10. Hukuk Dairesi 2017/1290 E. , 2019/5849 K.
"İçtihat Metni"
Bölge Adliye
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, taraf vekillerince istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili, davacının 25.04.2007 - 07.05.2007 tarihleri arasındaki 13 günlük süre dışında 2001 yılından itibaren 03.07.2013 tarihine kadar aralıksız olarak davalı işverene ait konfeksiyon işyerinde Kuruma bildirilmeyen ve eksik bildirilen sigortalılık sürelerinin tespitine ve hizmetlerinin birleştirilmesine karar verilmesini istemiştir.
II- CEVAP:
Davalı ... ... vekili, davacının 1985 doğumlu olması nedeni ile 2005 yılında askere gitmiş ve çalışmasına iki yıla yakın ara vermiş olması gerektiğini, 25.04.2007 tarihinde işyerinden ayrıldığına yönelik ikrar nedeni ile bu tarihten önceki çalışmaların hak düşürücü süreye uğramış olduğunu, işyerinin fason olarak çalışan konfeksiyon atölyesi olması nedeni ile yılda iki kez ve ortalama 2 - 2,5 ay süre ile işe ara verildiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili, davacının çalışmalarının kesintili olması, beş yıllık hak düşürücü süre sonrası dava açılmış bulunması ve yazılı belge sunulmaması nedeni ile davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III- MAHKEME KARARI:
A- İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece, "Davanın kısmen kabulü ile; davacının, davalı işyerinde 08.05.2007 - 20.06.2013 tarihleri arasında 1845 gün süre ile asgari ücretle çalıştığının tespitine, bu dönemde davacının 1151 gününün kuruma bildirilmediğinin tespitine ve fazlaya ilişkin talebin reddine" karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili, hak düşürücü süre uygulanmak sureti ile verilen kısmi ret kararının hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
Davalı ... vekili, kısmen kabul kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtmiştir.
B- BAM KARARI
"Kuruma bildirilen çalışmaları dışında 08.05.2007 - 20.06.2013 tarihleri arasında davacının mevsimlik kapanma süreleri haricinde davaya konu konfeksiyon atölyesi işyerinde makineci olarak kesintisiz çalıştığı belirgin olup; davanın esasına yönelik herhangi bir delil eksikliği sözkonusu olmadığından davalı işveren vekilinin yapılmasını istediği duruşma açılmasına gerek duyulmaksızın ve bilirkişi raporunun hükme eklenmesi suretiyle infaz esnasında ortaya çıkması muhtemel sorunların giderilmesinin mümkün olduğu gözetilerek, mahkeme kararının usul ve esas yönlerden hukuka uygun olduğu sonucuna ulaşıldığından, HMK"nın 353/1-b maddesinin (1) numaralı alt bendi uyarınca tarafların vekillerinin istinaf başvurularının ESASTAN REDDİNE" karar verilmiştir.
TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Taraf vekilleri istinaf dilekçelerinde belirtilen nedenlerle ... BAM 10..Hukuk Dairesi Kararının bozulması gerektiğini beyan etmişlerdir.
IV- İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Dava, 506 sayılı Kanunun 79/10. ve 5510 sayılı Kanun’un m. 86/9. maddesi uyarınca açılmış hizmet tespiti davasıdır. Maddeye göre, “Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır.”
Hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanların hizmetlerin tespitine ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu çerçevede hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyerek, gerekli araştırmaların re"sen yapılması ve kanıtların toplanması gerektiği göz önünde bulundurulmalıdır.
6100 sayılı HMK m. 119/1-e gereğince davacının, iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerini bildirmek, m. 194 gereğince de taraflar, dayandıkları vakıaları, ispata elverişli şekilde somutlaştırma yükümlülüğü vardır. Tarafların, dayandıkları delilleri ve hangi delilin hangi vakıanın ispatı için gösterildiğini açıkça belirtmeleri zorunludur.
Bir davada haklı çıkabilmek için soyut veya genel hatlarıyla bir iddiayı ortaya koymak yeterli değildir. Aynı zamanda bu iddiaların, ispata elverişli hale getirilerek zaman, mekân ve içerik olarak somutlaştırılması gerekir. En azından iddianın araştırılabilmesine yönelik somut bilgi ve açıklamaların sunulması gerekir. İddia somutlaştırıldıktan sonra hâkim ve karşı taraf, bunun üzerinden savunma ve yargılama yapabilecektir. Soyut iddialar ve vakıalar üzerinden değerlendirme yapılması mümkün değildir.
Somutlaştırma yükü, genel anlamda tarafların açıklama ödevinin bir parçası ve layihalar teatisi aşamasındaki tezahür şeklidir. Somutlaştırma yükü, basit yargılama ve kendiliğinden araştırma ilkesinin uygulandığı davalarda da geçerlidir.
HMK m. 31 gereğince, Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir. Davaya konu talebin somutlaştırılmaması halinde önce hâkim, m. 31 ve 119/1-e gereğince davayı aydınlatma ödevi ve ön incelemedeki görevi gereği, somut olmayan hususların belirlenmesini davacıdan istemeli, gerekirse tarafa açıklattırma yaptırmalı, bu eksiklik giderildikten sonra yargılamaya devam etmelidir.
Hizmet tespiti davalarının amacı hizmetlerin karşılığı olan sosyal güvenlik haklarının korunmasıdır. Hizmet akdine dayalı çalışma olgusunun ispatında delil sınırlandırması yoksa da davacının Kurum sicil dosyası, işyeri özlük dosyası temin edilip işyerinin Kanunun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlendikten sonra iddia edilen çalışmanın başlangıç ve bitiş tarihleri, hangi işyerinde ne iş yapıldığı, işyerinin kapsam, kapasite ve niteliği, prime esas kazanca tabi ücretin ne olduğu, çalışmanın sürekli, kesintili, mevsimlik olup olmadığı eksiksiz bir şekilde açıklığa kavuşturulmalıdır.
Taraf tanıklarının sözleri değerlendirilirken bunların inandırıcılığı üzerinde durulmalı, verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları, işveren ve işçiyle, işyeriyle ilişkileri, bazen uzun yılları kapsayan bilgilerin insan hafızasında yıllarca eksiksiz nasıl taşınabileceği düşünülmeli ve tanıklar buna göre dinlenilmeli, re’sen araştırma kapsamında sadece taraf tanıkları ile yetinilmeyip mümkün oldukça işyerinin müdür, amir, şef, ustabaşı ve postabaşı gibi görevlileri ve o işyerinde çalışan öteki kişiler ile o işyerine komşu ve yakın işyerlerinde bu yeri bilen ve tanıyanlar dahi dinlenerek tanık beyanlarının sağlığı denetlenmeli ve çalışma olgusu böylece hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde belirlenmelidir.
Somut olayda, yukarıdaki açıklamalar kapsamında yeterli araştırma yapılmadığı görülmekle; davacının hangi tarihlerde, hangi adreslerde, kimlerle çalıştığı, ustabaşı-şef gibi amirlerinin kimler olduğu, ne iş yaptığı, iş yerinde çalışmaya ne zaman ara verildiği, üretime ara verilip verilmediği, ara veriliyor ise ara verilen dönemlerde işyerinde başka çalışma yapılıp yapılmadığı hususlarının davacıdan sorulması, davaya konu talep somutlaştırıldıktan sonra, beyanlarda dikkate alınarak çalışılan dönemlere ilişkin bordro tanıkları resen dinlenmeli, dinlenilen tanıkların hangi dönemler için dinlenildiği tespit ile beyanlar arasında çelişki var ise giderilmesi suretiyle varılacak sonuca göre ve tespit edilen çalışmaların başlangıç ve bitiş tarihleri ile sürelerine hükümde yer vererek, infazda tereddüte yol açmayacak şekilde bir karar verilmelidir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek, eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacı ve davalılardan Mehmet ... (... Konfeksiyon)"a iadesine, kararın bir örneğinin BAM"a, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 04.07.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.