6. Ceza Dairesi 2017/2961 E. , 2017/4840 K.
"İçtihat Metni"
Mağdur ..."ya yönelik yağma suçundan sanık ... hakkında 5237 sayılı TCK"nın 149/1-c, 35/2, 62, 53. maddeleri uyarınca 2 yıl 1 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve yoksunluğa; mağdur ..."e yönelik yağma suçundan sanık ... hakkında 5237 sayılı TCK"nın 149/1-c-d, 168/2-3, 62, 53. maddeleri uyarınca 6 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve yoksunluğa ilişkin DENİZLİ 3. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 06.03.2012 gün, 2010/435 Esas ve 2012/53 Karar sayılı hükmü sanık ... savunmanı ve o yer Cumhuriyet Savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6.Ceza Dairesi 01.11.2016 gün 2013/31006 Esas - 2016/6497 Karar sayı ile;
“Yakınan ..."in 2008 yılı Haziran ayı içerisinde, daha önceden tanıdığı sanık ..."ın yanına gelerek fabrikada salça yapımına verilmek üzere domates satın almak istediğini söylediği, sanık ..."ın da, kendi köyünde domates üretimi ile uğrayan kişilerin bulunduğunu, bunlardan satın alabileceklerini belirterek, yakınana yardım amaçlı olarak kendi köyüne götürdüğü, burada sanık ..."ın domates üreticisi olan köylülerden, ücretini 20-25 gün sonra ödemek kaydıyla yaklaşık 20.000.-TL değerinde domates satın aldığı, sanık ..."ın da ...’nın bu borcuna kefil olduğu, ... köylülere olan borcunu belirtilen süre içerisinde ödemediği, bu durumun iletilmesi üzerine, sanık ..."ın sözünde durarak kefil olduğu borçları, köylülere bizzat ödediği,
Daha sonrada ödediği bu paraları ... almak için kendisine ulaşmaya çalıştığı cep telefonu ve adres bilgilerini araştırdığı, sonunda ...afa"nın annesi olan ..."in adres bilgilerini elde ettiği, 10.09.2008 11.09.2008 ve 19.09.2008 tarihlerinde gündüzleyin, yanında kimliği tespit edilmeyen iki kişi daha olduğu halde mağdur ..."in evine giderek, oğlu ... alacağının olduğunu, kendisine ulaşamadığını, cep telefonu ve adres bilgilerini vermesini ve oğluna ait borcu ödemesi gerektiğini, bu borcu ödemezse ..., akrabalarını ve kendisini öldürerek evini yakacağını belirterek tehdit ettiği, son olarak geldiğinde de yine aynı şekilde tehditlerde bulunarak, ... alacağını tahsile yönelik olarak 25.09.2008 keşide ve 28.02.2009 vade tarihli olan 18.000.-TL meblağlı bonoyu düzenledikleri, mağdur ..."in de bu senedi imzalayarak sanık ..."a verdiği bu senedin Denizli 4.İcra Müdürlüğünün 2009/6630 esas sayısı ile tahsile konulduğu,
Sanık ..."ın aynı şekilde müşteki ..."yı da telefonla arayarak ve köy kahvehanesinde yanında kimliği tespit olunamayan başka kişilerde olduğu halde buluşarak, mağdur ... ile akraba olduğunu bildiklerini, kendisi adına kayıtlı olan ve halen kullandığı ... plakalı ... 5.20 marka otomobilin gerçekte .... ait olduğu, alacaklılarından mal kaçırmak için kendisine satış gösterdiğini, ... alacaklarına karşılık bu aracı devir etmesi gerektiğini, bu devir işlemini yapmazsa kendisini yaşatmayacağını belirterek tehdit ettiği, müşteki ... kendisininde Mustafa"dan 1000.-TL alacağı olduğuğu belirtmesi üzerine, bu parayı kendisine ödemek şartı ile aracın devrini verebileceğini belirttiklerini, müşteki ... de bu durumu kabul ettiği ve aracın mülkiyetini kendilerine devretmek sözünü verdiği,
Bu durumun, mağdurların aşamalardaki ifadeleri ve tanık beyanları ile anlaşılması karşısında, sanık ..."ın eylemini, her iki mağdura yönelik olarak ve ayrı ayrı, 5237 sayılı Yasanın 150/1. maddesi ile düzenleme altına alınan “bir hukuki ilişkiye dayanan alacağını tahsil amacıyla” tehdit suçunu oluşturduğu gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması”şeklinde bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma sonrası Denizli 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 28.02.2017 gün 2016/334-2017/38 sayılı kararı ile;
Sanık ... hakkında mağdur ..."ya yönelik yağma suçundan kurulan hüküm bakımından uyma kararı verilip TCK"nın 150/1. yollaması ile aynı kanunun 106/2-c, 62. maddeleri uyarınca belirlenen 1 yıl 8 ay hapis cezası bakımından Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması kararı verilip sanık savunmanın itirazı üzerine Denizli 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 30.05.2017 gün 2017/534 D. İş sayılı kararı ile itirazın reddine karar verilerek kesinleşmiştir.
Ancak sanık ... hakkında mağdur ..."e yönelik eylemi nedeniyle;
“Yukarıda açıklandığı üzere sanık ..."ın mağdur ..."ya ulaşamaması üzerine, mağdur ..."nın annesi olan mağdur ..."e telefonla ulaşarak defalarca aradığı, daha sonra mağdur ..."nın annesi ..."in evine kimliği tespit edilemeyen kişilerle giderek oğlunun borcunu ödemediğini belirterek oğlunun borcunu ödemesini konusunda tehdit ettiği, mağdur ..."in bunu kabul etmediği, sanığın tehditleri sonucunda mağdure ..."e 18.000 TL bedelli senedi zorla imzalattığı, daha sonra bu senedin ödenmemesi suretiyle vekil vasıtasıyla
Denizli 4. İcra Müdürlüğünün 2009/6630 esas sayılı dosyası ile icra takibine başlandığı, kovuşturma aşamasında sanığın takip talebinden vazgeçtiği anlaşılmıştır.
Mahkememiz kararının temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 01/11/2016 tarih ve 2013/31006, 2016/61097 sayılı ilamı ile sanık ... .... eyleminin her iki mağdura yönelik olarak ve ayrı ayrı 5237 sayılı TCK.nun 150/1. maddesi altında düzenlenen bir hukuku ilişkiye dayanan alacağının tahsili amacıyla tehdit suçunu oluşturacağından bahisle bozma kararı verilmiş ise de;
TCK.nun 150/1. maddesindeki yasal düzenleme gözönüne alındığında sanığın bir hukuki ilişkiye dayanan alacağını tahsil amacıyla tehdit veya cebir kullanması halinde ancak tehdit veya kasten yaralama suçuna ilişkin hükümlerin uygulanacağı belirtilmiştir.
Davamız konusu olayda mağdur ..."nın domates aldığı üreticinin borçlarını ödememesi sebebi ile kefil olan sanık ..."ın bu borçları ödemesinden kaynaklanan sanık ... ... ile mağdur ... arasında kefalet ilişkisine dayalı alacak verecek meselesi olduğu, dolayısıyla bu hukuki ilişkinin taraflarının sanık ... ile mağdur ... olduğu sabittir.
Mağdur ... her ne kadar mağdur ..."nın annesi ise de kefalete dayanan bu hukuki ilişkinin tarafı değildir, mağdur ... ve Mağdur ..."nın anne oldukları sabit ise de bu olayda birlikte hareket ettiklerine dair iddia ve delil bulunmamaktadır.
Yine dosya kapsamına göre; her ne kadar anne oğul olsalar da mal varlıklarının ortak olduğuna, sanığın eyleminin her iki mağdurun ortak mal varlığına yöneldiğine dair herhangi bir iddia ve tespit bulunmamaktadır.
Yasada açık olarak sanığın hukuki ilişkiden kaynaklanan bir alacağının tahsili amacıyla maddede belirtilen fiilleri gerçekleştirmesi halinde TCK.nun 150 yollamasıyla 106 veya 86.maddelerdeki ceza yaptırımlarının uygulanması gerektiği düzenlenmiş olup mağdur ..."in dava konusu olayda taraflar arasındaki hukuki ilişkiye dahil olmadığı açıktır.
Yalnızca sanığın alacağını almak kastıyla hareket etmiş olması sebebi ile mağdurun kastına üstünlük tanınması halinde benzer olaylarda hukuki ilişkinin borçlu tarafının akrabalık yada arkadaşlık gibi bağlarla bağımlı olduğu kişilere de alacağının tahsili amacıyla yöneltilen tehdit ve cebir eylemlerinin TCK.nun 150/1. maddesi
kapsamında değerlendirilmesi gerekeceği, bu halde de mağdurların taraf olmadıkları hukuki ilişkiler sebebi ile taraf olmadıkları hukuki ilişkiler nedeni ile yağma eylemlerine muhatap olabilecekleri ve yalnızca sanığın kastına itibar edilmesi sebebi ile faillerin almaları gerekenden çok daha hafif cezalarla cezalandırılması gerekeceği, bu durumunda maddenin düzenlenişine uygun olmadığı, özetle mağdur ... ile sanık ... arasında herhangi bir hukuki ilişki bulunmadığı gibi hukuki ilişkiye dayanan alacakta olmadığı, dolayısıyla sanık hakkında TCK.nun 150/1 maddesinin uygulanma ihtimalinin bulunmadığı, mahkememizce sanığın mağdur ..."e yönelik eylemi neden ile TCK.nun 149/1-c-d maddeleri gereğince cezalandırılmasına dair kararın isabetli olduğu kanaatine varılarak Yargıtay 6. Ceza Dairesinin bozma ilamına direnilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.” gerekçesi ile ilk hükümde direnilmesine karar verilmiştir.
Bu hükmün sanık savunmanı tarafından temyiz edilmesi üzerine; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının "onama" istekli 04.10.2017 gün ve 2017/37915 sayılı tebliğnamesi ile Dairemize gönderilen dosya;
5271 sayılı CMK"nın 307/3. madde ve fıkrasının 2. cümlesini değiştiren 02/12/2016 gün, 29906 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un 36. maddesi uyarınca; " Direnme kararları öncelikle kararına direnilen Daire tarafından incelenmesinin zorunlu kılınması” karşısında; yeniden incelenerek değerlendirilmiş ve karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Oluş ve dosya kapsamına göre, sanığın üzerine atılı nitelikli yağma suçunun sübutunu kabul; oluş ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suçun niteliğini tayin; etkin pişmanlık koşulları ile takdire ilişkin cezayı azaltıcı hallerin usulüne uygun olarak tespit ile takdir kılan direnme kararı yerinde görüldüğünden,
"Dairemizin 01.11.2016 tarih ve 2013/31006 Esas, 2016/6497 Karar sayılı bozma kararının" kaldırılmasına,
Dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kantılara, gerekçeye ve Hakimler Kurulunun takdirine göre; suçun sanık tarafından işlediğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Sanığın, kasten işlenmiş olduğu suç için hapis cezasıyla mahkumiyetinin yasal sonucu olarak, TCK"nın 53/1. maddesinin uygulanması yönünden, (a, c, d ve e) bentleri ile (b) bendinde yazılı seçme, seçilme ve diğer siyasi hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasına; aynı Kanunun 53/2. maddesinin uygulanması açısından, 53/1. maddesinin (a, c, d ve e) bentleri ile (b) bendinde yazılı seçme ve diğer siyasi hakları ve aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca (c) bendinde yazılı kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkilerini mahkum olduğu hapis cezasından koşullu salıverilinceye kadar kullanamamasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ... savunmanının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle isteme aykırı olarak BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK"nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, hüküm fıkrasından "TCK"nın 53. maddenin uygulanmasına" ilişkin bölüm çıkarılarak yerine, "Sanığın, kasten işlenmiş olduğu suç için hapis cezasıyla mahkumiyetinin yasal sonucu olarak, TCK"nın 53/1. maddesinin uygulanması yönünden, (a, c, d ve e) bentleri ile (b) bendinde yazılı seçme, seçilme ve diğer siyasi hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasına; aynı Kanunun 53/2. maddesinin uygulanması açısından, 53/1. maddesinin ( a, c, d ve e) bentleri ile (b) bendinde yazılı seçme ve diğer siyasi hakları ve aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca, (c) bendinde yazılı kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkilerini mahkum olduğu hapis cezasından koşullu salıverilinceye kadar kullanamamasına" cümlesinin yazılması suretiyle, diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 21.11.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.