4. Hukuk Dairesi 2017/3973 E. , 2017/6002 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... tarafından, davalı ... aleyhine 25/12/2013 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 15/07/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, haksız şikayet nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, istemin bir bölümü kabul edilmiş; karar, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı; olay tarihinde Ilgaz İlçe Tarım Müdürlüğünde memur olarak çalıştığını, aralarında köy ihtiyar heyeti azası olan davalının da bulunduğu kişilerce ... Valilik makamına verilen dilekçe ile şikayet edildiğini, şikayet nedeni ile hakkında soruşturma başlatıldığını ve görev yerinin değiştirildiğini, dilekçede adı geçenlerin yerine başka kişilerce imza atılması nedeniyle, davalı aleyhine ... 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/323 esaslı dosyasında açılan ceza davasında davalının ceza aldığını belirterek, uğradığı maddi ve manevi zararın ödetilmesi isteminde bulunmuştur.
Davalı, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davacının maddi kayıplarının dava konusu şikayet dilekçesinden kaynaklandığı ispat edilemediğinden maddi tazminat isteminin reddine, ... 1. Asliye Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonucu davalının ceza aldığı, suçun aynı zamanda bir haksız fiil niteliğinde olduğu, davacının kişilik haklarının saldırıya uğradığı kabul edilerek, manevi tazminat istemin bir bölümünün ödetilmesine karar verilmiştir.
Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü; Anayasa’nın 36. maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir.
Anayasa’nın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasa"nın “Temel Haklar ve Hürriyetlerin Niteliği” başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka, 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Türk
Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş
ve hukuka aykırılığı açıklanmış, 25. maddesinde kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı, TBK’nın 58. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir.
Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikayeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikayet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikayetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır.
Dosya arasındaki bilgi ve belgelerden; aralarında davalının da bulunduğu kişilerce 11/02/2008 tarihinde ... Valilik makamına verilen dilekçede, Ilgaz İlçe Tarım Müdürlüğünde memur olan davacının, izinsiz olarak köyde kaldığı, alkol alarak çevreye sataşmak suretiyle köyün huzurunu bozduğu iddiası ile şikayette bulunulduğu, Ilgaz İlçe Emniyet Müdürlüğü polis ekiplerince alkol alarak çevreyi rahatsız ettiği gerekçesi ile davacı hakkında düzenlenen 06/10/2009 tarihli tutanağa istinaden Kaymakamlık makamınca davacı hakkında açılan idari soruşturma sonucunda uyarı cezası verildiği, yine davacının mağdur, aralarında davalının da bulunduğu çok sayıda sanık hakkındaki Ilgaz Asliye Ceza Mahkemesinin 2008/71 esas sayılı dosyasında, bir kısım tanıkların, davacının mesai saatlerinde köyde alkollü olarak araç kullandığı, tehlikeli bir durum sergilediği yönündeki beyanlarına itibar edilerek sanıkların üzerlerine atılı iftira suçundan beraatlerine karar verildiği, kararın kesinleştiği, dava konusu edilen ... 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/323-428 sayılı dosyasının incelenmesinde ise; mağdurun ..., katılanın davacı, sanıkların ise davalı ile ... isimli kişi olduğu, köy ihtiyar heyetinde bulunan davalı ..."nin Tarım Müdürlüğüne verilen dilekçede, kendi adının yazıldığı yeri imzaladığı, ancak mağdur ..."nin adının bulunduğu kısma atılan imzanın ... tarafından atılmadığı, bu imzaların yer aldığı dilekçenin davalı sanık tarafından ibraz edildiği, sanığın kendi adı altındaki imzayı attığı, husumeti bulunan ..."ye ait imzanın ise adı geçen tarafından atılmadığı, bu dilekçenin davalı tarafından sunulması nedeni ile üzerlerine atılı suçun özel belgede sahtecilik olduğu, yapılan yargılama sonunda Sanık ..."nın ölmesi nedeni ile bu kişi hakkındaki davanın düşürülmesine, davalı sanık ... hakkında ise TCK 204/1 maddesi uyarınca cezalandırılmasını içeren hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildiği, kararın yapılan itirazın reddi ile kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Sonuç olarak; dava konusu şikayet dilekçesinde yer alan iddiaların idari makamlarca soruşturulduğu ve sabit olduğu, davacı hakkında uyarı cezası verilerek işlem yapıldığı bu durumda şikayetin mesnetsiz olmadığı anlaşılmakla istemin tümden reddi yerine, bir bölümünün ödetilmesine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 18/10/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.