13. Hukuk Dairesi 2016/21818 E. , 2017/12353 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün taraflar avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili avukat ..., avukat... ile davalı vekilleri avukat ..., avukat ..., avukat ..."nün gelmeleriyle duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, ..., Mahallesi, ... pafta, ... ada, 148 parselde kayıtlı taşınmaz üzerinde kurulu binanın 2. Katında yer alan 5 nolu dubleks dairenin 30/07/1997 tarihinde davalı ... tarafından...Tari"nin 09/03/1998 tarihinde de kendisine sattığını, taşınmaz kendi kullanımındayken toprak sahiplerinin, müteahhit ve aleyhine ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/358 esas sayılı dosyası ile tapu iptal ve tescil davası açtıklarını, mahkemece yapılan yargılama sonucunda adına olan tapu kaydının iptaline karar verildiğini, söz konusu kararın 22/05/2014 tarihinde Yargıtay incelemesinden geçmek suretiyle kesinleştiğini, kesinleşen karara istinaden taşınmazın adına olan tapu kaydının iptali ile taşınmazın dava dışı 3.kişi adına tescil edildiğini, zapta karşı tefekkül hükümleri gereğince gerçek ve güncel zararın tepiti ile taşınmazın zaptından dolayı...Tari"den talep edebileceği gerçek ve güncel müsbet zararını 04/07/2014 tarihli alacağın temliki sözleşmesi ile davalıdan talep etme hakkının doğduğunu ileri sürerek, şimdilik 50.000TL maddi zararın tam zapt halinin gerçekleştiği 22/05/2014 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte 04/07/2014 tarihli alacağın temliki sözleşmesi uyarınca davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, satış sözleşmesine dayanarak satıcı olan...Tari"ye karşı dava açabileceğini, bu satış sözleşmesinin dışında olan davalıya husumet yöneltilemeyeceğini, temlik sözleşmesinin geçersiz olduğunu,TBK 214/2. Maddesi gereğince alıcı elinden alınma tehlikesini sözleşmenin kurulduğu sırada biliyor idiyse satıcının ayrıca üstlenmiş olmadıkça bundan dolayı sorumlu tutulamayacağı hükmü karşısında satış sözleşmesinin kurulduğu sırada var olan bir hakkın varlığını bilerek arsa payı satın alan alıcının satıcının sorumlu olduğunu ileri süremeyeceğini, bu durumda TMK 1023. Maddesinden yararlanılmasının söz konusu olamayacağını savunarak öncelikle davanın reddine karar verilmesini dilemiş, mahkeme aksi kanaatte ise; dava konusu taşınmazın 30/07/1997 satış tarihinden 22/05/2014 zapt edildiği tarihe kadar davacının zilyetinde kalmış olması nedeniyle TBK "nın 214/1. bendi gereğince alıcının elde ettiği yararlanma bedelinin bilirkişi marifetiyle tespit edilecek bu miktarın davacı alacağından mahsup edilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; Davanın kısmen kabulü ile; 1.176.086,49TL"nin 50.000TL"sine dava tarihinden itibaren, bakiye 1.126.086,49TL sine ıslah tarihi olan 20/10/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin taleplerinin reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarça temyiz edilmiştir.
1-Davacı eldeki dava ile; satın aldığı taşınmazın mahkeme kararıyla tapu kaydının iptali nedeniyle zapta karşı tekeffül ve alacağın temliki hükümleri gereğince uğradığı zararın davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı temlikin geçerli olmadığını ve davacının talep hakkının doğmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, 02/05/2016 tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle, ıslah dilekçesinde belirtilen 1.391.658,85TL"den 215.567,36TL kira gelirinin mahsubu suretiyle bakiye 1.176.086,49TL üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Dosyanın incelenmesinde davacının 06.02.1992 tarihinde davalıdan davaya konu bağımsız bölümü satın aldığı, toprak sahipleri tarafından müteahhit ve işbu davanın davacısına karşı ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davada mahkemece, kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshi ile ... pafta, ... ada, 148 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptaline karar verildiği ve kararın Yargıtay incelemesinden geçmek suretiyle 22.05.2014 tarihinde kesinleştiği ve böylece satım sözleşmesinin yapıldığı anda mevcut olan, tarafların bilmediği ayni bir hakka dayananarak mahkeme kararı ile taşınmazın üçüncü kişinin mülkiyetine geçmesi nedeniyle davacının zarara uğradığı ve bu zararın davalı satıcı tarafından zapta karşı tekeffül hükümleri gereğince karşılanması gerektiği anlaşılmıştır. Somut olayda mahkemece aldırılan 03.06.2015 tarihli bilirkişi raporunda taşınmazın değeri 516.226 TL olarak hesaplanmıştır. Rapora itiraz üzerine alınan 16.09.2015 tarihli bilirkişi raporunda ise taşınmazın değeri 1.391.653,85 TL olarak hesap edilmiştir. Mahkemece bilirkişi raporlara arasındaki çelişkinin giderilmesi için yeni bir bilirkişi kurulundan rapor aldırılmış, bilirkişi 02.05.2016 tarihli raporunda taşınamzın değerini 1.978.70,77 TL olarak bildirmiştir. Mahkemece raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için 02.05.2016 tarihli bilirkişi kurulu raporu aldırılmış ise de ; aslında, 16.09.2015 tarihli rapor yeni bir rapor olmayıp 03.06.2015 tarihli bilirkişi kurulu raporuna hukukçu bilirkişi eklenmesi suretiyle alınan ek rapor niteliğindedir. Dosya içerisinde bulunan bilirkişi raporları arasında açık çelişki bulunmakta olup çelişkiler giderilmeden ve tarafların raporlara karşı itirazları karşılanmadan karar verilmiştir. Hal böyleyken, mahkemece yapılacak iş, öncelikle bilirkişi raporları arasındaki çelişkiyi giderici, bu konuda rapor düzenlemeye ehil ve donanımlı bilirkişilerden, taraf, Mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak, taşınmazın rayiç değerinin tespiti ile sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre, tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir
SONUÇ:Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenle hükmün BOZULMASINA, 2.bent gereğince tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 1480,00 TL duruşma avukatlık parasının karşılıklı alınarak birbirlerine ödenmesine, peşin alınan 77,30 TL harcın davacıya, 20.228,20 TL harcın davalıya iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12/12/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.