Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/656
Karar No: 2018/6319
Karar Tarihi: 03.10.2018

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/656 Esas 2018/6319 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2016/656 E.  ,  2018/6319 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 01.07.2008 gününde verilen dilekçe ile kadastral parselin ihyası talebi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesi"nin, 14.04.2010 tarih, 2012/16930 Esas, 2012/15961 Karar sayılı bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 08.04.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacı ... vekili; ... Köyü 910 (71) nolu kök kadastro parselinin, davalı ... Belediyesinin 38 nolu düzenleme bölgesinde yaptığı imar uygulaması kapsamında kaldığını ve daha sonra da davalı ... Belediyesi tarafından imar düzenlemesine tabi tutularak çok sayıda imar parselinin oluşturulduğunu; anılan imar uygulamalarından önce ... adına kayıtlı 910 sayılı kök parselin kadastro sınırları içerisine de şuyulandırmalar sonucunda .. Köyü 4837 ada 1 sayılı imar parseli ile park alanının meydana getirildiğini, ancak ... Büyükşehir Belediyesince yapılan imar uygulamasının idari yargı yerinde iptal edildiğini ileri sürerek; tapu iptali ve ... adına tescil, olmadığı takdirde tazminat istemiştir.
    Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen ilk karar, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 14.04.2010 tarih, 2012/16930-15961 E-K sayılı ilamı ile "...Somut olayda, Mahkemece, kısa kararda; “ Davalı yerin ... Belediyesi adına kapanan yollardan ihdas edildiği anlaşıldığından davanın reddine ” şeklinde hüküm kurulduğu halde, gerekçeli kararda bu hükme yer verilmeyerek değinilen ilke ve yasa hükümleri gözardı edilerek kısa karara çelişkili olarak gerekçeli karar yazılması doğru değildir.
    Kabule göre de; ihyaya karar verildiği halde aynı hükümle davanın reddine şeklinde karar verilerek infaza elverişli olmayacak ve birbiriyle çelişkili fıkralar içerecek şekilde hüküm kurulmuş olması da doğru değildir. Yine kabule göre; çekişme konusu yerin yargılama sırasında yeni kurulan ... Belediye sınırları içerisine alındığı ve dahili davalı ... Belediyesi"nin ... Belediyesinin halefi konumunda olduğu halde ... Belediye yönünden davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmiş olması da isabetsizdir." gerekçesi ile bozulmuştur.
    Mahkemece bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonunda, davanın reddine karar verilmiştir.
    Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
    Dava, kadastral mülkiyet durumunun ihyasına yönelik tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu taşınmazın ihdasen ... adına tescil edildiği ve ... Belediyesince başka bir çok parselle birlikte 38 nolu imar düzenlemesine tabi tutulduğu, bilahare aynı bölgede davalı ... Belediyesi tarafından da 28.02.2007 tarih ve 419, 420 ve 421 sayılı Encümen kararlarına istinaden yeni bir imar uygulaması yapıldığı; ancak, ... Büyükşehir Belediyesi"nin yapmış olduğu imar düzenlemesine ilişkin idari işlemlerin idari yargı yerinde iptal edildiği ve kesinleştiği, dava konusu yerin yargılama sırasında yeni kurulan ... Belediyesi sınırları içinde kalması üzerine anılan Belediyenin de davaya dahil edildiği görülmektedir.
    Bilindiği üzere; tapu sicilinin tutulması prensiplerinden biri tescil, diğeri sicilin aleniliği (güvenilirliği) bir diğeri Hazinenin kusursuz sorumluluğu, sonuncusu ile geçerli bir hukuki sebebin bulunması, yani kaydın illetten mücerret olmamasıdır. Hemen belirtmek gerekir ki; imar şuyulandırmasının dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve TMK"nın 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği açıktır. Bu durumda; dayanıksız kalan (illetten mücerret) kaydın iptali ile kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyası şeklinde karar verilmesi gerekeceği kuşkusuzdur.
    Somut olaya gelince, ... Belediyesince yapılan 38 nolu imar düzenlemesinin çekişme konusu alanla ilgili olarak halen geçerliliğini koruduğu uygulama neticesinde alınan bilirkişi raporu, encümen kararları, İdare Mahkemelerinin ... tarafından yapılan imar düzenlemesinin iptaline ilişkin kesinleşmiş ilamları ve aynı nitelikteki emsal dosyalardan anlaşılmaktadır.
    O halde, anılan 38 nolu imar düzenlemesi ile ilgili idari yargıda dava açılarak işlem iptal ettirilmedikçe eldeki davanın dinlenme olanağından söz edilemez.
    Hal böyle olunca davacı ... tarafından açılmış davanın reddine karar vermek gerekirken yazılı gerekçeyle reddi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiş ise de davanın reddi sonucu itibariyle doğru olduğu anlaşılmıştır.
    Ayrıca, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi"nin 3/2. maddesinde; " müteselsil sorumluluk da dahil olmak üzere birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar vekiline tek, ret sebebi ayrı olan davalılar vekili lehine ise her ret sebebi için ayrı ayrı vekalet ücretine hükmolunur." hükmü yer almaktadır. Somut olayda, davanın ret gerekçesi tüm davalılar için tek olduğundan, davalılar lehine tek vekalet ücretine yönelik hüküm verilmesi gerekirken ayrı ayrı vekalet ücretine hükmolunması doğru görülmemiştir.
    Yukarıda açıklanan hususlar kararın bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK’nın 438/7. maddesi gereğince hüküm gerekçesinin ve sonucunun aşağıdaki şekilde düzelterek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hüküm sonucunun 3. bendinin çıkarıtlarak yerine "Davalılar ile dahili davalı vekille temsil edildiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret tarifesi uyarınca davalılar ile dahili davalı vekilinin sarf ettiği emek ve mesaisi ve ret sebebi dikkate alınarak 1.500,00-TL maktu vekalet ücreti takdiri ile davacıdan alınarak davalılar ile dahili davalıya verilmesine" şeklinde düzeltilmesine, gerekçenin ve hükmün DÜZELTİLMİŞ ve değiştirilmiş bu şekli ile ONANMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.10.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.










    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi