10. Hukuk Dairesi 2018/604 E. , 2019/5780 K.
"İçtihat Metni"
Bölge Adliye
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
Dava, 01.12.1998-31.12.2013 tarihleri arasında Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı 01.12.1998-31.12.2013 tarihleri arasında Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitini talep etti.
II-CEVAP
Davalı vekili, davacının Tarım Bağ-Kur sigortalısı olmadığını iddia ederek, davanın reddini savunmuştur.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk derece mahkemesi, davacının 01.12.1998-31.12.2013 tarihleri arasında Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine karar vermiştir.
B-BAM KARARI
... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesince, istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yerine, davanın kabulü ile davacının 01.12.1998-31.12.2013 tarihleri arasında Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine karar vermiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
... vekili, kurum işleminin yerinde olduğu, davacının Tarım Bağ-Kur sigortalısı olmadığını beyanla kararın bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
İnceleme konusu dosyada; davacı adına ... ... Şubesince 1998/11 ayda tevkifat kesintisi yapıldığı, 01.01.1974 tarihinden itibaren ... Ziraat Odasına kayıtlı olduğu ve kaydının halen devam ettiği, davacının 01.10.2008 tarihinde Tarım Bağ-Kur sigortalılık tescilinin yapıldığı anlaşılmaktadır.
2926 sayılı Kanunun 2. maddesinde, Kanunla veya kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdiyle bağlı olmaksızın, 3. maddenin (b) bendinde tanımlanan tarımsal faaliyette bulunanların Tarım Bağ-Kur sigortalısı sayılacakları belirtilmiştir.
Anılan Kanunun 3. maddesinin (b) bendinde "Tarımsal faaliyette bulunanlar: kendi mülkünde, ortaklık veya kiralamak suretiyle başkalarının mülkünde, kamuya mahsus mahallerde ekim dikim, bakım, üretim, yetiştirme ve ıslah yollarıyla veya doğrudan doğruya tabiattan istifade etmek suretiyle bitki, orman, hayvan ve su ürünlerinin üretimini, avlanmasını, avcılar ve yetiştiriciler tarafından muhafazasını, taşınmasını sağlayanlar veya bu ürünlerden sair bir şekilde faydalanmak suretiyle kendi adına ve hesabına faaliyette bulunanlar" olarak tanımlanmış, 5. maddesinde, sigortalı olmanın zorunlu olduğu, sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçilemeyeceği ve kaçınılamayacağı, 6. maddesinde ise, diğer sosyal güvenlik kuruluşları kapsamına tabi bir işte çalışanların, çalışmaya başladıkları tarihten bir gün önce, sigortalılıklarının sona ereceği hüküm altına alınmıştır. Ayrıca aynı Kanunun 9. maddesi Kuruma re"sen tescil yükümlülüğü yüklemiştir.
Anılan Kanunun 10.maddesine göre ise, kayıt ve tescil işlemlerinde valilik, kaymakamlık, özel idare, belediye, muhtarlık ve nüfus idareleri kayıtları ile, diğer kamu kurum ve kuruluşlarının, kanunla kurulu meslek kuruluşlarının, tarım satış kooperatifleri ve birliklerinin T. Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi ve tarım kesimine yönelik faaliyette bulunan milli bankaların kayıtlarının esas alınacağı bildirilmiştir.
Tarım Bağ-Kur sigortalılığının yasal dayanağını oluşturan 2926 sayılı Kanunda, bildirimsiz kalan sigortalılar için 506 sayılı Kanunun 79 ve 5510 sayılı Kanunun 86. maddesinde öngörülen "hizmet tespiti" davasına koşut bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Anılan düzenlemede, kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takiben başlayacağının hükme bağlanmış olması karşısında, kayıt ve tescil, yada tescil yerine geçen iradi prim ödemesi veya prim tevkifatı öncesine isabet eden tarımsal faaliyet ve buna dayalı "Tarım Bağ-Kur sigortalılığının tespiti" söz konusu olamayacaktır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.05.2011 gün, 2011/10-230 Esas 2011/319 Karar sayılı, 29.02.2012 gün ve 2011/10-769 Esas 2012/107 karar sayılı ve 27.06.2012 gün 2012/10-292 Esas ve 2012/415 Karar kararlarında da açıkça belirtildiği üzere, davacının tarımsal faaliyetinin kesintisiz sürüp sürmediğinin tespiti için, Mahkemece;
1-Çekişmeli dönemde davacının nerede oturduğu; Nüfus Müdürlüğü, İlçe Seçim Kurulu Başkanlığı ve Muhtarlık kayıtları esas alınarak belirlenmeli,
2-Dönem içinde Ziraat Bankası, Kooperatif veya Birlikler aracılığıyla "Tarımsal Amaçlı Kredi" kullanıp kullanmadığı araştırılmalı,
3-Dönem içinde ürün teslimatından dolayı prim kesintisi yapılıp yapılmadığı veya sigortalılık iradesini ortaya koyacak şekilde prim ödemesinin bulunup bulunmadığı araştırılmalı,
4-25.04.2006 gün 26149 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 5488 sayılı Tarım Kanunun 19. maddesi uyarınca Çiftçi Kayıt Sistemine dahil edilerek doğrudan gelir desteği alıp almadığı ve bu bağlamda davacının hangi ürünleri ekerek bunları nerelere sattığı, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunun "Zirai kazanç, zirai faaliyet, zirai işletme, çiftçi ve mahsulün tarifi" başlıklı 52, "Zirai kazançta vergileme" başlıklı 53, ve "Vergi Tevkifatı" başlıklı 94 vd. maddeleri ile 213 Vergi Usul Kanununun " Vergi kesenlerin sorumluluğu" başlıklı 11. maddesi kapsamında zirai kazançlarından dolayı vergi ödeyip ödemedikleri araştırılmalıdır. Konu ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.12.2010 gün ve 2010/10-580-647 sayılı kararında da açıkça belirtildiği üzere " Tevkifat yapma ve kurum hesaplarına aktarma yükümü, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunun 94/11.maddesinde öngörülen çiftçilerden satın alınan zirai mahsuller için yapılan ödemelerden gelir vergisine mahsuben tevkifat yapma yükümüne paralel olarak getirilmiştir. Bakanlar Kurulu Kararı kapsamındaki gerçek ve tüzel kişiler, tarımsal faaliyette bulunan bu kişilerden satın aldıkları ürün bedellerinden tevkifat yapmakla yükümlüdürler." Tevkifat suretiyle vergilendirilen çiftçiler yaptıkları satış ve hizmetleri dolayısıyla müstahsil makbuzu almak ve saklamak zorundadırlar.
5-Tarımsal faaliyeti kapsamında ilaç, gübre ve sulama parası ödeyip ödemediği, varsa bunların fatura ve belgelerinin nelerden ibaret olduğu, Ziraat Odası, Kooperatif veya Birliklere üyeliği varsa bu kuruluşlara düzenli bir şekilde aidat ödeyip ödemediği araştırılmalı, tarımsal faaliyete elverişli tapulu taşınmazının bulunup bulunmadığı, tarımsal faaliyetin taşınmaz kiralanması yoluyla gerçekleştirildiğinin savunulması halinde; taşınmazların, kimden hangi yıllar için kiralandığı, kiracının; kiralama yoluyla faaliyetini yürütmeye elverişli alet ve edavatının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, traktörünün bulunduğunun ileri sürülmesi halinde, traktörün hangi tarihte satın alınıp ilgilisi adına trafiğe tescil edildiğini gösteren fatura ve trafik tescil belgesi celp edilmeli,
6-Hayvan yetiştiriciliği bulunduğunun ileri sürüldüğü hallerde, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 01.06.2011 gün ve 2011/10-306-365 sayılı kararında da belirtildiği üzere 16.05.1986 tarihinde yürürlüğe giren 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanununun 22. maddesi kapsamında hayvanlarına ilişkin menşe şehadetnamesinin bulunup bulunmadığı tespit edilerek, büyük ve küçükbaş hayvanlarına ilişkin istatistik bilgileri ve bu hayvanlara ilişkin yapılması zorunlu bulunan periyodik aşılara ilişkin bilgiler İlçe Tarım Müdürlüklerinden sorulmalı, köy muhtarı ve ihtiyar heyeti üyeleri gibi tarımsal faaliyetin varlığını yakından bilebilecek durumdaki tanıklar dinlenilerek sigortalılık olgusunun varlığı hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulmalıdır.
Ayrıca 2926 sayılı Kanunun 6.maddesinde belirtilen şekilde sigortalılığın sona erip ermediği araştırılmalı ve bu bağlamda çekişmeli dönemde 506 sayılı Kanun kapsamında SSK sigortalılığı ya da 1479 sayılı Kanun kapsamında zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı varsa ve bu sigortalılık süresi makul süreyi aşmışsa, HGK.nun 14.02.2007 gün, 2007/21-73-71 sayılı ve 14.03.2012 gün, 2011/10-804-152 sayılı kararları göz önünde bulundurularak sigortalılığın sona erdiği olgusu da dikkate alınmalıdır.
Eldeki davaya konu somut olayda; Mahkemece, 01.12.1998-31.12.1998 tarihleri arasında davacının Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun kabulü yerinde ise de, 01.01.1999-31.12.2013 tarihleri arasındaki döneme ilişkin yapılan araştırma hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. Bu nedenle mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde, 01.01.1999-31.12.2013 dönemi yönünden davacının 2926 sayılı Yasaya tabi sigortalılık iradesini ortaya koyacak prim ödemesi, ürün satışı veya bu satışlardan yapılan prim tevkifatı bulunup bulunmadığı hususları ayrıntılı olarak araştırılarak, sonucuna göre karar verilmelidir.
Yukarıda belirtilen hukuki ve maddi olgular değerlendirilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun kabulüne ilişkin kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi kararının yukarıda açıklanan nedenlerle HMK’nın 373/2 maddesi gereği BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 03.07.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.