13. Hukuk Dairesi 2015/42161 E. , 2017/12385 K.
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, davalıya ait işyerinde 15.10.2000 tarihinde işe başladığını, 28.07.2007 tarihinde sözleşmesinin haksız feshedildiğini, iş kanunundan doğan haklarının verilmediğini ileri sürerek 8.000,00 TL kıdem tazminatı, 1.600,00 TL ihbar tazminatı, 200,00 TL fazla çalışma ücreti, 200,00 TL izin ücreti olmak üzere toplam 10.000,00 TL alacağının fesih tarihinden faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, işyerinin iki kişinin çalıştığı esnaf işletmesi olduğunu davacının işçi olmadığından işçi alacaklarını talep edemeyeceğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davalının esnaf olduğu, İş kanununa tabi olmaması nedeni ile davacının taleplerinin Borçlar Kanunu hükümlerine göre yerinde olmadığı gerekçesi ile davanın reddine ilişkin verilen karar, davacı tarafın temyizi üzerine Dairemizce, taraflar arasındaki hukuki ilişki hizmet aktinden kaynaklanmadığından olayda iş kanununun uygulanmasına olanak olmadığı, kıdem tazminatı ve izin ücretinin iş kanununa tabi sözleşmelerde işçinin yasanın 14. maddesi koşulları oluşması halinde isteyebileceği bir tazminat olduğu, İş kanunu uygulanamayacağından kıdem tazminatı ve izin ücreti istenemeyeceği, yanlar arasında belirsiz süreli hizmet sözleşmesi bulunup böyle bir sözleşmenin işveren tarafından feshi halinde 24.6.1959 günlü E/32-K/26 sayılı içtihadı birleştirme kararında benimsendiği gibi davacının B.K. nun 313 ve devamı maddelerine dayanarak talepte bulunabileceği, davacının iş aktinin feshinden dolayı Borçlar Kanununun bu hükümlerine dayanarak tazminat istemeye hakkı olduğu ve Mahkemece bu konuda gerekli araştırma yapılarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, dosya kapsamında alınan 16.06.2014 tarihli Bilirkişi raporu hükme esas alınarak, davacının iş aktinin haksız feshi nedeniyle, BK 345 maddesine göre davacının talep edebileceği tazminat miktarının 5.517,21 TL olduğu, BK 341 maddesine göre ihbar süresine uyulmaması halinde ödenmesi gereken tutarın 408,53 TL olduğu, davacının yıllık ücretli izin alacağına hak kazanmadığı, fazla mesai ücreti alacağının ise 7.487,43 TL olduğu sonucuna varılarak, davacının davasının kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalıya ait işyerinde 15.10.2000 tarihinde işe başladığını, 28.07.2007 tarihinde sözleşmesinin haksız feshedildiğini bu nedenle yasadan kaynaklanan alacak ve tazminatlarının davalıdan tahsilini istemiş, davalı ise işçi sıfatı bulunmayan davacının iş kanunu ile hüküm altına alınan dava konusu tazminatları alamayacağını savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, yargılama aşamasında ilk ikisi aynı bilirkişiden olmak üzere üç kez bilirkişi raporu aldırılmış ve üçüncü bilirkişi raporu mahkemece uygun görüldüğünden davacının haksız fesih nedeni ile tazminat davası ile ihbar tazminatına ilişkin davasının kabulüne, fazla mesaiye ilişkin davasının ise hakkaniyet indirimi yapılarak kısmen kabulüne karar verilmiştir. 15.03.2013 tarihli Bilirkişi raporu ve bu raporun eki mahiyetindeki 03.02.2014 tarihli ek bilirkişi raporunda davacının talep edebileceği alacak kalemleri ve miktarları ile hükme esas alınan 16.06.2014 tarihli bilirkişi kurulu raporunda varılan sonuç açık değerlendirme ve hesap farklılıkları ihtiva etmekte olup; mahkemece alınan bilirkişi raporları arasında çelişki olduğu anlaşılmıştır. O halde mahkemece, davacı yanın B.K. nun 313 ve devamı maddelerine dayanarak isteyebileceği tazminatların niteliği ve miktarı konusunda, nedenlerini açıklayıcı, taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak, dosya içerisindeki bilirkişi raporları arasındaki çelişkide giderilip sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme nedeniyle yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12/12/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.