4. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/11253 Karar No: 2017/6005 Karar Tarihi: 18.10.2017
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2016/11253 Esas 2017/6005 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2016/11253 E. , 2017/6005 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 18/03/2015 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 15/09/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA ve aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 18/10/2017 gününde oyçokluğuyla karar verildi. KARŞI OY YAZISI Dava kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karar Dairemiz çoğunluğunca onanmıştır. Davacı vekili; davalının 06/01/2015 ve 13/01/2015 tarihlerinde, TBMM"nde partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmalarında, müvekkiline karşı adını da zikretmek suretiyle ağır hakaretlerde bulunduğunu belirterek manevi tazminat talep etmiştir. Davaya konu konuşmaların yapıldığı tarihte davacı iktidar partisi milletvekili, davalı ise ana muhalefet partisi lideridir. Davacının başkan vekili olarak görev yaptığı meclis soruşturma komisyonunun kararını açıklamasından sonra davalı söz konusu konuşmasını yapmıştır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarında belirtildiği üzere, siyasetçilere yönelik eleştirilerin sınırları özel kişilere karşı yapılan eleştirilerin sınırlarına göre daha geniş olup, siyasi hüviyete sahip kişilerin kendilerine yönelik ağır, sert ve hatta incitici eleştirilere katlanmaları gerektiği tartışmasız olmakla birlikte, ağır ve sert eleştirinin de bir sınırının olacağı muhakkaktır. Eleştiri bir şeyin daha iyiye gitmesi veya bir yanlışın düzeltilmesi için yapılan değerlendirmedir. Bu kapsamda; davalının, davacının başkan vekili olarak görev yaptığı meclis soruşturma komisyonunun kararını açıklamasından sonra, partisinin TBMM"ndeki grup toplantısında yaptığı konuşmalarında, davacı ve diğer komisyon üyelerinin isimlerini tek tek belirttikten sonra söylediği "... Bu milletvekilleri hırsızların hamiliğine soyunmuş milletvekilleridir... Vicdanınızı nasıl kiralarsınız? Nasıl satarsınız? Hırsızların hamisi olmak bu kadar kolay mı? ... Eşi şöyle bakmıştır. Bizim hırsızın hamisi geldi diye. Onların çocukları, onların torunları ne diyecekler? Bizim anne ve babamız bir dönem hırsızların hamiliğini yapmıştı diyecekler... Çünkü vicdanını sattın, ahlakını sattın, inancını sattın, imanını sattın sen çünkü... Çünkü vicdanınızı sattınız siz, siyasal anlamda sattınız, siz satılık insansınız... Sizde ahlak var mı? Sizde vicdan var mı? Sizde iman var mı? ... Sizde ahlak, sizde namus, sizde şeref var mı acaba? ... Bu kararı verenlerde ahlak var mı? Emin olun ahlak yok, ahlakın kırıntısı da yok... Din iman da yok. ... Vicdan da yok..." şeklindeki sözlerin, bu ifadelerden bir kısmının birden çok kez tekrarlanarak söylenmiş olması da dikkate alındığında ağır ve sert eleştiri sınırlarını da aştığı, aşağılayıcı ve küçük düşürücü olduğu, böylelikle davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde bulunduğu, bu nedenle uygun bir miktar manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerektiği düşüncesinde olduğumdan, sayın çoğunluğun onama kararına katılmıyorum. 18/10/2017