13. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/28668 Karar No: 2017/12523 Karar Tarihi: 14.12.2017
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2015/28668 Esas 2017/12523 Karar Sayılı İlamı
13. Hukuk Dairesi 2015/28668 E. , 2017/12523 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi sıfatıyla)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı ... yönetimine kömür satarak teslim ettiğini, davalının kömür bedelini ödememesi üzerine davalı hakkında başlattığı takibin davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek itirazın iptaline ve inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, bozma üzerine yapılan yargılama neticesinde davanın kısmen kabulü ile davalının ... 2. İcra müdürlüğünün 2011/3543 esas sayılı takip dosyası ile hakkında yürütülen icra takibinin 15.340,00 TL"Lik asıl alacak bölümüne yaptığı itirazın iptali ile takibin 15.340,00 TL"lik asıl alacak üzerinden takip tarihinden itibaren asıl alacağa yıllık yasal faiz uygulanmak sureti ile devamına, fazlaya ilişkin talebinin reddine, davalı ... tarafından ilk karardan sonra yapıldığı anlaşılan ödemelerin infaz sırasında dikkate alınmasına, 6.136,00 TL davacıya icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Davacı, eldeki dava ile davalıya satıp teslim ettiği kömürlerin ödenmeyen bedelinin tahsili için başlattığı takibe vaki itirazın iptalini istemiş, davalı davanın reddini dilemiş; Mahkemece bozma üzerine yapılan yargılama neticesinde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Her ne kadar Mahkemece, davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmiş ise de; davacı vekilinin, Yargıtay bozma ilamının tebliği üzerine 30.12.2014 tarihli dilekçe ile 13.10.2014 tarihli azilname nedeni ile vekillik görevinin sona erdiğini bildirdiği, böylece karar tarihi itibari ile davacının kendisini vekil ile temsil ettirmediği anlaşılmaktadır. O halde Mahkemece, davacı vekilinin görevinin azilname ile sona erdiğine ilişkin 30.12.2014 tarihli dilekçesi karşısında davacının karar tarihi itibari ile avukatı bulunmadığı gözetilerek lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerekirken, yazılı şekilde hükmedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden usulün 438/7 maddesi gereğince hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle mahkeme ilamının hüküm bölümünün 6 nolu fıkrasının hükümden çıkartılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/12/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.