10. Hukuk Dairesi 2019/2699 E. , 2019/5809 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, davacıya tebliğ edilen ödeme emrinin iptali, istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, taraf avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Somut olayda, 2009/5 ile 2009/12. aylar arasındaki döneme ilişkin dava dışı Ltd. Şti."nin prim borçları dolayısıyla 6183 sayılı Kanun uyarınca takip yapıldığı, ödeme emrinin davacıya tebliği üzerine davanın yasal süre içinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Mahkemenin, davaya konu edilen alacağın dava açıldıktan sonra 3. kişi durumunda olan ... tarafından ödendiği ve bu nedenle davanın konusuz kaldığından bahisle davanın reddine dair kararı yanılgılı değerlendirmeye dayalıdır.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacı ve davalı Kurum vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Eldeki davada ,dava tarihi 15.12.2015 tarihi olup, dava tarihinden önce yapılan ödeme olduğu taktirde ancak davanın reddine karar verilebilir. Somut durumda dava tarihinden sonra, dava dışı kişi tarafından yapılan ödemede olduğundan, davanın konusuz kalması sebebiyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmeli iken; davanın reddine karar verilmiş olması hatalı bulunmuştur.
3-Davanın yasal dayanaklarını oluşturan, 6183 sayılı Yasa"nın 35. maddesinde de, (Değişik madde: 22.07.1998 - 4369/21. m. ) limited şirket ortakları (Değişik ibare: 04.06.2008 - 5766 S.K./3. m.) şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulurlar. (Ek fıkra: 04.06.2008 - 5766 S.K./3. m.) Ortağın şirketteki sermaye payını devretmesi halinde, payı devreden ve devralan şahıslar devir öncesine ait amme alacaklarının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulur. (Ek fıkra: 04.06.2008 - 5766 S.K./3. m.) Amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda pay sahiplerinin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahıslar, amme alacağının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulur.
Bir sermaye şirketi türü olan limited şirketlerde ortaklar açısından sınırlı sorumluluk ilkesi geçerlidir. Ortağın asıl borcu, taahhüt ettiği sermayeyi ödemektir. Sermaye borcunu tam olarak yerine getiren ortağın sorumluluğu sona ermektedir. Türk Hukukunda ortaklar, limited şirketin borçlarından şahsen sorumlu değildirler. Başka bir ifade ile, limited şirket, iki veya daha fazla gerçek ve tüzel kişi tarafından bir ticaret ünvanı altında kurulup, iktisadi konularda faaliyet gösteren, ortaklık borçlarından sadece ortaklığın malvarlığı ile sınırlı olarak sorumlu bulunduğu, esas sermayesi muayyen ve bu sermaye ortakların sermaye paylarının toplamına eşit olan ortaklıktır. Ortakların sorumluluğu sadece ortaklığa karşıdır ve esas sermaye payı ile sınırlıdır.
İlke olarak kanun, ortaklarla limited şirket alacaklıları arasında bir ilişki kurmamış, alacaklılara gereğinde ortaklara başvurma imkanını tanımamıştır. Bu ilkenin üç istisnası vardır. Birincisi, TTK"nun 532/f.3 maddesindeki açığı kapama yükümü, ikincisi selef sıfatıyla sorumluluk (TTK.529, 530 ve 531 maddeleri) ve üçüncüsü ise kamu borçlarından ortakların sorumluluğudur.
Öncelikle, davacının, adı geçen şirket hislerinden beş payın 30.01.2007 ortaklar kurulu kararı ile dava dışı Mustafa Bibay’dan satın alındığı, 26.06.2009 tarihinde ise limited şirketin sahip olunan 5 paylık hissesinin aktif ve pasfileri ile dava dışı ...’a devredildiği ,ödeme emrine konu olan 5. aya ilişkin olan borcun tahakkuk ettiği dönem bakımdan davacının ortaklığının devam ettiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, belirtilen 5. aya ilişkin prim borcu yönünden davacının şirket ortaklığı nedeniyle prim boçlarından sorumluluğu üzerinde durulmamıştır. Mahkemece şirket ortağı olduğu dönem prim borçları yönünden davacının ortak sıfatı ile sorumlu olduğu gözetilmemesi isabetsiz olup ; bu noktada ortaklar kurulu karar tarihi gözetildiğinde davacının dava açıldığı tarihte kısmen sorumlu olduğu dikkate alınarak davalı lehine de aynı tutarda vekalet ücreti verilip, yargılama giderlerinin ise taraflar arasında paylaştırılmamış olması usul ve yasaya aykırı olup; bozma nedenidir.
Ne var ki; bu aykırılığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, 01.10.2011 günü yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ : Hükmün tamamı silinerek yerine ;
1-Davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına,
2-Davalı Kurum harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davacı tarafından yatırılan 27.70 TL başvuru harcı ve 27.70 Tl maktu karar ilam harcının düşülmesi ile bakiye miktarın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan 41,25 TL yargılama giderinin dava açıldığı tarihte davacının kısmen sorumluluğu dikkate alınarak hesaplanan miktara göre, 5,18 TL sinin üzerinde bırakılmasına, arta kalan giderin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Karar tarihi itibariyle hesaplanan 900 ,00 Tl vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya, 900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ibaresi yazılarak, kararın bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının davacıdan alınmasına, 03.07.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.