11. Ceza Dairesi 2016/2850 E. , 2018/5581 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Vergi Usul Kanununa aykırı davranmak
HÜKÜM : Sanıklar ... ve ... hakkında beraat
Sanık ... hakkında mahkumiyet
213 sayılı Vergi Usul Kanunu"nun 367. maddesinin birinci fıkrasında değişiklik yapan 23.07.2010 tarihli 6009 sayılı Kanun"un 01/01/2011 tarihinde yürürlüğe girmesi ve temyiz incelemesine konu bu davaya ait ..."nın mütalasının 20/10/2010 tarihinde verildiğinin anlaşılması karşısında; mütalanın verildiği tarihte Ankara Vergi Dairesi Başkanlığının yetkili olması nedeniyle tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
A-Sanık ..."ın defter ve belge ibraz etmeme suçunu işlediği iddiasıyla açılan kamu davasında; sanığın söz konusu şirketle bir ilgisinin olmadığını, kendi kimlik bilgilerinin kullanılmış olabileceğini, diğer sanıkları tanımadığını savunması karşısında, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması bakımından;
1-Şirketin kuruluşu ile ilgili sanığın imzasının bulunduğu belgeler getirtilerek sanıktan bu belgelerdeki imzaların kendisine ait olup olmadığının sorulması, kendisine ait olmadığını söylediğinde imza ve yazı incelemesi yaptırılması,
2-16/04/2009 tarihli işe başlama yoklama fişindeki ve vergi idaresi tarafından gönderilen 28/06/2010 tarihli tebligat parçasındaki yazı ve imzaların sanık ..."a gösterilerek kendisine ait olup olmadığının tespit edilmesi,
Sonucuna göre tüm deliller birlikte tartışılarak sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ile hüküm kurulması,
3- Kabule göre de; hükümden sonra 24/11/2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi"nin 08/10/2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı kararı ile, 5237 sayılı TCK"nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından, sanığın durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA,
B- Sanıkların 2009 takvim yılında sahte fatura düzenleme suçunu işledikleri iddiasıyla açılan kamu davasında; sanıklardan ..."in, işe girmek için Cemil isimli kişiye vekaletname verdiğini, ancak bu vekaletname ile şirket kurulduğunu, kendisinin şirketle hiçbir ilgisinin bulunmadığını; sanık ..."ın, böyle bir şirketi bilmediği gibi diğer sanıkları da tanımadığını, kendi kimlik bilgilerinin kullanılmış olabileceğini; sanık ..."nin, şirket ortaklığını bir ay kadar sürdürdüğünü, sahte fatura işinin olmadığını beyan etmesi; böylece sanıkların suça konu faturaları kendilerinin düzenlemediğini savunarak suçlamayı kabul etmemeleri karşısında, suçların unsurlarının ve maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti için;
1- Sahte fatura düzenleme suçunda, suçun maddi konusunun fatura olması; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu"nun 230. maddesinin 1. fıkrasında, faturalarda bulunması zorunlu olan bilgilerin neler olduğunun belirtilmesi, aynı Kanunun 227. maddesinin 3. fıkrasında ""Bu Kanuna göre kullanılan veya bu Kanunun Maliye ve Gümrük Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak kullanma mecburiyeti getirilen belgelerin, öngörülen zorunlu bilgileri taşımaması halinde bu belgeler vergi kanunları bakımından hiç düzenlenmemiş sayılır"" hükmünün yer alması; suç konusu faturaların dosya içinde bulunmadığının ve getirtilip duruşmada incelenmediğinin anlaşılması karşısında; sanıkların 2009 takvim yılında düzenlendiği iddia olunan faturalardan, kanaat oluşturacak sayıdaki asıllarının veya onaylı örneklerinin getirtilerek incelenmesi ve 213 sayılı Kanunun 230. maddesinde öngörülen zorunlu bilgileri içerip içermediğinin tespit edilmesi,
2- Faturaların zorunlu bilgileri içerdiğinin tespit edilmesi durumunda;
a) Sanıkların yazı ve imza örnekleri temin edilerek, faturalardaki yazı ve imzaların sanıklara ait olup olmadığı konusunda uzman bir kurum veya kuruluştan rapor alınması,
b) Faturalardaki yazı ve imzaların sanıklara ait olmadığının anlaşılması halinde ise;
aa)Anlaşmalı matbaadan fatura ve sevk irsaliyelerinin kim tarafından alındığının araştırılması,
bb) Faturaları kullanan şirket yetkilileri veya kişilerin, CMK"nın 48. maddesi uyarınca çekinme hakları hatırlatılarak tanık sıfatıyla dinlenmesi; kendilerinden, sözü edilen faturaları hangi hukuki ilişkiye dayanarak kimden aldıklarının, sanıkları tanıyıp tanımadıklarının sorulması,
Sonucuna göre tüm deliller birlikte tartışılarak sanıkların hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hükümler kurulması,
3- Kabule göre de; hükümden sonra 24/11/2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi"nin 08/10/2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı kararı ile, 5237 sayılı TCK"nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından, sanık ..."ın durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ... ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA, 19/06/2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.