4. Hukuk Dairesi 2015/13686 E. , 2017/6066 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve ... aleyhine 30/09/2013 gününde verilen dilekçe ile basın yolu ile kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 09/04/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılardan ... vekili ve davalı ... tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1- Davalılardan ..."nın temyiz itirazları yönünden;
Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırıdan dolayı uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, davalılardan ... Tarafçı"nın "Gerçek" gazetesinin sorumlu yazı işleri müdürü, diğer davalı ..."in de bu gazetenin köşe yazarlarından olduğunu, adı geçen gazetede davacıyı karalamaya yönelik 14/03/2012 ve 19/03/2012 tarihlerinde haberler yapıldığını; yine 28/06/2013 tarihinde daha ileri giderek davalılardan ..."in "Yolsuzluk Ne Olacak?" başlıklı bir yazı kaleme aldığını, bu yazının amacının eleştiri değil davacıyı karalamak olduğunu, yazı nedeniyle kişilik haklarının ihlal edildiğini belirterek uğranılan manevi zararının müştereken ve müteselsilen davalılardan tazminini talep etmiştir.
Davalılar, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davacı hakkında yapılan haberlerin eleştiri sınırlarının dışına çıktığı, görünür gerçeklik ile herhangi bir uyumunun bulunmadığı dolayıyla davacının kişilik haklarına saldırı niteliği taşıdığı gerekçesiyle istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Yayın tarihinde yürürlükte bulunan 5187 sayılı Basın Kanunu"nun 13. maddesinde süreli ve süresiz yayınlarda hukuki sorumlular düzenlenmiştir. Buna göre süreli yayınlarda eser sahibi ile yayın sahibi ve varsa temsilcisi, yayın sahibi tüzel kişi şirketse, anonim şirketlerde yönetim kurulu başkanı, diğer şirketlerde en üst yönetici, şirket ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur. Davalılardan ... gazetenin yazı işleri müdürü olup, 5187 sayılı Kanun"un 13. maddesine göre hukuken sorumluluğu bulunmamaktadır.
Bu haliyle, mahkemece davalılardan ... hakkındaki davanın husumet nedeniyle reddedilmesi gerekirken, adı geçen davalı yönünden istemin kısmen kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Kararın açıklanan nedenle bozulması gerekmiştir.
2- Diğer davalı ..."in temyiz itirazlarına gelince;
Basın özgürlüğü, Anayasa"nın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Kanunu"nun 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır. Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.
Ne var ki, basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasanın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanunu"nun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.
Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.
Somut olayda; davalılardan ... ile davacının aynı siyasi partinin üyesi olduğu anlaşılmaktadır. Davalılardan ... "Gerçek" gazetesinde, 28/06/2013 tarihinde kaleme aldığı "Yolsuzluk Ne Olacak?" başlıklı bir yazısında, siyasi partinin ilçe başkanı olan davacının uygulamalarını ve faaliyetlerini eleştirmiştir. Kaleme alınan yazıda kullanılan ifadeler bu kapsamda değerlendirildiğinde kişilik haklarına saldırı gerçekleşmemiştir. Şu durumda davanın reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulü yerinde değildir. Kararın açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılardan ..., (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle davalılardan ... yararına BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 18/10/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.