Esas No: 2015/3362
Karar No: 2019/1067
Karar Tarihi: 15.10.2019
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2015/3362 Esas 2019/1067 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi Sıfatıyla)
Taraflar arasındaki “tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Sinop 1. Asliye Hukuk Mahkemesince (İş Mahkemesi Sıfatıyla) davanın reddine dair verilen 29.09.2014 tarihli ve 2013/603 E., 2014/361 K. sayılı karar davacı vekili tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 23.02.2015 tarihli ve 2015/2020 E., 2015/3428 K. sayılı kararı ile:
(…Dava, davacının Almanya"da sigorta kapsamına girdiği 07.01.1979 tarihinin ülkemizde sigortalılık başlangıç tarihi olarak kabulü istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacının yurt dışında fiili çalışmasının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
I) 6552 Sayılı Kanun Öncesi Dönem
Kurum uygulamasında sigortalılık başlangıç tarihi 3201 sayılı Kanun"un 5.maddesine göre borçlanılan süre kadar geriye gidilmek suretiyle bulunmakta ve 3201 sayılı Kanun"un 5. maddesinin son fıkrasına göre uluslararası sözleşmelerde yer alan başlangıç tespitine dair hükümlere dayalı tespit talepleri reddedilmekte iken Yargıtay 10. ve 21. Hukuk Dairelerinin yerleşik içtihatlarında; uluslararası sözleşmede yer alan sigortalılık başlangıç tarihine dair hükümler doğrultusunda belirlenen sigortalılık başlangıç tarihinin aylık koşullarının belirlenmesinde dikkate alınmasının gerektiği ifade edilmekteydi.
II) 6552 Sayılı Kanun Sonrası Dönem
Kurum uygulamasının uluslararası sözleşmelere aykırı olmasının doğurduğu uyuşmazlıkların önüne geçilmesi amacıyla 10.09.2014 tarih ve 6552 sayılı Kanun"un 29. maddesi ile 3201 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin beşinci fıkrasına "Ancak, uluslararası sosyal güvenlik sözleşmelerinde Türk sigortasına girişinden önce âkit ülke sigortasına girdiği tarihin Türk sigortasına girdiği tarih olarak kabul edileceğine ilişkin özel hüküm bulunan ülkelerdeki sigortalılık sürelerini borçlananların âkit ülkede ilk defa çalışmaya başladıkları tarih, ilk işe giriş tarihi olarak kabul edilir.” cümlesi eklenerek sözleşmeye dayalı sigortalılık başlangıç tarihi 3201 sayılı Yasa"daki yerini almıştır.
6552 sayılı Kanun"la yapılan düzenleme ile uluslararası sosyal güvenlik sözleşmelerine dayalı sigortalılık başlangıç tarihinin ülkemizde başlangıç kabul edilebilmesi için bu tarihin çalışma başlangıcı olması ve borçlanma koşulları getirilmiştir.
A) Borçlanma Koşulu
Anayasa"nın 90.maddesi uyarınca yöntemine göre yürürlüğe girmiş uluslararası sözleşme hükümleri 3201 sayılı Kanunun 5. maddesinden önce uygulanma önceliğine sahip olduğundan ülkemiz ile sosyal güvenlik sözleşmesi bulunan ülkelerde ilk defa çalışmaya başlanılan tarihin ülkemizde sigortalılık başlangıç tarihi olarak kabul edilebilmesi için borçlanma talebinde bulunulması veya kısmen de olsa borçlanma bedelinin ödenmesi zorunlu değildir.
Uluslararası sözleşmelere konulan bu yöndeki hükümlerin amacı; yurtdışında çalışan Türk vatandaşlarının ülkemize dönmesi halinde uzun vadeli sigorta kollarından sağlanan haklar yönünden önem arz eden sigortalılık başlangıç tarihinin belirlenmesinde, ülkemizde çalışan sigortalılar ile aynı koşullara tabi tutmak olup bu hüküm 3201 sayılı Yasa"da yer alan yurtdışı borçlanma hükümlerinden bağımsız bir sosyal güvence olduğundan uygulanması için borçlanma koşulu da aranmaz.
Yurtdışında çalışan Türk vatandaşlarının yurtdışında geçen hizmetlerinin borçlandırılarak ülkemiz sosyal güvenlik mevzuatına malullük, yaşlılık ve ölüm (uzun vadeli sigorta kolları) hallerinde Türkiye’de geçmiş hizmet gibi değerlendirilmesini sağlamak amacıyla yürürlüğe giren 30.05.1978 tarih ve 2147 sayılı Kanun ile 08.05.1985 tarih ve 3201 sayılı Kanun"ların kendilerinden önce yürürlüğe giren uluslararası sözleşmeler ile yabancı bir ülkede çalışan Türk vatandaşlarına tanınan sosyal güvenlik haklarını koşula bağlaması, ortadan kaldırması veya sınırlaması da Anayasa"nın 90.maddesinin açık hükmü karşısında mümkün değildir.
B) Çalışma Koşulu
10.09.2014 tarih ve 6552 sayılı Kanun"un 29. maddesi ile 3201 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin beşinci fıkrasına eklenen cümle ile uluslararası sosyal güvenlik sözleşmelerinde yer alan sigortalılık başlangıç tarihine dair hükümlerin uygulanabilmesi için akit ülkede çalışma başlangıcı aranmıştır. Sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti için işe giriş (çalışma) aranacağı madde gerekçesinde de açıkça ifade edilmiştir.
Sosyal güvenlik hakkı temel bir insan hakkı olup, çağdaş anayasaların tümünde bu anlayışa yer verilmiştir. Cumhuriyetimizin temel niteliklerinin belirlendiği Anayasa’nın 2. maddesinde, “Devletin sosyal bir hukuk devleti” olduğu hükme bağlanmış, 60.maddesinde de herkesin sosyal güvenlik hakkına sahip olduğu, Devletin bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alıp, gerekli teşkilatı kuracağı öngörülmüştür.
Anayasamızın 62. maddesi “Devlet, yabancı ülkelerde çalışan Türk vatandaşlarının aile birliğinin, çocuklarının eğitiminin, kültürel ihtiyaçlarının ve sosyal güvenliklerinin sağlanması, anavatanla bağlarının korunması ve yurda dönüşlerinde yardımcı olunması için gereken tedbirleri alır.” hükmünü içermektedir.
Türkiye"nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerde sigortalılık başlangıç tarihinin tespitine yönelik hükümlerin ve akit ülkelerin sosyal sigortaya ilişkin mevzuatlarının birbirinden farklı olması nedeniyle bu ülkeler arasındaki uygulama farklılıklarını en aza indirmek, Anayasamızın 62. maddesi gereğince yabancı ülkelerde çalışan Türk vatandaşlarının sosyal güvenliklerinin sağlanması yönündeki uygulamanın, yurt içinde fiili çalışma veya isteğe bağlı prim ödeyenlere göre hak ve adalet duygularını sarsacak derecede avantajlar sağlamasının önlenebilmesi için 3201 sayılı Kanun"un 5.maddesine eklenen cümle vee Kanun gerekçesinde yazılı olduğu üzere çalışma (işe giriş) aranması doğru ve yerinde bir anlayıştır.
Öte yandan, uluslararası sözleşmelerde yer alan "sigorta kapsamına girme" kavramının yorumu sonucunda ortaya çıkan tablonun; sosyal güvenlik hakkının sağlanmasına yönelik tedbir kapsamını aşarak kabulü mümkün olmayan bir avantaja dönüşmemesi gerektiği ve yabancı ülkelerde çalışan Türk vatandaşlarının sosyal güvenliklerinin sağlanması çabasının yurt içinde fiili çalışma veya isteğe bağlı prim ödeyenler yönünden eşitsizliğe neden olmaması gerektiği de unutulmamalıdır.
C) Kurum Uygulaması
Kurumun 29.09.2014 tarih ve 2014/27 sayılı genelgesi ile Kanun metni ve gerekçesine aykırı bir biçimde çalışma (işe giriş) niteliğinde olmayan sürelerin de (çocuk yetiştirme vb) sigortalılık başlangıç tarihinin tespitinde dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir.
Kurumun 2014/27 sayılı Genelgesi açıkça Kanun"a ve gerekçesine aykırı olmakla birlikte genelgenin yayımlanmasından sonra doğrudan Kuruma başvuranların yurt dışında fiili çalışmaya dayalı olmayan sigortaya giriş tarihleri aylık bağlama koşullarının belirlenmesinde dikkate alınacağından Kurum ile sigortalılar arasında yargı önüne gelmesi gereken bir uyuşmazlık çıkmayacaktır. Buna mukabil derdest davalarda Kurumun 2014/27 sayılı Genelgesinin uygulanmaması halinde, daha önce uyuşmazlığı yargı önüne taşıyanların, kendilerine Genelge hükümleri uygulanan sigortalılara nazaran hak kaybına uğrayacağı açıktır. Davacıların davadan feragat zorunluluğu da bulunmadığına göre, davacıların 2014/27 sayılı Genelge sonrasında doğrudan Kuruma başvuranlara göre eşitliğe aykırı bir sonuçla karşılaşmamaları ve sosyal güvenlik haklarının temini için 2014/27 sayılı Genelgenin sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti için fiili çalışma aramayan hükümlerinin eldeki davalarda uygulanması gerekir.
Yukarıda yer alan hukuksal açıklamalar ışığında; 01.09.1950 doğumlu davacının 07.01.1979 tarihinden itibaren çocuk yetiştirme nedeniyle Almanya"da sigorta kapsamına alınması nedeniyle bu tarihin sigortalılık başlangıç tarihi olarak tespiti gerekirken yazılı biçimde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır…)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, 3201 sayılı Kanun kapsamında borçlanma yapılmasından sonra sigorta başlangıç tarihinin tespiti istemine ilişkindir.
Davacı vekili; müvekkilinin Türk vatandaşlığından ayrılarak Alman vatandaşlığına geçtiğini ve şu anda Almanya"da ikamet ettiğini, Almanya"da Türk vatandaşı olarak geçirmiş olduğu sigortalı sürelerini borçlanmak istediğini, ancak Kurumun borçlanma talep ettiği tarihte Türk vatandaşı olmadığı gerekçesiyle talebini reddettiğini, müvekkilinin Türk vatandaşı olarak Almanya"da geçen sigortalı sürelerini borçlanma hakkı olduğunu ileri sürerek bu dönemlere dair borçlanma talebinin kabulü ile hizmetlerinin tespitini talep etmiştir.
Davacı vekili 29.09.2014 tarihli celsede talebini, müvekkilinin yurt dışında çalışmaya başladığı tarih olan 07.01.1979 tarihinin Türkiye"de sigorta başlangıç tarihi olarak kabul edilmesi şeklinde değiştirdiğini beyan etmiştir.
Davalı ... vekili; davacının borçlanma yapmak istediği tarihte Türk vatandaşı olmadığını ve Almanya"da Türk vatandaşı olarak geçirdiği çalışma ile ev hanımlığı sürelerinin 3201 sayılı Kanun"a göre borçlanmasının mümkün olmadığını bu nedenlerle Kurum işleminin hukuka aykırı olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Yerel Mahkemece; 3201 sayılı Kanun"da 6552 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonrasında, yurt dışında ilk defa çalışılmaya başlanılan tarihin, ülkemizde sigorta başlangıç tarihi olarak kabul edileceğinin düzenlendiği, davacının fiili çalışmasının olmadığının sigorta kayıtlarından anlaşıldığı, çocuk yetiştirme süresine ilişkin çalışmaların Türk Alman Sosyal Güvenlik Sözleşmesi"nin 29. maddesinin 4. bendi anlamında yurt dışında geçen çalışma olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığı, davacının 01.12.1990-31.07.2002 tarihleri arasında "Gebelik/Analık Koruması (Schwangerschaft/Mutterschutz)" ve "çocuk yetiştirmeden dolayı zorunlu prim süreleri (Pflichtbeitragszeit für Kindererziehung)" nedeniyle sigorta kapsamına alındığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Yerel mahkemece; Kurumun 29.09.2014 tarihli 2014/27 sayılı Genelgesi"nin 3201 sayılı Kanun"a ve Kanun gerekçesine açıkça aykırı olduğu, Kanuna aykırılığı açıkça belli olan bir genelgeye binaen hakimin taraflara hak ve yetkiler tanımaması gerektiği, Kurumun, kanuna açıkça aykırı genelgesine binaen yapmış olduğu ve yargı önüne gelmeyen işlemlerin dava konusu yargılamalara emsal gösterilemeyeceği gerekçesiyle ve önceki gerekçeler tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacının yurt dışında "Çocuk Yetiştirme" nedeniyle sigorta kapsamına alındığı 07.01.1979 tarihinin ülkemizde sigorta başlangıç tarihi olarak kabulünün mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Özel Dairenin bozma kararında, kanuna aykırı düzenlenen genelgenin Kurum tarafından farklı uygulamalara sebebiyet verilmemesi amacıyla, somut olayda uygulanması gerektiği belirtilmiş ise de, genelge ile kanuna aykırı kural konulamayacağından mevcut hukuk sistemimizde bu hususu kabul etmek mümkün değildir. Normlar hiyerarşisi, hukuk normlarının derece ve kuvvetini belirlemekte ve bir hukuk düzeninde var olan normların çokluğu anlamına gelmektedir. Hukuk sistemimizde anayasa, kanun, tüzük, yönetmelik ve adsız düzenleyici işlemlerden oluşan birden çok norm bulunmakta olup, bu normlar farklı kademelerde yer almakta, normlar arasında altlık ve üstlük ilişkisi söz konusu olmakta ve her norm geçerliliğini bir üst hukuk normundan almaktadır. Anayasalar ülkelerin temel hukuki metinleri olarak ele alınmakta, buna istinaden kanunlar, kanun hükmünde kararnameler, tüzükler, yönetmelikler ve benzeri isimler altında hukuki metinler çıkarılmaktadır. Ayrıca son yapılan anayasa değişikliği ile Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin normlar hiyerarşisinde yerini aldığını söyleyebiliriz. Normlar hiyerarşisinin benimsendiği sistemimizde, kanuna aykırı düzenlenen genelgenin uygulanma alanı bulması hukuki değildir.
Ne var ki, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 90/son maddesi uyarınca, yöntemince yürürlüğe konulmuş uluslararası sözleşmeler kanun hükmünde olduğu gibi, normlar hiyerarşisi yönünden uluslararası sözleşme kurallarına, uygulamada yasal güç tanınmakta ve bu kuralların uygulanma önceliği de bulunmaktadır. Somut uyuşmazlığın çözümü bakımından normlar hiyerarşisinde kanunların (3201 sayılı Kanun) üzerinde yer alan Anayasa ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin onaylamayı bir kanunla uygun bulduğu Türk Alman Sosyal Güvenlik Sözleşmesi kapsamında konunun bir çözüme kavuşturulması gerekmektedir.
Öncelikle belirtilmelidir ki, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 90/son maddesi uyarınca uygulama önceliğine sahip bulunan Almanya ile imzalanan Sosyal Güvenlik Sözleşmesi"nin 29. maddesi uyarınca, sigortalılık başlangıç tarihinin, yurtdışında çalışmaya başlanılan tarih olduğunun tespiti gerektiği konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Bu nedenle, uyuşmazlığın çözümü bakımından davacının 07.01.1979 tarihi itibariyle pflichtbeitragszeit für kindererziehung (çocuk yetiştirme zorunlu prim) kapsamında ödenmiş sürelerinin, zorunlu sigortalılık süresi niteliğinde olup olmadığının tespiti önemlidir.
Bu durumda, öncelikle “sigortalılık süresi” ve “hizmet borçlanması” kavramlarına değinmekte yarar vardır:
“Sigortalılık süresi”, uzun vadeli sigorta kolları bakımından sigortalılık süresini düzenleyen 5510 sayılı Kanun"un 38. madde hükmü; malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında dikkate alınacak sigortalılık süresinin başlangıcını; sigortalının, 5417, 6900, 506, 1479, 2925, 2926 ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun geçici 20. maddesi kapsamındaki sandıklara veya bu Kanuna tâbi olarak malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olarak ilk defa kapsama girdiği tarih olarak kabul edileceğini; kanunun uygulanmasında 18 yaşından önce malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tâbi olanların sigortalılık süresinin, 18 yaşının ikmal edildiği tarihte başlamış olacağını, bu tarihten önceki süreler için ödenen malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerinin, prim ödeme gün sayısı hesabına dâhil edileceğini öngörürken, uluslararası sosyal güvenlik sözleşme hükümlerini saklı tutmuştur.
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 90/son maddesi uyarınca, yöntemince yürürlüğe konulmuş uluslararası sözleşmeler kanun hükmünde olduğu gibi, normlar hiyerarşisi yönünden uluslararası sözleşme kurallarına, uygulamada yasal güç tanınmakta ve bu kuralların uygulanma önceliği de bulunmaktadır. Konuya ilişkin 10.04.1965 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak 01.11.1965 tarihi itibarıyla yürürlüğe giren Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti arasında imzalanan Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin uzun vadeli sigorta kollarından olan “Malullük, Yaşlılık ve Ölüm Sigortaları (aylıkları)” başlıklı beşinci bölümü 02.11.1984 tarihinde imzalanıp 05.12.1985 tarihli 3241 sayılı Yasayla onaylanıp yürürlüğe giren Ek Sözleşme ile getirilen sözleşmenin 29. maddesinin 4. bent hükmüne göre, bir kimsenin Türk sigortasına girişinden önce, bir Alman Rant Sigortasına girmiş bulunması halinde, Alman Rant Sigortasına giriş tarihi, Türk Sigortasına giriş tarihi olarak kabul edileceği açıkça ifade edilirken; aynı bölümde düzenlenmiş 27. madde hükmü ise, her iki akit taraf mevzuatına göre nazara alınabilecek sigortalılık sürelerinin varlığı halinde, uygulanacak mevzuata göre yardım hakkının doğmasında, diğer akit taraf mevzuatına göre geçen ve aynı zamana rastlamayan, hesaba dahil edilebilir nitelikteki sigortalılık sürelerinin de nazara alınacağını; sigortalılık sürelerinin hangi ölçüde hesaba dahil edilebileceğini ise, hesaba dahil edilebilirliğini tayin eden mevzuata göre tespit edileceği ifade edilmiştir.
Nitekim Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının yurt dışında geçirdikleri çalışma sürelerinin sosyal güvenlikleri açısından değerlendirilebilmesi amacıyla 22.05.1985 tarihli Resmi Gazete"de yayınlanarak yürürlüğe girmiş bulunan 3201 sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun"la, Türk vatandaşlarının yurt dışında 18 yaşını doldurduktan sonra, Türk vatandaşı iken geçen ve belgelendirilen sigortalılık süreleri ve bu süreleri arasında veya sonunda her birinde bir yıla kadar olan işsizlik süreleri ile yurt dışında ev kadını olarak geçen süreleri, bu Kanun"da belirtilen sosyal güvenlik kuruluşlarına prim ödenmemiş olması ve istekleri halinde, bu Kanun hükümlerine göre sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirileceğini öngörmüştür.
Alman Sosyal Güvenlik Sistemine ilişkin temel yasaların toplandığı 12 kitaptan oluşan Sosyal Kanun’un (SGB-Sozialgesetzbuch/Sosyal Kanun Kitabı), Yasal Emeklilik Sigortası (Gesetzliche Rentenversicherung) adını taşıyan VI. Kitabının konuya ilişkin “Mecburi Sigortalı Olan Kişiler” başlıklı birinci bölümün 1. maddesi, zorunlu sigorta kapsamında olan kişilerin; tüm çalışanlar (işçi ve müstahdemler), meslek eğitimi gören çıraklar, kayıtlı atölyelerde çalışan özürlüler, askerliğini yapanlar ya da sivil hizmetini yerine getirenler, bazı serbest çalışanlar (öğretmenler, öğretim görevlileri, eğitmenler, bakım görevlileri, ebeler, zanaatkarlar, sanatçı ve yazarlar, sigortalı başka birini çalıştırmayan serbest çalışanlar), çocuk yetiştirme süreleri (1992 yılından sonra doğanlar için anne-baba ilk üç yıl, daha önce doğan çocuklar için anne-baba bir yıl) zorunlu sigorta kapsamında oldukları kabul edilmektedir (Koçer, Ş.Ö: Almanya Federal Cumhuriyeti Sosyal Güvenlik Sistemi ve Sistem İçerisinde Sosyal Sigorta Uygulamaları Uzmanlık Tezi, Ankara-2014, s. 56).
Yine aynı kitabın yasal aylık sürelerini düzenleyen beşinci başlığını taşıyan 55. maddesinde de “Prim ödeme süreleri, mecburi veya isteğe bağlı sigorta primlerinin ödendiği sürelerdir. Özel yasalara göre ödenmiş kabul edilen mecburi sigorta primlerine ilişkin sürelerde de, mecburi sigorta primlerinin ödendiği süreler olarak kabul edilir.” hükmünü içermektedir. Bu kapsamda belirtilmesi gereken bir diğer nokta ise, Kurum tarafından uygulanan 29.09.2014 tarihli ve 2014/27 sayılı Genelge"nin, Almanya"da "Çocuk Yetiştirme" nedeniyle sigorta kapsamına alınan tarihin ülkemizde sigorta başlangıç tarihi olarak kabulüne dair uygulanan kısmının Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti arasında imzalanan Sosyal Güvenlik Sözleşmesine uyumlu olduğu da belirtilmelidir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacının 07.01.1979 tarihi itibariyle çocuk yetiştirmeden dolayı ödenen zorunlu primlerin, Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti arasında imzalanan Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin uzun vadeli sigorta kollarından olan “Malullük, Yaşlılık ve Ölüm Sigortaları (aylıkları)” başlıklı beşinci bölümü 02.11.1984 tarihinde imzalanıp 05.12.1985 tarihli ve 3241 sayılı Kanun ile onaylanıp yürürlüğe giren Ek Sözleşme ile getirilen sözleşmenin 29. maddesi hükmü kapsamında, uzun vadeli sigorta kollarından olan malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarından Alman rant sigortasına giriş niteliğinde bir sigortalılık girişi olduğunun kabulü gerekmektedir.
Hâl böyle olunca direnme kararı yukarıda açıklanan bu değişik gerekçe ile bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 15.10.2019 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.