4. Hukuk Dairesi 2015/13349 E. , 2017/6050 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve diğerleri aleyhine 25/08/2014 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 09/07/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1- Davalılar ... ve ...’ın temyiz itirazları yönünden; dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırıdan dolayı uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, 15/03/2014 tarihli ... Gazetesinde ve gazetenin internet sayfasında kendisi hakkında “Milli Eğitim’de Abiler Tırpanı” başlığıyla haber yayınlandığını, bu haberler nedeni ile kişilik haklarının ihlal edildiğini beyan ederek davalılardan manevi zararının müştereken ve müteselsilen ödetilmesi isteminde bulunmuştur.
Davalılar, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu haberin davacının kişilik haklarını ihlal eder nitelikte olduğu gerekçesiyle istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
5187 sayılı Basın Kanunu"nun 13. maddesinde süreli ve süresiz yayınlarda hukuki sorumlular düzenlenmiştir. Buna göre süreli yayınlarda eser sahibi ile yayın sahibi ve varsa temsilcisi, yayın sahibi tüzel kişi şirketse, anonim şirketlerde yönetim kurulu başkanı, diğer şirketlerde en üst yönetici, şirket ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur. Davalı ... gazetenin yazı işleri müdürü, diğer davalı ... gazetenin genel yayın yönetmeni olup, 5187 sayılı Kanun"un 13. maddesine göre hukuken sorumluluğu bulunmamaktadır.
Mahkemece, davalılar ... ve ... hakkındaki istemin husumet nedeniyle reddedilmesi gerekirken, bu davalılar yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
2- Diğer davalıların temyizleri yönünden
Basın özgürlüğü, Anayasa"nın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Kanunu"nun 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi
olması ile olanaklıdır.
Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır. Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.
Ne var ki, basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasanın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanunu"nun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.
Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.
Somut olayda; 15/03/2014 tarihli ... Gazetesi’ndeki ve gazetenin internet sayfasındaki haber yayını bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davacının görevinin gerçekte de sona ermiş olduğu ve haberin de açıklamalara dayalı olarak yapıldığı bu itibarla görünürdeki gerçeğe uygun olup basın özgürlüğü kapsamında olduğu ve davacının kişilik değerlerinin ihlal edilmediği anlaşılmaktadır. İstemin tümden reddine karar verilmesi gerekirken, kısmen kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda (1) no"lu bette açıklanan nedenlerle davalılardan ... ve ..., (2) no"lu bentte gösterilen nedenlerle davalılar ... ve ... Gazete Dergi Basım A.Ş. yararına BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 18/10/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.