Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2013/2416
Karar No: 2014/158
Karar Tarihi: 26.02.2014

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2013/2416 Esas 2014/158 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2013/2416 E.  ,  2014/158 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Büyükçekmece 3.Asliye Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 24/04/2012
    NUMARASI : 2011/548 E-2012/175 K.

    Taraflar arasındaki “kamulaştırma bedelinin artırılması” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Büyükçekmece 3.Asliye Hukuk Mahkemesi’nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 07.10.2008 gün ve 2006/178 E.-2008/1132 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 5.Hukuk Dairesi’nin 29.11.2010 gün ve 2010/9731 E.-2010/19981 K. sayılı ilamı ile önce onanmış; daha sonra davalı vekilinin karar düzeltme istemi üzerine bu istem kabul edilerek 24.11.2011 gün ve 2011/13462 E.-2011/19069 K. sayılı ilamı ile;
    (...Dosyada bulunan kanıt ve belgelere, Yargıtay ilamında yazılı gerekçelere göre; davalı idare vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair karar düzeltme istekleri H.U.M.K."nun 440.maddesinde yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından yerinde değildir. Ancak;
    Kamulaştırma işlemlerinin 08.04.1993 gününde davacının daimi işçisi Aliye Kudret"e tebliğ edildiği anlaşılmakla; açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verildiği, mahkeme kararının bu nedenle bozulması gerektiği anlaşılmakla,
    Davalı idare vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüne, Dairemizin 29.11.2010 gün ve 2010/9731-19981 sayılı onama kararının kaldırılmasına karar verildikten sonra yapılan incelemede;
    Dava, kamulaştırma bedelinin arttırılması istemine ilişkindir.
    Mahkemece, bozma kararına uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm; davalı idare vekilince temyiz edilmiştir.
    Dava konusu taşınmazda, Ambarlı-İkitelli Enerji nakil hattı nedeniyle yapılan kamulaştırma işlemlerinin 08.04.1993 gününde davacının daimi işçisi Aliye Kuvvet"e tebliğ edildiği anlaşılmakla; açılan davanın Kamulaştırma Kanununun 14.maddesi uyarınca hak düşürücü süre nedeniyle reddi yerine yazılı gerekçelerle kabul kararı verilmesi,
    Doğru görülmemiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
    Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, kamulaştırma bedelinin artırılması istemine ilişkindir.
    Davacı vekili, müvekkilinin Büyükçekmece ilçesi, Esenyurt Kapadık Çiftliği mevkiinde kain 677 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, bu taşınmazına kamulaştırma yapılmadan davalı tarafından direk dikilmek suretiyle enerji nakil hattı geçirildiğini belirterek, taşınmazın 1.000 m2’ lik kısmının irtifak bedeli ve değer kaybı karşılığı olan 10.010.000.000 TL nin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalıdan el koyma tarihinden itibaren faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davacı vekili 21.06.2004 harç tarihli ıslah dilekçesi ile; dava konusu taşınmazın kamulaştırıldığını bilirkişi raporu sonucu 21.05.2004 tarihinde öğrendiklerini, müvekkiline yapılan kamulaştırma işleminin tebliğinin usulüne uygun olmadığını, açmış oldukları kamulaştırmasız elatma nedeniyle tazminat davasını tezyidi bedel davasına ıslah ettiklerini belirterek, irtifak bedeli olarak 13.448.000.000 TL’nin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalıdan el koyma tarihinden itibaren faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, kamulaştırma bedelinin artırılması davasının Kamulaştırma Kanunu’nun 14.maddesinde belirtilen 30 günlük sürede açılmadığını, taşınmazın kamulaştırma tarihinde tarla vasıflı olduğunu, değerinin buna göre belirlenmesi gerektiğini, istenen bedelin fahiş olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Yerel Mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davalı vekilinin temyizi üzerine Özel Daire’ce önce onanmış, daha sonra davalı vekilinin karar düzeltme istemi üzerine Özel Daire’ce yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmuştur.
    Y erel Mahkemece “kamulaştırma işleminin tebliğine ilişkin evrakın, hükmi şahıs olan davacının salahiyetli mümessili yerine daimi işçisi Aliye Kuvvet’e tebliğ edildiği, bu nedenle davacıya yapılan tebligat işleminin geçersiz olduğu ve kamulaştırma işleminin tamamlanmadığı” gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir.
    Direnme kararı, davalı vekili tarafından temyiz edilmektedir.
    Hukuk Genel Kurulu’nun önüne gelen uyuşmazlık: davacıya yapılan kamulaştırma işlemlerinin tebliğinin, Tebligat Kanunu 12. ve 13.maddeleri ve mülga Tebligat Tüzüğü"nün 17 ve 18.maddelerine göre usulüne uygun şekilde yapılıp yapılmadığı; burada varılacak sonuca göre davanın süresinde açılıp açılmadığı noktasında toplanmaktadır.
    Hemen belirtmek gerekir ki; tebliğ ile ilgili 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve Yönetmelik (tebligatın yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Tebligat Tüzüğü) hükümleri tamamen şeklidir. Gerek tebliğ işlemi ve gerekse tebliğ tarihi, Kanun ve Yönetmelikte (tebligatın yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Tebligat Tüzüğü’nde) emredilen şekillerle ispat olunabilir. Anılan Kanun ve Yönetmeliğin (tebligatın yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Tebligat Tüzüğü’nün) bu konuda etkili önlemler almış olmasının tek amacı, tebliğin muhatabına ulaşmasını ve onun tarafından kabul edilmesini sağlamaktır.
    Buna göre; tebligat, bir davaya ilişkin işlemleri o davayla ilgili kişilere bildirmek için, mahkemelerce Kanuna uygun biçimde yapılan bir belgelendirme işlemidir. Dolayısıyla, Kanun ve Yönetmelik (tebligatın yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Tebligat Tüzüğü) hükümlerinin en küçük ayrıntılarına kadar uygulanması zorunludur.
    Uyuşmazlığın çözümünde tüzel kişilere yapılacak tebligata ilişkin yasal düzenlemelerin irdelenmesi gerekmektedir.
    7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun “Hükmi Şahıslara ve Ticarethanelere Tebligat” başlıklı 12.maddesinde:
    “Hükmi şahıslara tebliğ, salahiyetli mümessillerine, bunlar birden ziyade ise, yalnız birine yapılır.
    Bir ticarethanenin muamelelerinden doğan ihtilaflarda, ticari mümessiline yapılan tebliğ muteberdir.”
    “Hükmi Şahısların Memur Ve Müstahdemlerine Tebligat” başlıklı 13.maddesinde ise:
    “Hükmi şahıslar namına kendilerine tebliğ yapılacak kimseler her hangi bir sebeple mûtat iş saatlerinde iş yerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde tebliğ, orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır.”
    Hükümleri yer almaktadır.
    Yine, tebligatın yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan mülga Tebligat Tüzüğü’nün “Hükmi Şahıslara ve Ticarethanelere Tebligat” başlıklı 17.maddesinde ;
    “Hükmi şahıslara tebliğ salahiyetli mümessillerine, bunlar birden ziyade ise yalnız birine yapılır.
    Vekaletlerin ve bunların teşkilatının, mülhak ve hususi bütçeli idarelerle belediyelerin, köylerin ve hususi kanunlarına müsteniden kurulmuş olan teşekküllerle, şirketlerin ve cemiyetlerin salahiyetli oldukları mümessilleri tabi kanunlara ve statülerine göre tayin edilir.
    Hükmi ve hakiki şahsa ait bir ticarethanenin muamelelerinden doğan ihtilaflarda, ticarethanenin o muamelede salahiyetli ticari mümessiline yapılan tebliğ muteberdir.”
    “Hükmi Şahısların Memur ve Müstahdemlerine Tebligat” başlıklı 18.maddesinde ise:
    “Yukarıki Madde mucibince tebliğ yapılacak kimseler herhangi bir sebeple mütat iş saatlerinde işyerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamıyacak bir halde oldukları takdirde tebliğ, hükmi şahsın o yerdeki memur veya müstahdemlerinden birine yapılır.
    Şu kadar ki, kendisine tebliğ yapılacak memur veya müstahdemin, hükmi şahsın yerdeki teşkilatı veya personeli içinde vazife itibariyle tebligatın muhatabı olan hükmi şahsın mümessilinden sonra gelen bir kimse veya evrak müdürü gibi esasen bu kabil işlerle tavzif edilmiş bir şahıs olması lazımdır.
    Bunların da bulunmadığı tebliğ mazbatasında tesbit edildiği takdirde tebligat, o yerdeki diğer bir memur veya müstahdeme yapılır.”
    Düzenlemelerine yer verilmiştir.
    Yeri gelmişken belirtilmelidir ki, ticaret şirketleri hükmi şahsiyeti haiz olup üçüncü şahıslar ile olan ilişkilerinde ortaklardan oluşan mümessil-organ veya dışarıdan tayin edilen sair mümessiller tarafından temsil olunurlar.
    Hükmi şahsiyeti haiz olmaları dolayısıyla ticaret şirketlerinde tebligatın şirketlerin “salâhiyetli mümessillerine” yapılması icap eder. Salâhiyetli mümessiller ibaresiyle evvela şirketleri kanunen temsile yetkili organlar ve bu organlar adına hareket edenler kastedilmiştir.
    7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 12. ve 13.maddeleri ile mülga Tebligat Tüzüğü’nün 17 ve 18.maddelerinde tüzel kişilere tebligatın yapılma usulü açıklanmış; tebligatın, bunların tabi oldukları kanunlara ve statülerine göre belirlenecek yetkili temsilcilerine, eğer tüzel kişinin yetkili temsilcisi yoksa veya evrakı bizzat alamayacak bir halde ise; görev itibariyle temsilciden sonra gelen kimse veya evrak müdürü gibi bu işle görevlendirilmiş bir kişiye, o da yoksa tüzel kişinin o yerdeki memur veya müstahdemlerinden birine yapılacağı öngörülmüştür. Eğer, tebligat tüzel kişinin yetkili temsilcisine yapılmamış ve sıralı kişilere yapılmışsa, bunun nedenlerinin açıkça ve ayrıntılı olarak tebligat mazbatasına yazılması gereğine de işaret edilmiştir.
    Nitekim Hukuk Genel Kurulu’nun 04.04.2007 gün ve 2007/12-200 E. 2007/187 K., 30.12.2009 gün ve 2009/12-563 E. 2009/600 K. ile 13.05.2009 gün ve 2009/12-184 E. 2009/187 K. sayılı ilamlarında da aynı husus vurgulanmıştır.
    Somut olay değerlendirildiğinde; Davacı şirkete gönderilen kamulaştırma belgeleri TK’nun 12 ve 13.maddelerine göre “daimi işçisi Aliye Kuvvet’e tebliğ edildi” denmek suretiyle tebliğ edilmiştir.
    Ne var ki, bu tebligat parçasında başkaca herhangi bir açıklamaya yer verilmediği gibi, davacı şirketin yetkili temsilcisinin veya ondan sonraki yetkili kişinin adreste olup olmadığının araştırılıp araştırılmadığı ve nedenleri de şerh edilmemiştir.
    Yukarıda ayrıntısı açıklandığı üzere, davacı şirkete yapılan tebligatta tebliğ memuru bu tebligatı şirketin yetkili temsilcisine; onun herhangi bir nedenle tebliği alacak durumda olmaması halinde de usulüne uygun şekilde yetkili kılınan kişiye; şayet bunlar yoksa veya tebligatı alamayacak durumda iseler bu durumu tebliğ evrakına şerh ederek o yerde hazır bulunan tebliğe yetkili memur ve müstahdemlerinden birine o da yoksa herhangi bir memur veya müstahdeme yapması; tebligat evrakında da sırasıyla tebliğe yetkili kişilerin durumunu ve onlara tebliğ edilememe nedenini şerh etmesi gerekirken, hiçbir açıklamaya yer vermeden doğrudan davacının işçisine tebliğ etmiştir.
    Tebligat bu haliyle, açıklanan yasal düzenlemelere ve yargı kararlarına aykırı olup, usulsüzdür.
    Hal böyle olunca, yerel mahkemenin davanın süresinde açıldığına dair direnmesi yerindedir.
    Ne var ki, Özel Daire işin esasını incelememiş bulunduğundan, işin esasının incelenmesi için dosyanın Özel Daire"ye gönderilmesi gerekir.
    Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşme sırasında, davacı A... Holding A.Ş.’nin, dava konusu 677 (imar ile 382 ada 11) parsel sayılı taşınmazdaki hissesini 12.09.2008 tarihinde dava dışı üçüncü kişilere devrettiği, daha sonra 27.03.2013 ve 01.10.2013 tarihlerinde yeniden taşınmazdan hisse satın aldığı, dava tarihinin 15.01.2004 ve direnme tarihinin 24.04.2012 olduğu gözetildiğinde davacının dava ehliyetinin bulunup bulunmadığı hususu ön sorun olarak ele alınmıştır. Yapılan görüşmeler sonunda davacının satın aldığı hisseler itibariyle halen paydaş olduğu ve bu paylar nedeniyle dava ehliyetinin devam ettiği, bu hususun işin esasının incelenmesi sırasında Özel Dairece değerlendirilmesi gerektiği oybirliğiyle benimsenmiştir.
    S O N U Ç : Açıklanan gerekçeyle direnme uygun bulunduğundan, davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 5.HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440/III.maddesi uyarınca tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 26.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi