6. Hukuk Dairesi 2015/9831 E. , 2016/2207 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Kiralananın tahliyesi
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tahliye davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava konut ihtiyacı nedeniyle kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne ve kiralananın tahliyesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ...’ın annesinin 73 yaşında olup, iki dizinden de ameliyat geçirdiğini, yaşı nedeniyle ve geçirdiği ağır ameliyatlar nedeniyle yürümekte ve merdiven çıkmakta zorlandığını, bu nedenle müvekkilinin annesinin asansör olan bir apartman dairesinde oturmasının zorunlu hale geldiğini, müvekkilinin annesinin durumu ve ihtiyaç iddiasının samimi olduğunu ileri sürerek kiralananın tahliyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının evi müvekkiline kiralarken evde istedikleri kadar kalabileceklerini söylediği, ayrıca davacının müvekkilinin oturduğu daire ile aynı mahiyette birçok dairesinin bulunduğunu, davacının annesinin rahatsızlığına yönelik iddiasının gerçek olup olmadığının araştırılması gerektiğini, iş bu davanın kötü niyetle açılmış olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, alınan bilirkişi raporunda davacının maliki olduğu dava konusu taşınmazın davacının ihtiyaçlarını karşılamaya en uygun taşınmaz olduğunun bildirildiği, davacı yanın ihtiyacının gerçek, samimi ve zorunlu olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
6098 sayılı TBK.’nun 350/1. maddesi hükmüne göre ihtiyaç iddiasına dayalı olarak açılacak tahliye davalarının belirli süreli sözleşmelerde sürenin sonunda, belirsiz süreli sözleşmelerde bu kanunun 328. maddesinde fesih bildirimi için öngörülen sürelere uyularak belirlenecek tarihten başlayarak bir ay içinde açılması gerekir. TBK.’nun 353. maddesi uyarınca kiraya veren, daha önce veya en geç davanın açılması için öngörülen sürede dava açacağını kiracıya yazılı olarak bildirmişse dava, bildirimi takip eden uzayan bir kira yılı sonuna kadar açılabilir. Dava açma süresi kamu düzenine ilişkin olup, davalı ileri sürmese bile mahkemece kendiliğinden göz önünde bulundurulması gerekir.
Davanın süresinde açılıp açılmadığının belirlenebilmesi için öncelikle kira sözleşmesinin başlangıç tarihinin ve süresinin bilinmesi zorunludur. Davacının bildirdiği bu tarihlere davalı karşı çıkarsa uyuşmazlığın tarafların gösterecekleri tanık dahil bütün deliller toplanarak bir hadise olarak çözüme kavuşturulması gerekir.
Olayımıza gelince; davaya dayanak 07.02.2010 başlangıç tarihli bir yıl süreli kira sözleşmesi hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Kira sözleşmesine göre kiralanan konut olarak kullanılacak olup, TBK’nun konut ve çatılı işyeri hükümlerine tabidir. TBK’nun 350.maddesi uyarınca belirli süreli kira sözleşmesinde süre sonunda bir ay içinde davanın açılması öngörülmüştür. Taraflar arasındaki sözleşme 07.02.2011 tarihinden itibaren TBK’nun 347. maddesi uyarınca yıldan yıla yenilenmiş olup davanın açıldığı tarihe nazaran 07.02.2013 tarihinde sona ermiştir. Davacı TBK"nun 353 maddesi uyarınca engeç davanın açılması için öngörülen sürede dava acacağını davalıya bildirmediğine göre 07/09/2013 tarihinde açılan dava süresinde değildir. Bu durumda davanın süre yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 21/03/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.