Hukuk Genel Kurulu 2013/1896 E. , 2014/195 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Yargıtay 4. Hukuk Dairesi (İlk Derece)
TARİHİ : 22/01/2013
NUMARASI : 2012/23-2013/8
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 4. Hukuk Dairesince;
“DAVA: Dava dilekçesinde, davalıların hakim ve savcı olarak Bodrum 2. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2004/368 esas sayılı dava dosyasında görev yaptıkları; davacının ise, katılan sıfatı ile yargılamada yer aldığı; ancak, mahkemeyi yanıltmak amacıyla düzenlenmiş bulunan bilirkişi raporunda suç işlemiş gibi gösterildiği ve bu yönün esas hakkındaki mütalaada da belirtildiği; davalı hakim ve savcının dava dosyasını karıştırdıkları ileri sürülerek; her bir davalıdan 1,00-TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesi talep olunmuştur.
CEVAP: Cevap dilekçesinde, dava koşullarının oluşmadığı ve esası bakımından da davanın yerinde bulunmadığı savunulmuştur.
Dava dosyası, Bodrum Asliye 3. Hukuk Mahkemesi"nin 28.02.2012 gün ve 2012/85-81 sayılı görevsizlik kararı üzerine dairemize gönderilmiştir.
Hâkimlerin hukuki sorumlulukları, dava tarihinde yürürlükte bulunan HUMK"nun 573-576. maddelerinde ve yargılama aşamasında yürürlüğe giren HMK"nun 46-49. maddelerinde düzenlenmiş bulunmaktadır. Her iki Yasa"da da gösterilen sorumluluk nedenleri, örnek niteliğinde olmayıp; sınırlı ve sayılı durumları ifade etmektedir.
Somut olayda, sorumluluğa dayanak yapılan olgu; davacının katılan sıfatı ile yer aldığı ceza yargılaması sırasında sanık gibi değerlendirilmiş olmasına ilişkindir.
Bodrum 2. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 07.09.2009 gün ve 2004/368-2009/470 sayılı dava dosyası incelendiğinde; sanıklarının dava dışı kişiler, isnadın Kooperatifler Yasası"na muhalefet ve görevi ihmal olduğu; davacının ise katılan sıfatı ile yargılamada yer aldığı; 03.09.2007 tarihli bilirkişi raporunda, davacının sanık gibi değerlendirildiği ve bu yönde görüş bildirildiği; yine, 07.09.2009 günlü esas hakkındaki mütalaada: ...Bilirkişi raporundan katılan M.. K.. hakkında menfaat temin edici eylemleri nedeniyle tespitte bulunulmuş ise de, eylem tarihinden itibaren zamanaşımı süresi dolduğu anlaşılmakla suç duyurusuna yer olmadığına karar verilmesi kamu adına talep ve mütalaa olunur..." denildiği; mahkemenin gerekçeli kararında da, esas hakkındaki mütalaaya aynen yer verildiği; ancak, katılan yönünden bir değerlendirmede bulunulmadığı anlaşılmaktadır.
Tüm bu açıklamalar karşısında, davacının ileri sürdüğü karışıklığın bilirkişi raporundan kaynaklandığı; kamu adına re"sen (kendiliğinden) soruşturma yapmakla görevli bulunan Cumhuriyet Savcısı"nın, esas hakkındaki mütalaasında bu yöne ilişkin olarak değerlendirmede bulunduğu ve mütalaanın da karar yazım tekniği bakımından gerekçede yer aldığı anlaşılmaktadır.
Yapılan işlemler yargısal sınırlar içerisinde olup; özel amaç ile davranıldığı yönünde bir delil de bulunmamaktadır. Sınırlı ve sayılı hukuki sorumluluk nedenlerinden hiç birisi mevcut değildir. Şu durumda, davanın reddine karar verilmesi gerekir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 49. maddesi uyarınca, davanın esastan reddi halinde disiplin para cezasının takdir edilerek hüküm altına alınması gerekir. Bu konuda, para cezasında yeniden değerleme oranında yapılması gereken artırım miktarı ile dava konusu olayın gelişim biçimi ve dosyaya yansıyan olgular göz önünde tutulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-HMK"nun 49. maddesi uyarınca takdiren 600,00-TL idari para cezasının davacıdan alınarak Hazine"ye gelir kaydedilmesine,
3-Davanın reddi nedeniyle alınması gereken 24,30.-TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 15,60.-TL"den düşümü ile bakiye 8,70.-TL"nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi uyarınca davalı yararına takdir olunan 2.640,00-TL maktu avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına…”
Dair oybirliği ile verilen 22.01.2013 gün ve 2012/23-2013/8 sayılı kararın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve direnme kararının verildiği tarih itibariyle H.U.M.K.2494 sayılı Yasa ile değişik 438/II.fıkrası hükmü gereğince duruşma isteğinin reddine karar verilip dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği düşünüldü:
Bodrum 2. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2004/368 esas sayılı dava dosyasında katılan olarak yer aldığı halde, mahkemeyi yanıltmak amacıyla düzenlenmiş bulunan bilirkişi raporuna dayanarak, davada yer alan Cumhuriyet Savcısı ve Hakim’in dava dosyalarını karıştırdığını, Cumhuriyet Savcısı’nın esas hakkındaki mütalaasında, kendisini sanık gibi gösterdiğini, Hakim’in de Cumhuriyet Savcısı’nın bu mütalaasını gerekçeli kararda aynen gösterdiğini, müdahil olarak bulunduğu davada suçlu durumuna düşürüldüğünden, Hakim ve Cumhuriyet Savcısı’nın dosyaları karıştıracak kadar tecrübesiz ve basiretsiz olamayacaklarından, gerçeğe aykırı mütalaa ve karar veren Hakim ve Cumhuriyet Savcısı’nın her birinin eyleminden dolay 1’er TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde dava şartlarının oluşmadığını ve sorumluluk koşullarının bulunmadığını savunmuştur.
Mahkemece yukarıda başlık bölümüne alınan gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bilgi ve belgelere, daire kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın onanması gerekir.
SONUÇ: Davacının temyiz itirazlarının reddi ile 4. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, eksik kalan 0,90 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 6110 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 12. Maddesi ile 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu’na eklenen 93/A-5 fıkrası ve 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 05.03.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.