4. Hukuk Dairesi 2015/13568 E. , 2017/6043 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı-karşı davalı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı-karşı davacı ... aleyhine 22/11/2011 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; asıl dava ve karşı davanın kabulüne dair verilen 14/05/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi taraf vekillerince süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2- Diğer temyiz itirazlarına gelince;
Asıl dava, haksız eylem nedeniyle uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, asıl davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
Davacı, davalının sosyal medya hesabı üzerinden kendisine yönelik olarak kişilik haklarını zedeleyecek mahiyette sözler sarfettiğini belirterek, manevi zararının tazmini isteminde bulunmuştur.
Davalı davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 58. maddesi (818 sayılı BK 49. maddesi) hükmüne göre kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminata hükmedilmesini isteyebilir. Hakim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde objektif olarak göstermelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hüküm vereceği Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinde belirtilmiştir. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
Somut olayda; olayın oluş şekli, olay tarihi ve tarafların durumu dikkate alındığında hükmedilen tazminat miktarı fazladır. Davacı yararına daha az miktarda manevi tazminat takdir edilmesi gerekirken yazılı biçimde karar verilmiş olması doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
3-Karşı dava, haksız eylem nedeni ile uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, karşı davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
Karşı davacı, karşı davalının kendisine hakaret, tehdit ve fiili saldırıda bulunduğunu belirterek manevi zararının tazmini isteminde bulunmuştur.
Karşı davalı, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, karşı davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 58. maddesi (818 sayılı BK 49. maddesi) hükmüne göre kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminata hükmedilmesini isteyebilir. Hakim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde objektif olarak göstermelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hüküm vereceği Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinde belirtilmiştir. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
Somut olayda; olayın oluş şekli, olay tarihi ve tarafların durumu dikkate alındığında hükmedilen tazminat miktarı fazladır. Karşı davacı yararına daha az miktarda manevi tazminat takdir edilmesi gerekirken yazılı biçimde karar verilmiş olması doğru değildir. Kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir.
SONUÇ :Temyiz edilen kararın yukarıda (2) sayılı bentte gösterilen nedenlerle asıl dava davalısı yararına, (3) sayılı bentte gösterilen nedenlerle karşı dava davalısı yararına BOZULMASINA, davacı-karşı davalı ve davalı karşı davacının diğer temyiz itirazlarının yukarıda (1) sayılı bentte gösterilen nedenlerle reddine ve taraflardan peşin alınan harçların istek halinde geri verilmesine 18/10/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.