21. Hukuk Dairesi 2016/6515 E. , 2017/8454 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava; davacının, davalı şirkete ait işyerinde 01.05.1996 – 08.07.2014 tarihleri arasında aralıksız çalıştığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece; davacının davalı iş yerinde 2009/12. ayda 15 gün, 2010/12. ayda 7 gün, 2012/7. ayda 25 gün, 2012/8. ayda 30 gün, 2012/9. ayda 30 gün, 2012/10. ayda 30 gün, 2012/11. ayda 30 gün, 2012/12. ayda 10 gün, 2013/1. ayda 29 gün, 2013/3. ayda 10 gün, 2013/4. ayda 30 gün, 2013/11. ayda 15 gün, 2014/1. ayda 1 gün daha sigortalı sayılması gerektiğinin tespitine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davalı işyerinde şoför olarak çalıştığını beyan eden davacı adına 05.01.1996 – 30.01.2014 tarihleri arasında davalı şirket ve dava dışı işyerlerinden davalı Kurum"a kısmi çalışmalar bildirildiği, söz konusu dava dışı işyerlerinden birinin davalı şirketin ortaklarının babası adına olduğu, bir diğerinin de davalı şirketin inşaat işlerinde mimarlık yaptığı iddia edilen ... adına olduğu, her ne kadar dinlenilen bordro tanıkları davacının çalışmalarını doğrulamışlarsa da söz konusu tanıkların talep edilen tüm dönemi kapsayacak şekilde çalışmalarının bulunmadığı, komşu işyeri tanıklarının araştırılıp dinlenilmediği, mahkemece raporu hükme esas alınan bilirkişi tarafından; 31.12.2008 tarihinden önceki çalışmaların hak düşürücü süreye uğradığının bildirildiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/8. maddelerine göre Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurum"ca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır. Yasa"da yer alan 5 yıllık süre hak düşürücü olup mahkeme tarafından kendiliğinden nazara alınması gerektiği gibi davacının aynı işyerinde çalışmasını sürdürmesinin veya 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde tekrar aynı işyerine girerek çalışmasının, hak düşürücü sürenin işlemesine engel olmayacağı ve hak düşürücü sürenin, kesilmesi ve durmasının mümkün bulunmadığı hukuksal gerçeği de ortadadır.
İşverenin, çalıştırmış olduğu sigortalılara ait hangi belgeleri Kurum"a vermesi gerektiği Yasa"nın 79/1. maddesinde açıkça ifade edildiği üzere yönetmeliğe bırakılmıştır. Atıf yapılan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği"nin dördüncü kısmında işverence verilecek belgeler düzenlenmiştir. Bunlar, aylık sigorta primleri bildirgesi (SSİYön.Madde16) , dört aylık sigorta primleri bordrosu (SSİYön. Madde 17), sigortalı hesap fişi (SSİY. Yön. Madde 18) vs.dir. Yönetmelik"te sayılan bu belgelerden birisinin dahi verilmiş olması halinde artık Yasa"nın 79/10 (eski 8) maddesinde yer alan hak düşürücü süreden söz edilemez. Yargıtay uygulamasında anılan maddenin yorumu geniş tutulmakta; eğer sayılan belgelerden birisi işveren tarafından verilmişse burada Kurum"un işçinin çalışmasından haberdar olduğu ve artık hizmet tespiti davası için hak düşürücü sürenin varlığından söz edilemeyeceği kabul edilmektedir.
Maddede belirtildiği üzere yönetmelikle tespit edilen belgelerin (işe giriş bildirgesi) verilmesi durumunda hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği gibi çalışmaların sigorta müfettiş raporu ile saptanması durumunda da hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemeyeceği açıktır. Bir sigortalının askere gitmeden önce çalıştığı işyerini askerliğe müteakip girmesi durumunda hizmet akdi mecburi hizmet nedeniyle kesilmiş olduğundan artık hak düşürücü sürenin oluştuğundan bahsedilemez. Davacıya ödenen ücretten sigorta primi kesilen hallerde, davacının iş ve sosyal sigorta mevzuatının öngördüğü sigorta hak ve yükümlülüklerini yerine getirmesi nedeniyle Kurum"un Yasa"dan kaynaklanan denetim ve inceleme görevini yapmaması karşısında hak düşürücü sürenin işlemeyeceği kabul edilmelidir.
Davacının sigortalı çalışmalarının Kuruma kısmen bildirildiği hallerde, eksik bildirimlere yönelik olarak açılan davada hak düşürücü süre işlemeyecektir. (Hukuk Genel Kurulu"nun 23.06.2004 gün ve 2004/21-369 E, 2004/371 K. sayılı kararı )
Ayrıca çalışmanın blok çalışma niteliğinde olması yani kesintisiz devam etmesi halinde hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği gibi, mevsimlik çalışmanın bulunması ve bu çalışmanın yıllar itibariyle kesintisiz sürdüğünün kabulü halinde de çalışılmayan dönemde hizmet akdi askıda olduğundan hükme esas alınan 5 yıllık hak düşürücü sürenin başlangıcı olarak, mevsimlik çalışmanın sona erdiği yılın sonu esas alınması gerekir.
Halen yürürlükte olduğu şekliyle dava açma süresi beş yıl olup hak düşürücü süredir. 506 sayılı Yasa"nın yürürlüğe girdiği tarihte beş yıl olan hak düşürücü süre 20.06.1987 tarih ve 3395 sayılı Kanun"un beşinci maddesiyle on yıla çıkarılmışken, 01.06.1994 tarih ve 3995 sayılı Kanun"un 3. maddesiyle tekrar beş yıla indirilmiştir.
Somut olayda; mahkemece hak düşürücü süreye uğradığı kabul edilen 05.01.1996 – 31.12.2008 tarihleri arasında davacının davalı işyerinde geçen bir kısım çalışmalarının davalı Kurum"a bildirildiği, davacı tarafından; çalışmaları hep davalı şirkete ait işyerinde geçtiği halde davalı şirket ile bağlantısı bulunan başka işyerlerinden de hizmetinin bildirildiğinin iddia edildiği göz ardı edilerek sonuca gidilmesi isabetsiz olmuştur.
Mahkemece yapılacak iş; davacının hizmet cetvelinde bildirimi bulunan hem davalı şirkete hem de dava dışı şirketlere/işyerlerine ait ilgili dönem bordrolarını dosya arasına almak, söz konusu dönem bordrolarında isimleri bulunan kayıtlı çalışanlar arasından re"sen seçilecek kişileri dinlemek, ayrıca hizmet cetvelinde bildirim bulunan ve davalı şirkete ait olmayan işyerlerinin ticaret sicil kayıtları ile davalı Kurum"daki kayıtlarını dosya arasına alarak davalı şirket ile hukuki ya da fiili bağları bulunup bulunmadığını tespit etmek, her ne kadar davalı Kurum vekilince sunulan cevap dilekçesinde ( 0859 ) sicil numaralı işyerinin davalı şirkete adına kayıtlı olduğu bildirilmiş ise de dosyadaki diğer belgelerden bir kooperatife ait olduğu anlaşıldığından davalı Kurum"dan bu hususu ayrıca sormak, zabıta marifeti ile davacının çalıştığını beyan ettiği işyerinin talep edilen dönemdeki komşu işyeri sahipleri ile bu işyerlerindeki çalışmaları kayıtlara geçmiş kişileri tespit ederek dinlemek ve böylece toplanan deliller değerlendirilmek sureti ile varılacak sonuca göre hüküm kurmaktan ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde tarafların bu yönü amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davacı ve davalılardan ..."ye iadesine, 30.10.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.