16. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/20990 Karar No: 2018/1025 Karar Tarihi: 19.02.2018
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2015/20990 Esas 2018/1025 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davalı kişinin devletin hüküm ve tasarrufu altındaki bir arazinin hali arazi vasfıyla tescili nedeniyle, davacı kişinin miras yoluyla gelen hakka dayanarak dava açtığı taşınmazın tescil istemi, aktif husumet yokluğu nedeniyle reddedilmiştir. Ancak, davacıya muristen kalan taşınmazın ne sebeple adına tescilini istediği araştırılmadan karar verilmiştir. Mahkeme kararı bozulmuş ve davacıya, dava konusu taşınmazın kendisine ne suretle kaldığı sorulmalı, taşınmazın iştirak halinde mülkiyet hükümlerine mi tabi olduğu, yoksa geçerli bir hukuki sebeple davacıya intikal eden bir yer mi olduğu tartışılmalıdır. Kanun maddeleri: Türk Medeni Kanunu m. 993, 1034, 1035, 1048, 1050, 1051.
16. Hukuk Dairesi 2015/20990 E. , 2018/1025 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kadastro sonucunda ... Köyü çalışma alanında bulunan 109 ada 154 parsel sayılı 54.795,71 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olması nedeniyle hali arazi vasfıyla davalı ... adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., miras yoluyla gelen hakka dayanarak dava konusu taşınmazın adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı ..., sınırında adına kayıtlı taşınmazların da bulunduğu dava konusu 109 ada 154 parsel sayılı taşınmazın, davalı ... adına hali arazi vasfı ile tespit ve tescil edildiğini, yokluğunda yapılan kadastro tespitinin hatalı olduğunu iddia ederek tapu iptali ve tescil istemiyle dava açmıştır. 19.03.2015 günlü ilk celsede ise dava konusu taşınmazın kendisine “babasından ve dedesinden” kaldığını beyan etmesi üzerine Mahkemece davacıya muristen kalan taşınmazın ne sebeple adına tescilini istediği sorulmamış; bağış, taksim ya da diğer mirasçıların miras paylarının devri gibi bir nedene dayanıp dayanmadığı, buna göre aktif dava ehliyeti olup olmadığı araştırılmadan, "murisin terekesi iştirak halinde olduğu halde davanın tüm mirasçılar tarafından birlikte açılmadığı" gerekçesi ile davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş olması nedeniyle yapılan inceleme, araştırma ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Hal böyle olunca, Mahkemece davacıya, dava konusu taşınmazın kendisine ne suretle kaldığı sorulmalı, taşınmazın iştirak halinde mülkiyet hükümlerine mi tabi olduğu, yoksa geçerli bir hukuki sebeple davacıya intikal eden bir yer mi olduğu tartışılmalı, buna göre aktif dava ehliyeti olup olmadığı araştırılarak bu araştırmanın sonucuna göre, ya şimdi olduğu gibi davanın aktif dava ehliyeti bulunmadığından reddine karar verilmeli; ya da esasa girilerek tarafların iddia ve savunmaları değerlendirilmek suretiyle bir karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacıya iadesine, 19.02.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.