11. Hukuk Dairesi 2016/12121 E. , 2018/5644 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada ... .... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 03/05/2016 tarih ve 2015/557-2016/315 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olduğu anlaşılmakla, duruşma için belirlenen ....09.2018 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı şirket yetkilisi ... ile davacı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı banka şubesinde vadesiz, 1.943,800 TL nakit hesabı bulunduğunu, davalının hiçbir yetkisi bulunmadığı halde, müvekkilinin bilgi ve rızası dışında hesapta bulunan para ile ne olduğu bilinmeyen bir işlem yaparak müvekkilini zarara uğrattığını, 74.300,00 TL"nin yanı sıra, ....525,00 TL kur farkı adı altında hesaptan kesinti yapıldığını ileri sürerek, 76.800,00 TL"nin 31.07.2013 tarihinden itibaren faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin taraflar arasında akdedilen sözleşme kapsamında işlem yaptığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama, iddia, savunma, tanık beyanları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında vadeli döviz alım satımına yönelik sözleşme yapıldığı, bu sözleşmenin banka ile davacı arasında kur farkından etkilenmemek üzere yapılan bir işlem olduğu, her ne kadar davacı şirket yetkilisi forward işlemi için imza atmış ise de çeklerin ödenmemesi üzerine yaptığı işlemden haberdar olduğu, forward işleminin ne olduğunun bilmediğini beyan etmiş ise de, tacir vasfında olan kimsenin işbu beyanına itibar edilmediği, tacirin yaptığı işlemlerin, attığı imzanın sorumluluğunu kavrayabilecek kimse olduğu, yapılan işlemin riskli olduğu aynı şekilde bankanın da zarar edebileceği, kurun vade farkından korunmak için sabitlendiğinin anlaşıldığı, davalı bankanın kendiliğinden böyle bir işlemi yapmasının hayatın akışına aykırı olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmaması ile forward sözleşmelerinin en önemli özelliğinin tezgahüstü piyasalarda banka ile müşteri arasında karşılıklı görüşme sonucu oluşturulması ve müşterilerin ihtiyacına göre hazırlanan bir sözleşme olması nedeniyle genel işlem şartlarının varlığından söz edilemeyecek olmasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 6,70 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, .../09/2018 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Dava, vadeli döviz satım işlemi nedeniyle oluştuğu ileri sürülen zararın tazmini isteminden ibarettir.
Davacı yan vekili, diğer iddiaları yanında, öncelikle, söz konusu işlemin yapılmasına ilişkin çerçeve sözleşmenin müvekkiline hile ile imzalatıldığını, özellikle sözleşmenin .../.... maddesinin sözleşmeye daha sonra eklenmiş bulunduğunu, müvekkilinin anılan maddede yazıldığı şekilde ve yönde herhangi bir sözlü talebi ve beyanı bulunmadığını ileri sürmüştür.
Celbedilen sözleşmenin bir çerçeve sözleşme olmasına karşın, .../.... maddesinin, bu tür matbu sözleşmelerde mutad olmayacak şekilde, davacı şirket yetkilisinin 30.5.2013 tarihinde verdiği sözlü vadeli satım işlemine yönelik tek taraflı bir beyanı olarak kaleme alındığı gözlenmektedir. Maddenin yazılış biçiminden, tek taraflı beyanın, sonuçlanmış bir işleme ilişkin olduğu izlenimi edinilmektedir. Bu yönler de gözetildiğinde, mahkemece, davacı yanın iddiası üzerinde layıkınca durulmadığı, sadece dinlenen tanık beyanları ile yetinilerek, anılan maddenin sözleşmeye sonradan eklenmiş nitelikte olup olmadığı konusunda HMK"nın 207. maddesi çerçevesinde herhangi bir inceleme-araştırma yapılmadığı gözlenmektedir. Dosyada bulunan bilirkişi raporu davacının bu konudaki iddialarını yanıtlamaktan uzaktır.
Davacı yanın bu yoldaki iddiaları, aynı zamanda TBK"nın 20 vd. maddelerine ilişkin genel işlem koşulları ile de ilişkilendirilmelidir. Mübrez sözleşmenin matbu ve önceden hazırlanmış nitelikte bir çerçeve sözleşme mahiyetinde olması söz konusu yasal gerekliliklerin yerine getirilip getirilmediği konusunda mahkemece bir araştırma yapılmasını elzem kılmaktadır. Mahkemece bu yolda da herhangi bir değerlendirmeye yer verilmemiştir.
Öte yandan, tüm bunların dışında, sözleşmenin tümüyle geçerli olduğu kabul edilecek olsa dahi, davalı bankaca, sözleşmenin .... maddesine uygun bir işlem gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği, bu konuda müşteri tarafından imzalanmış bir teklifname ve dekontun bulunup bulunmadığı da araştırılmamış, alınan bilirkişi raporunda da bu hususlar değerlendirilmemiştir.
Tüm bu nedenlerle, eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak verilen yerel mahkeme kararının bozulması düşüncesinde olduğumdan çoğunluğun onama kararına katılamıyorum.