10. Hukuk Dairesi 2018/5007 E. , 2019/5709 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Asıl ve birleşen davalar 01.09.2005 tarihinde meydana gelen trafik-iş kazasında vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirlerden oluşan kurum zararının davalılardan müteselsilen tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozmaya uyularak, ilamında belirtildiği şekilde, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalılar avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı).
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. (Prof. Dr. Baki Kuru, Usuli Müktesep Hak (Usule İlişkin Kazanılmış Hak) Dr. A. Recai Seçkin’e Armağan, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları No. 351 Ankara, 1974, sayfa 395 vd.)
Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK)
Eldeki davada, Mahkemece Dairemizce verilen bozma kararlarına uyulmuş olmasına rağmen, bozma gereklerinin yerine getirildiğinden bahsedilmesi mümkün olmayıp, önceki bozma kararımızda aynen: “…Kazanın meydana geldiği tarih itibari ile yürürlükte bulunan 506 sayılı Yasa kapsamında davanın yasal dayanağı olan 506 sayılı Yasanın 26. maddesindeki, “İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya işçilerin sağlığını koruma ve işgüvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı hareketi veyahut suç sayılabilir bir hareketi sonucu olmuşsa, Kurumca sigortalıya veya haksahibi kimselerine yapılan veya ileride yapılması gerekli bulunan her türlü giderlerin tutarları ile gelir bağlanırsa bu gelirlerinin 22. maddede belirtilen tarifeye göre hesaplanacak sermaye değerleri toplamı (Anayasa Mahkemesinin 23.11.2006 tarihli ve E:2003/10 K:2006/106 sayılı Kararı ile bu fıkrada geçen “sigortalı veya haksahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarlarla sınırlı olmak üzere” bölümü iptal edilmiştir.) Kurumca işverene ödettirilir…
O halde, mahkemece yapılacak iş, öncelikle davanın yasal dayanaklarının 506 sayılı Yasanın 26. maddesinin 1 ve 2. fıkraları ile 87. maddesi olduğu dikkate alınarak ceza davasındaki maddi olguları irdeleyen ve meydana gelen iş kazasında davalıların sorumluluklarının belirlenmesi için öncelikle olayın meydana geldiği iş kolunda iş güvenliği hususunda uzman bilirkişilerden çelişkiyi giderecek şekilde kusur raporu almak, sonrasında ise teselsüle dayalı olarak açılan bu davada davacı kurum alacağının belirlenmesi…” gereğine işaret edilmiş ise de, mahkemece, bozma sonrasında davanın yasal dayanağı olan 506 sayılı Yasanın 26’ncı maddesinin ilk ve ikinci fıkraları çerçevesinde irdeleme ve değerlendirme yapılmak yerine 01.10.2008 tarihinden sonra uygulanabilir olan 5510 sayılı Yasanın 21’inci maddesi hükümlerine göre irdeleme yapılması ile ilk peşin sermaye değerli gelirin yarısının dikkate alınması, usul ve yasaya aykırı olduğu gibi, ilk kararı temyiz etmeyen davalılardan ... bakımından Kurum lehine oluşan usuli kazanılmış hakkın da dikkate alınmaması ile yazılı şekilde karar tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Diğer taraftan, asıl ve birleşen davalar bakımından davacı Kurumun teselsüle dayalı olarak açtığı davada Kurum talebine göre infaza elverişli şekilde bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde ve kusura dayalı karar tesisi de usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın, eksik inceleme ve araştırma sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalılar Avukatları avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları nazara alınmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan Teknikel Elekt. İnş. San. Tic. Ltd. Şti. ve ..."a iadesine, 02.07.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.