(Kapatılan)16. Hukuk Dairesi 2017/2151 E. , 2021/3024 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu, Bulancak İlçesi Döngeri Köyü çalışma alanında bulunan 225 ada 1, 6, 16, 20, 233 ada 1, 240 ada 20, 29 ve 31 parsel sayılı sırasıyla 3.076.36, 1.626.69, 5.328.52, 1.994.35, 525.09, 2.760.23, 5.292,76 ve 1.442,72 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle, davalı ... adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., miras yoluyla gelen hakka dayanarak, çekişmeli taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazlar üzerinde davalı yararına zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bir davanın esası hakkında değerlendirme yapılabilmesi için öncelikle taraf ehliyetinin bulunması zorunlu olup, bu husus dava şartı olduğundan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 114/1-d maddesi gereğince mahkemelerce re"sen gözetilmesi gerekir. Somut olayda davacı ..., çekişmeli taşınmazların murisi ... Yıldız’ dan kendisine intikal ettiğini ileri sürerek taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ve adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar, taşınmazların davacıya babasından intikal ettiğini beyan etmişlerdir. Ne var ki, davacı gerek dava dilekçesinde, gerekse aşamalardaki beyanında, taşınmazların kendisine ne şekilde geçtiği (taksim, satış, bağış vs.) hususunda bir açıklamada bulunmadığı gibi, Mahkemece de bu husus davacıdan sorularak açıklığa kavuşturulmamıştır. Mirasçıların birbirlerine karşı miras paylarının adlarına tescilini talep etmeleri mümkün ise de, elbirliği mülkiyetinde mirasçıların tereke malları üzerinde belli pay veya payları olmayıp, hakları terekenin tamamını kapsadığından ve TMK"nın 702. maddesi uyarınca topluluk devam ettiği sürece tasarrufi işlemlerde tüm ortakların birlikte hareket etmeleri zorunlu bulunduğundan, bir mirasçının ya da mirasçıların bir bölümünün, terekeye göre üçüncü kişi konumundaki şahıslara karşı miras paylarının adlarına tescili istemiyle dava açmaları usulen mümkün değildir. Mirasçılardan biri ya da bir bölümü tarafından kendi payları hakkında üçüncü kişilere karşı açılan dava, terekenin bütününü ve diğer mirasçıların paylarını kapsamadığından, aktif dava ehliyetindeki bu eksikliğin sonradan diğer mirasçıların muvafakatinin sağlanması ya da terekeye temsilci atanması suretiyle giderilmesi de mümkün bulunmamaktadır. Somut olayda davalı ..., davacının murisinin terekesine karşı 3. kişi konumunda bulunduğu halde Mahkemece, davacı tarafın aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığı hususunda herhangi bir araştırma ve değerlendirme yapılmadan işin esası hakkında karar verilmiş olup, verilen bu karar usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca; Mahkemece öncelikle, davacı taraftan çekişmeli taşınmazların kendisine ne şekilde intikal ettiği (taksim, satış, bağış vs..) sorularak, kendisine bu husustaki iddiasını kanıtlama imkanı tanınmalı, davacı tarafça çekişmeli taşınmazların geçerli bir sebeple murisinden kendisine intikal ettiği ispat edilemediği takdirde aktif dava ehliyetinin bulunmaması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmeli; davacı tarafın aktif dava ehliyetinin bulunduğunu kanıtlaması halinde ise, işin esasına girilerek, mahallinde, elverdiğince yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile fen bilirkişinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve bu keşifte dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan, çekişmeli taşınmazların davacıya hangi yolla intikal ettiği sorularak, davacının taşınmazlar üzerindeki zilyetliğinin kendi adına mı yoksa tereke adına mı olduğu belirlenmeli; taşınmazların davacıya satış, bağış, taksim vs. yolla kaldığının tespiti halinde yerel bilirkişi ve tanıklardan ayrıca, taşınmazların niteliğini, geçmişte ne durumda bulunduğunu, kim tarafından ne zamandan beri ve ne suretle kullanıldığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, beyanlar arasında doğacak çelişkiler yöntemince giderilmeye çalışılmalı, çelişkinin giderilememesi halinde hangi beyana ne sebeple üstünlük tanındığı gerekçeli kararda tarşılıp açıklanmalı; fen bilirkişisine, keşfi takibe imkan verir ve denetime elverişli kroki ve ayrıntılı rapor düzenlettirilmeli ve bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu husus gözetilmeksizin, davanın aktif dava ehliyetinin varlığı saptanmadan esasa girilerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 31.03.2021 gününde oy birliği ile karar verildi.