21. Hukuk Dairesi 2016/7732 E. , 2017/8586 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava 24.09.2012 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu sigortalının vefatı nedeniyle sigortalının kardeşinin maddi ve manevi zararlarını giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece müteveffa sigortalının iş yerinde esrar kullandığından bahisle, iş kazasının gerçekleşmesinde tam kusurlu olduğu kabul edilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya kapsamındaki belgelerden, sigortalının davalıya ait işyerinde yangın tüplerine halokarbon adı verilen gaz ile azot gazı doldururken, tüp vanasından ortama yayılan zehirli gaz sızıntısı nedeniyle bayıldığı, otopsi raporuna göre de ölümün zehirli gaz solunmasına bağlı sigortalının zehirlenmesi sonucunda meydana geldiği, sigortalının idrar örneklerinde her ne kadar uyuşturucu madde tespit edilmiş ise de; dosya kapsamında alınan 16.11.2015 tarihli nöroloji alanında uzman hekim bilirkişinin de yer aldığı heyet raporuna göre, kazalının esrar maddesinden ne oranda etkilendiğinin tespit edilemeyeceğinin belirtilerek işverenin gerekli iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerini almamış olması nedeniyle %50 oranında, müteveffa sigortalının da %50 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiği anlaşılmıştır.
İnsan yaşamının kutsallığı çerçevesinde işveren, işyerinde işçilerin sağlığını ve iş güvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu olay tarihinde yürürlükte bulunan İş Kanunu"nun 77. maddesinin açık buyruğudur. Bu kapsamda işveren özen yükümlülüğü kapsamında alması gereken önlemleri almamış ve bu nedenle de zararlandırıcı bir olay meydana gelmiş ise akti yükümlülüğünü yerine getirmeyen işverenin bu zarardan sorumlu tutulacağı tartışmasızdır. Fakat işverinin almadığı yada eksik aldığı bu önlemler ile zararlandırıcı olay arasında nedensellik olması esastır. Diğer bir ifade ile eğer zararlı netice ile işverence hiç alınmayan yada eksik alınan önlemler arasında doğrudan bir bağ kurulamıyor ise bu zararlı neticeden işverenin sorumlu tutulması doğru olmayacaktır. Aksinin kabulü işverenin oldukça geniş sınırlar içeren akti sorumluluğunun sınırlarının dahada genişletilmesi olur ki bu kabul edilebilir bir hal değildir. Yine kaza ile işverence alınmayan önlemler arasında uygun illiyet bağının bulunması da işverinin sorumluluğu için esastır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde, davalı işverenin işçilere yaptırdığı yangın tüpü dolumu işleminde kullanılan gazların zehirli gaz niteliğinde olduğu, söz konusu gazların bulunduğu tüplerden sızıntı meydana geldiği ve çalışma yürütülen alanda ortamın havalandırılmasına olanak sağlayan tedbirlerin alınmadığı, bu nedenle sigortalının ölümünün gaz sızıntısından meydana geldiği ve kusur bilirkişi heyet raporlarına göre iş kazasının meydana gelmesinde işverenin %50 oranında kusurlu olduğunun tespit edilmiş olması karşısında davanın esası hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, sigortalının tam kusurlu olduğuna işaretle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun olmamıştır.
Mahkemece yapılacak iş davanın esasına girilerek bir karar vermekten ibarettir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
31.10.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.