uygun ve meşru yöntemlerle işlenmiş eylemler için geçerli olduğu belirtilmiştir. Yöntemin aksine bir eylemin düşünce ve kanaat açıklama bağlamında mutad kabul edilmeyeceği vurgulanmıştır. Kararda, örgütlenme özgürlüğü bağlamında ele alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma özgürlüğünün kollektif niteliği, ifade özgürlüğü ile yakın ilişkisi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince değerlendirilme biçimi de göz önünde bulundurulmuştur. Kararda geçen kanun maddeleri ise şu şekildedir: 2911 sayılı Kanunun 28/1, TCK\"nın 62, 53/1-2-3. maddeleri ve 6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesi.
9. Ceza Dairesi 2013/14932 E. , 2013/14759 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi Suç : 2911 sayılı Kanuna muhalefet Hüküm : 2911 sayılı Kanunun 28/1, TCK"nın 62, 53/1-2-3. maddeleri uyarınca mahkumiyet
Dosya incelenerek gereği düşünüldü: Kanun koyucunun “sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleri” ifadesiyle, 6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinin uygulanma kapsamı bakımından; düşünce ve kanaatin içeriğinden çok açıklama yöntemini dikkate aldığı, cezanın tür ve miktarı itibariyle bir sınırlama yanında suçların tek tek sayılması yerine, düşünce ve kanaat açıklama yöntemleri bağlamında işlenebilecek suçların işlenme biçimleri itibariyle bir düzenleme yapmayı amaçladığı anlaşılmaktadır. Kanun koyucunun yukardaki amacı gerçekleştirmeye çalışırken daha genel ve imkanlara işaret eden ifade biçimleri yerine “yöntem” ifadesini tercih etmesi üzerinde durulmalıdır. Bir amaca ulaşmak için izlenen yol, usul ve metot gibi anlamlara gelen “yöntem” ifadesi, Kanunun geçici 1. maddesi çerçevesinde ele alındığında, korunmak istenenin; her türlü düşünce ve kanaat açıklama biçimi olmadığı, aksine; bir eylemin bu kapsamda kalabilmesi için meşru olan ve düşünce ve kanaat açıklaması bağlamında mutad olan bir yöntemle işlenmiş olması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Buradan hareketle, eylemin işleniş yönteminin bizzat ayrı bir suç oluşturduğu veya düşünce ve kanaati açıklamak bakımından mutad kabul edilemeyecek olması halinde geçici 1. madde hükmü uygulanamayacaktır. 6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinde ifadesini bulan ve başkaca yazım biçimleri arasından tercih edilen “düşünce ve kanaat açıklama yöntemleri” ibaresi bu ilkeler ve Kanunun genel gerekçesi çerçevesinde değerlendirilmiş, örgütlenme özgürlüğü bağlamında ele alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma özgürlüğünün kollektif niteliği, ifade özgürlüğü ile yakın ilişkisi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince değerlendiriliş biçimi (29.06.2006 tarihli Öllinger-Avusturya, 26.07.2007 tarihli Barankevich-Rusya kararları gibi) nazara alınmıştır. Buna göre, sanığın 2911 sayılı Kanunun 28/1. maddesine uygun olduğu kabul edilen eyleminin mutad ve meşru bir “düşünce ve kanaat açıklama yöntemi” olduğu kabul edildiğinden, sanığa yüklenen suçun tarihi ve işlenme yöntemi ile temel şekli itibariyle gerektirdiği cezanın süresine göre, hüküm tarihinde yürürlükte olan 6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesi kapsamında düşünce ve kanaat açıklama yöntemiyle işlendiği ve bu nedenle sanık hakkında açılan davaya ilişkin olarak kovuşturmanın ertelenmesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı BOZULMASINA, 02.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.