Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/4693
Karar No: 2017/8425
Karar Tarihi: 26.10.2017

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2017/4693 Esas 2017/8425 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2017/4693 E.  ,  2017/8425 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Bölge Adliye Mahkemesi

    K A R A R

    A) Davacı İstemi:
    müvekkilinin talebi ile merhum 0148037607 Bağ-Kur nolu babası ..."dan 01/03/2001 tarihinden itibaren ölüm aylığı almaya başladığını, müvekkiline davalı kurumca bağlanan ölüm aylığının 03/06/2016 tarih ve 2016/RG051 denetmen raporuna istinaden "aylık toplam gelirinizin asgari brüt ücret tutarının üzerinde olduğu tespit edildiğinden" ifadesiyle kesildiğini, davalı kurumun müvekkilinin ölüm aylığının iptaline dayanak olarak 13/06/2016 tarih ve 3359036 sayılı yazısında "2013/26 sayılı Genelge"de talimatlandırıldığı üzere; 01/10/1972-03/10/2000 tarihleri arasında vefat eden hak sahiplerine ölüm aylığı bağlanabilmesi için diğer gelirlerinden elde edilen aylık tutarının İş Kanununa göre 16 yaşından büyük sanayi kesiminde çalışan işçiler için tespit edilen brüt asgari ücret tutarının altında olması" şartının arandığının belirtildiğini, aylığın iptali sonucunda 31.993,30 TL borç çıkartılmış olup, bu borcun müvekkilinin eşinden almakta olduğu aylıktan kesileceğinin belirtildiğini ancak davalı kurum işleminin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin usuli kazanılmış hakkının genelge ile ortadan kaldırılamayacağını, genelgenin kanunlara aykırı mahiyette düzenlenemeyeceğini, bu nedenle fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkilinin yetim aylığı almaya hak kazandığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
    B) Davalı Cevabı:
    06/05/1988 tarihinde vefat eden müvekkili kurum 0148 037 607 Bağ-Nolu müteveffa sigortalısı ..."ın hak sahibi kızı konumunda bulunan davacı ..."a 01/03/2001 tarihinden itibaren ölüm aylığı bağlandığını ancak yapılan tetkik ve inceleme neticesinde, yasal düzenleme ve 2013/26 sayılı Kurum genelgesinin 8.3 maddesi gereği, 01/10/1972-04/10/2000 tarihleri arasında vefat eden sigortalıların hak sahiplerine ölüm aylığı bağlanabilmesi için gelir unsuru arandığından davacının 4/c kapsamında eşinden almış olduğu ölüm aylığının Asgari Brüt Ücret Tutarından fazla olduğu tespit edilmiş olduğundan davacı ..."ın babasından almış olduğu ölüm aylığının başlangıç tarihi itibariyle iptal edildiğini, aylığın iptali sonucunda müvekkili kurumca davacıya yersiz olarak ödenmiş olduğu tespit edilen 31.993,30 TL"nin davacıdan tahsili gerektiğini, açıklanan nedenlerle ilgili mevzuat hükümlerine göre müvekkili kurum işlemi haklı ve hukuka uygun olduğundan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    C)İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
    Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacının ölen babası Bağkurlu ..."dan ölüm aylığı almaya hak kazanıp kazanmadığının tespiti noktasında toplanmıştır.
    Davacıya ait tahsis dosyası incelendiğinde; davacının Bağkur sigortalısı olan 06/05/1988 tarihinde vefat eden babası üzerinden 01/03/2001 tarihinde ölüm aylığı bağlandığı, yine davacının eşinin 12/05/1989 tarihinde öldüğü ve davacıya Bağkurlu babası üzerinden 01/03/2001 tarihinden itibaren aylık bağlandığı, daha sonra davacının 4/c kapsamında eşinden almış olduğu ölüm aylığının asgari brüt ücret tutarından fazla olması nedeniyle, babasından bağlanan aylığın başlangıç tarihi itibarıyle iptaline karar verildiği görülmüştür.
    02/07/2005 tarih ve 5386 Sayılı Yasanın 2. maddesi ile 506 Sayılı Yasaya eklenen geçici 91. maddesinin 1. ve 2. fıkralarına göre 06/08/2003 tarihinden önce hak sahibi kız çocuklarına bağlanan gelir ve aylıklar, bunların evlenmeleri, Sosyal Sigorta, Emekli Sandıklarına tabi çalışmaları veya kendi çalışmalarından dolayı buralardan gelir veya aylık almaları halleri hariç olmak üzere geri alınmaz. Bunlardan gelir veya aylıkları kesilen veya durdurulan kız çocuklarının gelir ve aylıkları, kesme veya durdurma tarihi itibariyle nitelik şartı aranmaksızın yeniden başlatılır. Gelir ve aylığın kesilmesi nedeniyle diğer hak sahiplerine önceki hisselerinden fazla ödenen tutarlar gelir ve aylığı tekrar başlatılacak hak sahibine yapılacak ödemeden mahsup edilir. Gelir veya aylığı kesilenlerden tahsil edilmiş olan tutarlar aylığa iade edilir.
    Davanın yasal dayanaklarından olan 506 sayılı kanunun 66. Maddesinde yaşlılık aylığı almakta iken ölen sigortalının hak sahibi kimselerine aylık bağlanacağı belirtilmiş, ölüm sigortasından aylık tahsisinde hak sahiplerinden eş ve çocuklar yönünden 68. Maddede anne ve baba bakımından ise 69. Maddede gereken koşullar sıralanmıştır.
    1479 sayılı kanun 45. Maddede ölen, sigortalının tahsisi yapılmasına hak kazanan kimselerini aşağıdaki hükümlerde belirtilen oran ve şartlarla aylık bağlanır ve toptan ödeme yapılır.
    Ölen sigortalının 42 nci madde gereğince tespit edilecek aylığının veya 44 ünca madde gereğince tespit edilekece toptan ödeme miktarının,
    A) Dul karısına %50 si, tahsis yapılacak çocu4ğu bulunmayan dul karısına %70 i,
    C) (Değişik :24/8/2000-KHK -619/21 md.; İptal: Ana. Mah. Nin 26/10/2000 tarih ve E.:2000/61, K.:2000/34 sayılı Kararı ile ; Değişik: 24/7/2003-4956/23 md.) onsekiz yaşını, orta öğrenim yapması halinde yirmi yaşını, yüksek öğrenim yapması halinde yirmibeş yaşını doldurmayan ve ( 18 yaşını doldurmayanlar haric) bu Kanun ile diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışmayan, bu kanunlar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya yalık almayan veya yaşları ne olursa olsun çalışamayacak durumda malul olan çocuklarla, yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan ve bu Kanun ile diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalşımayan, bu kanunlar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan kız çocuklarının her birine %25"i,
    Aylık veya toptan ödeme şeklinde verilir.
    "17/07/1964 tarihli ve 506 sayılı,02/09/1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17/10/1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla Mülga17/10/1983 tarihli ve 2926 sayılı kanunlara göre bağlanan veya hak kazanan; aylık, gelir ve diğer ödenekler ile 08/02/2006 tarihli ve 5454 sayılı Kanunun 1 inci maddesine göre ödenmekte olan ek ödemenin verilmesine devam edilir. Bu gelir ve aylıkların durum değişikliği nedeniyle artırılması, azaltılması, kesilmesi veya yeniden bağlanmasında, bu Kanunla yürürülükten kaldırılan ilgili kanun hükümleri uygulanır..." düzenlemesi öngörülmüştür.
    Açıklanan nedenlerle Davacının 06/05/1988 tarihinde ölen Bağkurlu babası ..."dan ölüm aylığı almaya hak kazandığının tespitine karar vermiştir.
    İstinaf Başvurusu ;
    Davalı Kurum vekili, 2013/26 sayılı genelge uyarınca 01.10.1972 ile 04.10.2000 tarihleri arasında vefat eden sigortalıların hak sahiplerine ölüm aylığı bağlanabilmesi için geçimini sağlayacak başka bir geliri olmamak şartının arandığını, davacının Emekli Sandığı sigortalısı olan eşinden aldığı aylığın ise brüt asgari ücretin üzerinde olduğunu, bu nedenle davacının babasından aldığı aylığın iptal edildiğini ve 5510 sayılı Yasanın 96. maddesi uyarınca işlem yapıldığından haksız açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    D) Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı :
    Uyuşmazlık, 5434 sayılı Kanun kapsamında iştirakçi olan ve 12.05.1989 tarihinde vefat eden eşi ..."dan dolayı ölüm (dul) aylığı bağlanan davacının, 06.05.1988 tarihinde vefat eden ve 1479 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olan babası ..."dan dolayı ölüm aylığı almaya hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır.
    5510 sayılı Kanun"un geçici 1"inci maddenin 1 ve 2"nci fıkralarında yer alan düzenlemeler karşısında, somut uyuşmazlığın çözümünde uygulanması gereken yasal norm 1479 sayılı Kanun"dur.
    Davanın yasal dayanağı olan 02.09.1971 gün ve 1479 sayılı Kanun"un eş ve çocuklar ile ana ve babaya tahsis yapılmasına dair 45/2 maddesinin (c) bendinde yer alan "18 yaşını (veya orta öğrenim yapması halinde 20 yaşını, yüksek öğrenim yapması halinde 25 yaşını) doldurmamış yahut yaşları ne olursa olsun çalışamıyacak durumda malul bulunan çocukları ile geçimini sağlıyacak başka bir geliri olmamak kaydı ile yaşları ne olursa olsun evlenmemiş kız çocuklarının her birine % 25 i," oranında ölüm aylığı bağlanması yönündeki düzenleme, 04.10.2000 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 24.8.2000 gün ve 619 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile değişikliğe uğrayarak (c) bendinde yer alan “geçimini sağlayacak başka bir geliri olmamak” koşulu “bu Kanun ile diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışmama, bu kanunlar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almama” olarak değiştirilmiş ve 1479 sayılı Kanun"un “Ölüm aylığının kesilmesi” başlıklı 46"ıncı maddesinin 2"nci fıkrasına “Ancak evliliğin son bulması ile kocasından da aylık almaya hak kazanan kız çocuklarına bu aylıklardan fazla olanı ödenir.” cümlesi eklenmiştir.
    Anayasa Mahkemesinin 08.11.2000 gün ve 24224 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak, yayımı tarihinden 9 ay sonra 08.08.2001 günü yürürlüğe giren 26.10.2000 gün ve 2000/61 - 2000/34 sayılı kararı ile 619 sayılı Kanun Hükmünde Kararname tümden iptal edilmiştir.
    Kanun koyucu, iptal kararı sonrasında 02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Kanun ile 1479 sayılı Kanun"un ölüm aylığına ilişkin hükümlerinde 619 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile benzer düzenlemeye gitmiştir. 4956 sayılı Kanun"un 23"üncü maddesi ile değişik 1479 sayılı Kanun"un 45/2 maddesinin (c) bendine göre "Onsekiz yaşını, orta öğrenim yapması halinde yirmi yaşını, yüksek öğrenim yapması halinde yirmibeş yaşını doldurmayan ve (18 yaşını doldurmayanlar hariç) bu Kanun ile diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışmayan, bu kanunlar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan veya yaşları ne olursa olsun çalışamayacak durumda malûl olan çocuklarla, yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan ve bu Kanun ile diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışmayan, bu kanunlar kapsamındaki çalışmalarından  dolayı  gelir  veya aylık  almayan  kız  çocuklarının  her  birine % 25"i," oranında ölüm aylığı bağlanır.
    02.08.2003 tarihi öncesindeki dönemde kız çocuklarının ölüm aylığına hak kazanması için aranan "geçimini sağlayacak başka bir geliri olmamak koşulu", 4956 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonrasında "çalışmama ve çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almama" olarak değiştirilmiş ve 1479 sayılı Kanunun 46"ncı maddesinin 2"nci fıkrasına eklenen cümle ile "evliliğin son bulması ile kocasından da aylık almaya hak kazanan kız çocuklarına" bu aylıklardan fazla olanının ödeneceği açıklanmıştır.
    01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanun"un 54"üncü maddesinin 1/a-5 numaralı bendinde ise "Hem eşinden, hem de ana ve/veya babasından ölüm aylığına hak kazananlara, tercihine göre eşinden ya da ana ve/veya babasından bağlanacak aylığı," ödenir düzenlemesi yer almaktadır.
    Somut olayda, Emekli Sandığı sigortalısı olan ve 12.05.1989 tarihinde ölen ..."dan dolayı kendisine dul aylığı bağlandığı, 2011/1. ay itibariyle aylık ödeme tutarının 1.280 TL olduğu, 06.05.1988 tarihinde vefat eden ve 1479 sayılı Kanun kapsamında sigortalı babası İlyas Özcan’dan dolayı 01/03/2001 tarihi itibariyle ölüm aylığı bağlandığı, sosyal güvenlik denetmeni tarafından düzenlenen rapor gereği aylık gelirinin 16 yaşından büyükler için için uygulanan brüt asgari ücretten fazla olması nedeniyle aylığın iptaline karar verdiği ve 13.06.2016 günlü yazısı ile ölüm aylığının başlangıç tarihi itibariyle kesildiği ve yersiz ödenen aylıkların Kurumun hatalı işleminden kaynaklanması nedeniyle 5510 sayılı Yasa"nın 96/b maddesi uygulanmak suretiyle 31.993,30 TL"nin talep edildiğinin bildirildiği, yukarıda sıralanan yasal mevzuat çerçevesinde, 1479 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olan babasından ölüm aylığı almasının mümkün bulunmadığı ve Kurum işleminin yerinde olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
    HÜKÜM :
    1-Davalı Kurum vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK"nın 353/1-b.2 maddesi uyarınca KABULÜNE,
    2-... 1. İş Mahkemesi"nin 02.03.2017 tarih ve 2016/1453 esas ve 2017/256 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, yerine,
    3-Davanın REDDİNE,
    4-Davalı Kurum harç giderinden muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
    5-Alınması gereken 31,40 TL harçtan peşin yatırılan 29,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 2,20 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
    6-Davalı Kurum kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.gereği hesaplanan 1.980,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı Kuruma verilmesine,
    7-Davacı tarafça ilk derece yargılaması sırasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
    E) Temyiz:
    Davacı vekili; kanun ve HGK kararlarına göre müvekkile yetim aylığı bağlanması gerekmektedir. Bölge Adliye Mahkemesinin belirttiği kanun maddeleri sonraki tarihlidir.2000 tarih 619 sayılı kanun hükmünde kararname somut olaya uygulanamaz mahiyettedir.2003 ve 2008 yılında yapılan düzenlemelerde somut olaya uygulanabilecek mahiyette değildir. Resen nazara alınacak hususlarla kararın bozulmasını yeniden karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine iadesini talep etmiştir..
    F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
    Dosya içindeki kayıt ve belgelerden; 1479 sayılı Yasa uyarınca sigortalı olan davacının babası ..."ın 06.05.1988 tarihinde vefat ettiği 01.03.2001 tarihinden itibaren davacıya ölüm aylığı bağlandığı, davacının emekli sandığı mensubu olan eşinin ise 12.05.1989 tarihinde vefat ettiği ve eşinden ötürü de 01.12.2006 tarihinden itibaren aylık aldığı, davalı Kurum tarafından, 2013/26 sayılı genelge uyarınca davacının vefat eden eşinden dolayı emekli sandığı kapsamında aldığı ölüm aylığın brüt asgari ücretten fazla olduğundan babasından aldığı aylığın başlangıç tarihi itibari ile kesildiği ve yapılan ödemelerin borç kaydedildiği anlaşılmaktadır.
    Uyuşmazlık, davacının eşinin ölümü nedeniyle 5434 sayılı Emekli Sandığı Yasası uyarınca aldığı ölüm aylığı yanında, 1479 sayılı Yasaya tabi olan anne veya babasının ölümü nedeniyle ayrıca ölüm aylığı alıp alamayacağı noktasında toplanmaktadır.
    Davanın yasal dayanağını oluşturan yasal mevzuata gelince;
    4956 sayılı Yasa, 08.08.2001 tarihi itibarıyla yürürlüğe girmiş ve bu kez 1479 sayılı Yasanın 45/c maddesi "yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan ve bu Yasa ile diğer sosyal güvenlik Yasaları kapsamında çalışmayan, bu yasalar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan kız çocuklarının her birine %25"i," oranında aylık bağlanır şeklinde değiştirilmiştir.
    Aynı Yasa ile 1479 sayılı Yasanın 46/2 maddesine, "Ancak, evliliğin son bulması ile kocasından da aylık almaya hak kazanan kız çocuklarına bu aylıklardan fazla olan ödenir." hükmü getirilmiştir.
    4956 sayılı Yasa ile 1479 sayılı Yasaya eklenen Ek madde 3"e göre 2926 sayılı Yasa kapsamında olanlar bakımından 1479 sayılı Yasa hükümleri uygulanacaktır.
    Kurumun bu yasal değişiklikler sırasında kız çocukları bakımından uygulamasına gelince; davalı Kurum, 4956 sayılı Yasa ile 08.08.2003 tarihinde yapılan değişiklikten sonra, 45/2. madde hükmünde yer alan " bu Yasa ile diğer sosyal güvenlik Yasaları kapsamında çalışmayan, bu yasalar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan kız çocuklarının her birine " aylık bağlanır" hükmünü dikkate alarak, 08.08. 2003 tarihinden sonra hak sahipleri yararına getirilen yasal düzenleme uyarınca bu tarihten önce ölen Bağ-Kur sigortalılarının kız çocuklarına da ölüm aylığı bağlamıştır. Kurum, farklı sigortalılık kanunlarına göre bağlanan aylıklar söz konusu olduğundan 1479 sayılı Yasanın 46/2 maddesini hiçbir zaman uygulamamıştır. Zira, 1479 Yasanın 46/2. maddesi aynı yasa kapsamında hem ana veya baba ile kocadan hak edilen aylıklardan fazla olanın bağlanacağını ifade etmektedir.
    Sosyal Güvenlik Kurumu 2011/58 sayılı genelgesinin 90. sayfasında yer alan örnek:3 te, "5434 sayılı Yasaya göre eşten ve 1479 sayılı Yasaya göre babadan 5510 sayılı Yasanın 4/1-a maddesinden aynı anda ölüm aylığı alınabileceğini, Aynı genelgenin 99. sayfasında, "eşten 506, anneden 5434, ve babadan 1479 sayılı yasalar kapsamında her üç aylığın tam olarak bağlanabileceğini örnek göstermiştir.
    Davalı Kurum, yeni bir yasal düzenleme olmadığı halde 2013/ 26 sayılı Genelgesiyle farklı uygulamaya başlamış, 1479 sayılı Yasa ile ilgili olarak, 01.10.1972-03.10.2000 ve 08.08.2001-01.08.2003 dönemleri içerisinde ölen sigortalılar yönünden, sigortalının geçimini sağlayacak bir geliri bulunmama koşulu varsa aylık bağlanacağını kabul etmiştir. Genelge, 04.10.2000-07.08.2001 ve 08.08.2003-01.10.2008 döneminde ölen sigortalılar bakımından da, "1479 sayılı Kanun ve diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışmayan, bu kanunlar kapsamında kendi çalışmalarından dolayı gelir ve aylık almayan" kız çocuklarına aylık bağlanacağını düzenlemiştir.
    Davalı Kurum, 04.10.2000-01.08.2001 ve 07.08.2003-01.10.2008 döneminde ölen Bağ-Kur sigortalılarının kız çocuklarına aylık bağlamış ve daha önce bağlanan aylıklara, ölen eşlerinden dolayı 5434 veya 506 sayılı Yasalardan bağlanan ölüm aylığının engel olmadığını kabul etmiştir. Kız çocuklarına dönemlerde ölen ana veya babalarından dolayı 1479 sayılı Yasa kapsımında bağlanan aylıklar için iptal işlemi yapılmamıştır.
    Davalı Kurum, diğer aylıklara dokunmazken, 01.10.1972-03.10.2000 ve 08.08.2001-01.08.2003 döneminde ölen sigortalıların hak sahibi kız çocuklarına sonraki lehe olan yasal düzenlemeler gereğince bağladığı ölüm aylıklarını, diğer sosyal güvenlik kanunlarına göre eşlerinden bağlanan ölüm aylıklarını gelir testine tabi tutmuştur. Kurum, geçimini sağlayacak gelirleri bulunduğu gerekçesiyle bağlanan aylıkları iptal etmiş ve ödenen aylıklar nedeniyle borç tahakkuk ettirmiştir.
    Son olarak, SGK Emeklilik İşlemleri Genel Müdürlüğü 02.09.2017 gün ve 333-03003-E-5040387 tarihle "Genel Yazı" ile, 01.10.1972-03.10.2000 ve 08.08.2001- 01.08.2003 dönemlerinde ölenlerin kız çocuklarına gelir testi yapılmadan, kendi sigortalılıkları veya kendi sigortalılıkları nedeniyle bağlanan gelir ve aylık almamaları halinde ölüm aylıklarının bağlanmasına Yönetim Kurulunca karar verildiğini bildirmiştir.
    Gerçekten, davalı Kurum bu son işlemi ile kız çocuklarına bağladığı aylıkları, 1479 sayılı Yasaya aykırı olarak kestiğini veya bağlamadığını kabul etmiştir. Ancak SGK kestiği aylıkları yönetim Kurulu Kararı uyarınca 2016 Ekim ayından itibaren yeniden bağlamasına karşın, daha önce ödediği aylıkları borç kaydetmiş ve tahsil ettiği aylıkları da iade etmemiştir.
    Davanın reddine karar veren mahkemeler, Yargıtay 10. Hukuk Dairesi Kararlarına dayalı olarak 1479 sayılı Yasanın 4956 sayılı Yasa ile değişik 46/2 maddesine göre hem kocadan hem ana veya babadan aylığı hak kazanılması durumunda fazla ödeneceği gerekçesine dayanmaktadır. Bu değerlendirme, Sosyal güvenlik hukukunun genel yapısının gözden kaçırmaktadır. 5510 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden önce, Sosyal Sigortalar Kurumu, Bağ-Kur ve T.C. Emekli Sandığı ayrı ayrı tüzel kişiliğe sahip ayrı ayrı yasalara göre sosyal güvence sağlayan Kurumlardır. Her bir Yasa kendi sigortalıları açısından hüküm ifade eder. Açıkça atıf yapılmadıkça diğer yasa hükümleri dikkate alınamaz. Zira 45/3. maddedeki "1479 sayılı Kanun ve diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışmayan, bu kanunlar kapsamında çalışmalarından dolayı gelir ve aylık almayan" kız çocuklarına aylık bağlanacağı ifadesi bu niteliktedir. Bu ifade dahi kız çocuklarının, diğer sosyal güvenlik kurumlarından kendi çalışmaları dışında (kocalarından- çocuklarından) aylık almalarını 1479 sayılı Yasaya tabi ana veya babadan ölüm aylığı bağlanmasına engel olarak kabul etmemektir. Özetle, 1479 sayılı Yasanın 46/2. maddesi hükmü sadece 1479 sayılı Yasaya göre hem kocadan hem ana veya babadan ölüm aylığına hak kazanılması halinde uygulanabilir. Öteyandan, 5510 sayılı Yasanın geçici 1. maddesine göre, ölüm aylıklarının bağlanmasında vs..yürürlükten kalkan 1479, 506, 2926, 2925 sayılı Yasa hükümleri uygulanacağından, 5510 sayılı Yasanın 54. maddesinin de somut uyuşmazlıkta uygulama yeri yoktur.
    Sigortalılık hakkı veya sigortalılıktan kaynaklanan yaşlılık aylığı hakkı veya ölüm aylığı hakkı, asla tamamen hakdüşürücü süreye tabi olmadığı gibi zamanaşımına da uğramaz. 1479 sayılı Yasanın 43. maddesine göre ölüm aylıklarının beş yıl geçtikten sonra talep edilmesi halinde talep tarihinden itibaren ölüm aylığının bağlanması gerekmektedir. T.C. Anayasasının 10. maddesine göre "Herkes ...kanun önünde eşittir. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun hareket etmek zorundadırlar" 1479 sayılı Yasanın 4956 sayılı Yasa ile değişik 45/c maddesinde yer alan, " yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan ve bu Yasa ile diğer sosyal güvenlik Yasaları kapsamında çalışmayan, bu yasalar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan kız çocuklarının her birine %25"i," oranında aylık bağlanır" hükmü yasanın yürürlük tarihinden önce ölen sigortalıların kız çocukları için de uygulanmalıdır. Çeşitli yasal değişiklikler nedeniyle hak sahipleri açısından ölüm tarihlerine göre dört ayrı dönemin ikisi yönünden aylık bağlanması diğer iki dönem yönünden aylık bağlanmaması gerektiği yönündeki yorum açıkça T.C. Anayasasında yer alan eşitlik kuralına aykırı olduğu gibi genel hukuk ilkelerine de aykırıdır.
    Kurumun, yukarıda sözü edilen genel yazı ile hak sahiplerine sonraki bir tarihte aylık bağlaması uyuşmazlığı sona erdirmemektedir.
    Öte yandan, malüllük, yaşlılık ve ölüm sigortasına ilişkin bazı geçiş hükümlerini düzenleyen 5510 sayılı Yasanın geçici 1. maddesinin 2. bendine göre, 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı, 2/9/1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17/10/1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17/10/1983 tarihli ve 2926 sayılı kanunlara göre bağlanan veya hak kazanan aylık, gelir ve diğer ödenekler ile 8/2/2006 tarihli ve 5454 sayılı Kanunun 1 inci maddesine göre ödenmekte olan ek ödemenin verilmesine devam edilir. Bu gelir ve aylıkların durum değişikliği nedeniyle artırılması, azaltılması, kesilmesi veya yeniden bağlanmasında, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan ilgili kanun hükümlerinin uygulanacağı düzenlenmiştir.
    O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    Davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekirken istinaf başvurusunun kabulü ile davanın kabulüne karar vermesine dair yeniden hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğundan temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASI gerekmiştir.
    G)SONUÇ:
    Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine,
    26.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi