12. Hukuk Dairesi Esas No: 2011/28334 Karar No: 2012/10732
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2011/28334 Esas 2012/10732 Karar Sayılı İlamı
12. Hukuk Dairesi 2011/28334 E. , 2012/10732 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir 8. İcra Hukuk Mahkemesi TARİHİ : 13/04/2011 NUMARASI : 2010/1219-2011/301
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü : İİK"nun 127. maddesi gereğince, taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya, borçlu vekil ile temsil ediliyorsa, 7201 Sayılı Tebligat Kanunu"nun 11, Avukatlık Kanunu"nun 41 ve HUMK"nun 62,68. maddeleri gereğince vekiline tebliğ edilmelidir. Bu işlemin yapılmamış olması başlı başına ihalenin feshi nedenidir. Somut olayda; alacaklı tarafından borçlu hakkında ilamların icrası yolu ile başlatılan icra takibinde, takip dayanağı ilamda borçlu kendisini vekil vasıtasıyla temsil ettirmiş, borçlunun vekili Av. B.B.(4-5) icra emrinin 28.11.2007 tarihinde tebliğ edildiği görülmüştür. 03.11.2009 tarihinde hazırlanan kıymet takdir tutanağı ve buna ilişkin bilirkişi raporunun 19.11.2009 tarihinde aynı vekile tebliğ edilmesi üzerine, borçlu vekillerinin 24.11.2009 tarihli dilekçeleri ile borçlunun vekilliğini yapmadıklarından bahisle anılan tebligatı icra dosyasına iade ettikleri, ancak bu dilekçenin borçlu asile tebliğ edilmediği görülmektedir. Avukatlık Kanunu"nun 41. maddesinde; “belli bir işi takipten ve savunmadan kendi isteği ile çekilen avukatın o işe ait vekalet görevi, durumun müvekkiline tebliğinden itibaren 15 gün süre ile devam eder” hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda vekilin vekaletten çekilme dilekçesi borçlu asile tebliğ edilmediği için Avukatlık Kanunu"nun 41. maddesine göre vekalet ilişkisi devam etmektedir. Bu durumda borçlunun icra takibinde vekille temsil edildiğinin kabulü gerekeceğinden, satış ilanının borçlu vekiline tebliği gerekirken, tebligatın borçlu asile yapılması usulsüz olup, bu durum başlı başına ihalenin feshi nedenidir. Ayrıca; İİK"nun 128/a-2. maddesinde; “kesinleşen kıymet takdirinin yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl geçmedikçe yeniden kıymet takdiri istenemez. Ancak, doğal afetler ve imar durumundaki çok önemli değişiklikler meydana getiren benzer hallerde yeniden kıymet takdiri istenebilir” düzenlemesi yer almaktadır. İhale konusu taşınmazın 03.11.2009 tarihinde yapılan kıymet takdirinde taşınmaza 150.000 TL değer biçildiği görülmektedir. Alacaklı vekilinin 09.06.2010 tarihinde taşınmaza yeniden kıymet takdir edilmesi talebi üzerine, icra müdürlüğünce 18.06.2010 tarihinde yeniden kıymet takdir tutanağı düzenlenmiş ve bu kez aynı taşınmaza 90.000 TL değer takdir olunarak taşınmazın bu belirlenen ikinci değer üzerinden ihaleye çıkarıldığı anlaşılmıştır. İİK"nun 128/a maddesinde yazılı şartlar gerçekleşmeden taşınmazın, ikinci kez kıymet takdirinin yapılarak belirlenen bu ikinci değer üzerinden ihaleye çıkarılması da usulsüz olup, bu nedenle de ihalenin feshi gerekir. O halde mahkemece istemin kabulü ile ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 03/04/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.