7. Hukuk Dairesi 2014/13931 E. , 2014/22449 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : İskilip Asliye Hukuk Mahkemesi
(İş Mahkemesi Sıfatıyla)
Tarihi : 21/02/2014
Numarası : 2012/310-2014/45
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalıların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacı, davalı işyerinde un dağıtım elemanı olarak çalıştığını, iş akdinin davalı tarafından haksız ve geçersiz şekilde feshedildiğini bildirerek kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla mesai, hafta tatili, yıllık izin ve genel tatil ücreti alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
Davalılar davanın reddini istemiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu "eksik bir borç" haline dönüştürür ve "alacağın dava edilebilme özelliği"ni ortadan kaldırır.
Bu itibarla zamanaşımı savunması ileri sürüldüğünde, eğer savunma gerçekleşirse hakkın dava edilebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu incelemesi mümkün değildir.
4857 sayılı Kanundan daha önce yürürlükte bulunan 1475 sayılı Yasada ücret alacaklarıyla ilgili olarak özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediği halde, 4857 sayılı İş Kanunun 32/8 maddesinde, işçi ücretinin beş yıllık özel bir zamanaşımı süresine tabi olduğu açıkça belirtilmiştir. Ancak bu Kanundan önce tazminat niteliğinde olmayan, ücret niteliği ağır basan işçilik alacakları, Borçlar Kanununun 126/1 maddesi (6098 Sayılı TBK 147) uyarınca beş yıllık zamanaşımına tabidir.
Dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda, 1086 sayılı HUMK hükümlerinin uygulandığı dönemde, ıslah dilekçesinin tebliğini izleyen ilk oturuma kadar ya da ilk oturumda yapılan zamanaşımı def"i de ıslaha konu alacaklar yönünden hüküm ifade eder. Ancak Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamada, 317/2 ve 319. maddeler uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı definde bulunulabileceği kabul edilmelidir.
Somut olayda, davacı 26.06.2013 tarihinde davasını ıslah etmiş, ıslah dilekçesi 02.07.2013 tarihinde davalıya tebliğ edilmiş, davalı aynı tarihte ıslah dilekçesine karşı zamanaşımı savunmasında bulunduğu beyan dilekçesini mahkemeye ibraz etmiştir. Bilirkişi raporu incelendiğinde, ıslah tarihinden 5 yıl geriye doğru fazla mesai ücreti alacağının bazı kısımlarının zamanaşımına uğradığı anlaşılmaktadır. Mahkemece bu hususa dikkat edilmeden fazla miktarda fazla çalışma ücreti alacağına hükmedilmiş olması hatalı olup bozma nedenidir.
3-6100 sayılı HMK 26. maddesine göre hâkim, kanundaki istisnalar saklı kalmak kaydıyla, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez.
Somut olayda davacı önce davalı S... Un Ltd. Şti."ye dava açmış, yargılama devam ederken bu kez işyerini devralan diğer davalıya karşı aynı mahkemede 2013/163 Esas sayılı dosya ile bazı işçilik alacakları yönünden dava açmış, bunun üzerine mahkeme birleştirme kararı vererek asıl dava dosyası üzerinden uyuşmazlık konusu alacaklara ilişkin hüküm kurulmuş ve fazla mesai ile genel tatil ücreti alacakları yönünden davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu yönünde karar verilmiştir. Oysa her iki davada her bir davalı yönünden ayrı ayrı açılmış olup, hiçbir davada, davalıların dava konusu alacaklar yönünden müşterek ve müteselsilen sorumlu tutulmaları yönünde davacıya ait herhangi bir talep bulunmamaktadır. Buna rağmen mahkemece talep aşımı yapılmak suretiyle fazla mesai ve genel tatil ücreti alacakları yönünden davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarına dair hüküm kurulmuş olması hatalı olup, bozma nedenidir.
SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, 10.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.