2. Ceza Dairesi 2019/9554 E. , 2019/12368 K.
"İçtihat Metni"Nitelikli hırsızlık suçundan sanık ..."ın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 142/2-h maddesi gereğince 8 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Bulancak Asliye Ceza Mahkemesinin 25/04/2017 tarihli ve 2017/143 esas, 2017/253 sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 18/04/2019 gün ve 94660652-105-28-3061-2019-Kyb sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 02/05/2019 gün ve 2019/43308 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Dosya kapsamına göre;
1-5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 3/1. maddesinde yer alan "Suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur." biçimindeki düzenleme nazara alındığında, somut olayda şüphelinin müştekiye ait işyerinin kapısının açık olduğu sırada işyerine girerek kilitli olmayan çekmeceden 150,00 Türk lirası alması şeklinde eylemi nedeniyle gerçekleşen olay neticesinde, Mahkemesince hırsızlık suçundan temel cezanın tespiti sırasında anılan Kanun"un 3/1. maddesine aykırı olarak, sanığın mahkumiyetine konu eylem ile hakkında verilen 8 yıl hapis cezasının orantılı olmadığı gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde,
2- 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 145. maddesinde yer alan "Hırsızlık suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı nedeniyle, verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, suçun işleniş şekli ve özellikleri de göz önünde bulundurularak, ceza vermekten de vazgeçilebilir." şeklindeki düzenleme ile somut olayda sanığın müştekinin işyerindeki çekmeceden aldığı miktarın da 150,00 Türk lirası olduğu hususları dikkate alındığında, Mahkemesince anılan hususa ilişkin bir değerledirilme yapılmadan yazılı şekilde karar verilmesinde, isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
5271 sayılı CMK"nın 309. maddesinde düzenlenen kanun yararına bozma; kesinleşmiş hakimlik veya mahkeme kararlarına karşı başvurulan olağanüstü bir yasa yoludur. Bu yasa yolu ile kanunların aynı (tek) biçimde uygulanması, Yargıtay/istinaf denetiminden geçmeksizin kesinleşen kararlardaki hukuka aykırılıkların giderilmesinin sağlanması amaçlanmaktadır.
Kanun yararına bozmanın konusu hukuka aykırılıkların giderilmesi olunca, ayrıntıları 26.10.1932 gün ve 29/12 sayılı içtihadı birleştirme kararında açıklandığı üzere, yasaya aykırılık halleri uygulamadaki yanlışlıklar ile esasa etkili usul hatalarından ibarettir.
Kanun yararına bozma yasa yoluna, temyiz/istinaf incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hüküm ve kararlara karşı başvurulabilmesi mümkün olup, kesin hükmün otoritesinin zedelenmemesi gerektiğinden, hukuka aykırılıkların ciddi boyutlara ulaşması yanında, maddi meseleye ilişkin kanıtların takdirinde yanılgıya düşüldüğünden bahisle kanun yararına bozma isteminde bulunulamayacağı gibi hakimin takdir yetkisi kapsamına giren hususlar ile takdirin hatalı kullanılması ile ilgili hukuka aykırılıklar yönünden de kanun yararına bozma yasa yoluna gidilmesi olanaklı bulunmamaktadır. Yasa yolunun bu özelliği nedeniyle, hakimin takdirini hatalı kullanmasına ilişkin hususlardaki hukuka aykırılıklar, sadece olağan denetim yolu olan temyiz/istinaf incelemeleri sırasında dikkate alınabilecektir.
İnceleme konusunu oluşturan davada olduğu gibi kanıtların takdir ve değerlendirilmesinde yanılgıya düşüldüğünden söz edilerek sanık ... hakkında temel cezanın tespiti sırasında orantılı olmayan bir ceza tayin edildiğinden ve sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 145. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağına ilişkin değerlendirme yapılmadığından bahisle kanun yararına bozma yasa yoluna başvurma olanağı bulunmadığından, (BULANCAK) Asliye Ceza Mahkemesinden verilen, 25.04.2017 tarihli ve 2017/143 E., 2017/253 K. sayılı karara yönelik kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, 04/07/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.