Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2013/494
Karar No: 2014/153

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2013/494 Esas 2014/153 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2013/494 E.  ,  2014/153 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İstanbul 9. Asliye Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 06/12/2012
    NUMARASI : 2012/315-2012/429

    Taraflar arasındaki “önalım” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Beyoğlu 3.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen, 05.05.2011 gün ve 2010/131 E., 2011/137 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili ve davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 6.Hukuk Dairesinin 17.01.2012 gün ve 2011/13040 E., 2012/160 K. sayılı ilamı ile;
    (...Uyuşmazlık, sözleşmeden doğan önalım hakkının tanınması ile davalı adına olan tapu kayıtlarının iptaline, davacı adına tesciline ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm davacı vekili ve davalı vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
    Türk Medeni Kanunu"nun 735. maddesinde düzenlenen ve tapu kütüğüne şerh verilen sözleşmeden doğan önalım hakkı şerhte belirtilen sürede ve belirtilen koşullara göre her malike karşı kullanılabilir. Kütükte koşullar belirtilmemiş ise taşınmazın üçüncü kişiye satışındaki koşullar esas alınır. Şerhin etkisi her durumda şerhin verildiği tarihin üzerinden on yıl geçmekle sona erer.
    Bu nitelikteki bir önalım hakkının doğabilmesi için öncelikle bir önalım sözleşmesinin yapılması gerekir. Bu sözleşmenin yapılması ile mal sahibi mülkiyet hakkını ileri bir tarihte devir borcu altına girmiş olur. Buna karşın onalım alacaklısının onalım akdine konu edilen malın mülkiyetinin kendisine devir edilmesini isteme hakkı doğar.
    Sözleşmeden doğan önalım hakkı şahsi bir haktır. Sözleşmenin tarafı olanlar için hüküm ifade eder. Ayni bir hak olmadığı gibi aynı zamanda nispi bir haktır. Önalım sözleşmesinin tapuya şerh edilmiş olması şahsi nitelik taşıyan hakka ayni hak vasfını kazandırır. Şerh bu hakkı güçlendirir ve herkese karşı ileri sürülebilir hale getirir. Hakkın tapuya şerh edilmesi mal sahibinin taşınmazını satmasını engellemez. Önalım sözleşmesi tapu siciline tescil edildikten sonra mal sahibi taşınmazını üçüncü kişiye satarsa o takdirde alacaklı üçüncü kişi hakkında da onalım hakkını kullanabilir.
    Olayımıza gelince: dava konusu edilen K... Mahallesi 14 ve 75 No’lu parseldeki 120/960"şar pay başlangıçta miras bırakan N.. M.. M... adına kayıtlı iken 22.6.2000 tarihinde ölümünden sonra bir araya gelen mirasçı çocukları, davacı A.. S... M.. ve satıcı paydaşlar R.. ve A.. M... M.. Beşiktaş 6 Noterliği"nce düzenlenen miras taksim sözleşmesi ile 14 ve 75 No"lu parseldeki payları 60/960 pay davacıya, 30/960"şar pay diğer kardeşlere kalacak şekilde taksim etmişlerdir. Miras taksim sözleşmesi içeriğine göre "işbu miras sözleşmesindeki mirasçı taraflar kendi hisselerine düşen payı bir başkasına satmak isterse iyi niyet gereği öncelikle, diğer mirasçılara satın alma teklifini yapmak ile yükümlüdür" Davacı, miras taksim sözleşmesini 12.11.2009 tarihinde tapu siciline tescil ettirmiştir. Tapunun beyanlar hanesinde de R.. M.. , A.. S.. M.. ve A.. M.. M.."ın hisselerini mirasçılar dışında üçüncü şahıslara satışlarında muvafakat alacakları şerh edilmiştir. Davacı dışındaki kardeşler 2.12.2009 tarihinde keşide ve 4.12.2009 tarihinde tebliğ ettirdikleri ihtarname ile dava konusu paylarını satmak istediklerini, aralarındaki miras taksim sözleşmesi ve iyi niyet kuralları gereği ilk teklifi davacıya yaptıklarını, her iki kardeşin paylarına ayrı ayrı 800.000 TL değer biçtiklerini, bu bedelin on gün içinde yatırılması halinde dava konusu payları aynı gün tapuda intikal ettireceklerini bildirmiştir. Davacı ise 11.12.2009 tarihli cevabi ihtarnamesi ile pay değerlerinin fahiş olup her bir kardeşin payı için 250.000"şar TL ödemeye hazır olduğunu beyan etmiştir. Peşi sıra paydaşlar R.. ve A.. M.. M.. 14 No’lu parseldeki paylarını toplam 500.000 TL ve 14 No’lu parseldeki paylarını toplam 300.000 TL bedelle 22.1.2010 tarihinde davalı H.. A.. A.."a satmışlardır. Davacı ise 5.4.2010 tarihinde açmış olduğu işbu dava ile sözleşmeden kaynaklanan önalım hakkının tanınmasını talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, miras taksim sözleşmesinde yer alan düzenlemenin sözleşmeden doğan onalım hakkı niteliğinde olup olmadığı ve tapu siciline şerh verilip verilmediği noktalarındadır. Önalım hakkı, paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda payın üçüncü şahsa satılması halinde, diğer paydaşlara o payı öncelikle satın alma yetkisini veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve payın üçüncü kişiye satılması ile de kullanılabilir hale gelir. Bu şekilde taşınmaza yabancı kişilerin paydaş olarak girmelerinin ve taşınmazın daha küçük parçalara bölünmesinin engellenmesi amaçlanmıştır. Miras taksim sözleşmesinde de, mirasçılardan birinin payını üçüncü bir kişiye satmak istemesi halinde öncelikle diğer mirasçılara teklif etmekle yükümlü olduğu yönündeki düzenleme, önalım hakkının açıklanan amaçlarına hizmet eder niteliktedir. Bu durumda mirasçılar arasında akdi onalım anlaşması yapıldığının kabulü gerekir. Borçlar Kanunu’nun 213/3 maddesi hükmü gereği yazılı şekilde yapılmış bu önalım sözleşmesi geçerlidir ve bağlar. Diğer yandan 12.11.2009 tarihinde bu anlaşma tapu sicilinin beyanlar hanesine R.. M.. , A.. S.. M.. ve A.. M.. M.."ın hisselerini mirasçılar dışında üçüncü şahıslara satışlarında muvafakat alacakları şeklinde şerh edildiğinden şahsi nitelik taşıyan hak, aynı hak vasfını da kazanmış ve herkese karşı ileri sürülebilir hale gelmiştir. Bu halde davacının mirasçılar arasındaki anlaşma ve bu anlaşmanın tapuya şerh edilmesi nedeniyle dava konusu payın üçüncü kişi durumundaki davalıya satılması nedeniyle sözleşmeden kaynaklanan onalım hakkını kullanmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Kaldı ki davacı aynı zamanda tapu paydaşı olarak yasal önalım hakkı sahibidir. Bu durumda mahkemece işin esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir...)
    gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
    Davacı vekili, müvekkilinin murisi N.. M.. M.."ın vefatından sonra, diğer mirasçılar A.. M... M.. ve R... M... ile 16 Ekim 2009 tarihinde “Düzenleme Şeklinde Miras Taksim Sözleşmesi” yapıldığını, bu sözleşmedeki tarafların mirasın ne şekilde taksim edileceğini, miras yolu ile sahip oldukları hisselerin aile içinde kalmasını kararlaştırdıklarını, sözleşmeye göre miras taksim sözleşmesindeki mirasçı taraflar kendi hisselerine düşen payı bir başkasına satmak isterse iyi niyet gereği öncelikle diğer mirasçılara satın alma teklifini yapmak ile yükümlü olduklarını, miras taksim ve ön alım sözleşmesinin tapuya beyanlar hanesine yazdırıldığını, bundan sonra, müvekkilinin kardeşleri, R... M.. ve A.. M.. M..’ın 02.12.2009 tarihli ihtarname ile müvekkile, ön alım sözleşmesine konu edilen 2 adet taşınmazlardaki hisselerini 10 gün içinde 1.600.000.-TL bedel ile satmayı teklif ettiklerini, 11 Aralık 2009 tarihli cevabı ihtarname ile teklif edilen satış bedelinin fahiş olduğunu, bu şekilde yöneltilen teklifin müvekkilin sözleşmeden doğan haklarını bertaraf etmeye yönelik olduğunu, taşınmazlardaki hisseleri 250.000.-"şer TL değer ile satın almaya hazır olduğunu, satış bedelini 25.12.2009 tarihinde Tapu Memuru huzurunda bloke çek veya nakit olarak ödemeye hazır olduğunu bildirdiğini, R.. M.. ve A.. M.. M..’ın 21.01.2010 tarihinde İstanbul ili, Beyoğlu ilçesi, K... mahallesi, 123 Pafta, 94 Ada 14 ve 75 nolu parsellerdeki paylarını davalı H... A.. A.."a sattıklarını belirterek, akit ile kararlaştırılan ön alım hakkı nedeniyle, dava konusu 94 Ada 14 ve 75 No’lu parsellerde, davalının müvekkilimin kardeşleri R... M.. ve A.. M... M.."tan satın aldığı hisselerin iptali ile tapuda müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davacı ve kardeşleri arasında yapılan sözleşmenin miras taksimine ilişkin olduğunu, önalım hakkı tanımadığını, 16 Ekim 2009 tarihli miras taksim sözleşmesinde yer alan "işbu miras taksim sözleşmesindeki mirasçı taraflar, kendi hisselerine düşen payı. bir başkasına satmak isterse iyi niyet gereği öncelikle diğer mirasçılara satın alma teklifini yapmak ile yükümlüdürler." Şeklindeki belirtmenin önalım hakkı vermediğini, Tapu Sicil Tüzüğü’nün 55. maddesinde şerhe tabi hakların sayıldığını, miras taksim sözleşmesinin şerhe tabi bir hak olmadığını, MK 676. maddesine göre miras taksim sözleşmesinin mirasçıları bağladığını, davacı tarafın kötü niyetli olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece, “…dava konusu miras taksim sözleşmesine yazılan "İş bu miras taksim sözleşmesindeki mirasçı taraflar kendi hisselerine düşen payı bir başkasına satmak isterse iyi niyet gereği öncelikle diğer mirasçılara satın alma teklifini yapmak ile yükümlüdürler" şeklindeki belirtme birlikte nazara alındıklarında, miras taksim sözleşmesinde geçen ibare içerisinde " şuf"a " veya " ön alım" kelimelerine yer verilmediği, Miras taksim sözleşmesinde yer alan teklif yükümlülüğünün satımdan önce yapılması gereken bir yükümlülük olmasına rağmen, ön alım hakkının Medeni Kanunun 733.maddesi uyarınca satımdan sonra doğacak bir hak ve yükümlülük olması nedeniyle, somut olayda Medeni Kanun anlamında bir ön alım (şuf"a) hakkının varlığından söz edilemeyeceği, bunun yanı sıra, Tapu Sicili Nizamnamesinin 55. Maddesi şartlarını içerir şekilde " ön alım" (şuf"a) hakkının şerhine yönelik bir ön alım sözleşmesinin miras taksim sözleşmesinden ayrı olarak ve BK. 213 maddesi anlamında taraflar arasında düzenlenip Tapu Sicil Müdürlüğüne verilmediği, dolayısıyla Tapu kütüğünün beyanlar hanesine işlenen mevcut ön alım hakkı ibaresinin herhangi bir sonuç doğurmayacağı, kaldı ki, tapu kütüğünün beyanlar hanesine böyle bir ibarenin kaydedileceğine ilişkin herhangi bir düzenlemenin de mevcut olmadığı sonuç ve kanatine ulaşılmakla aşağıdaki şekilde davanın reddine karar vermek gerekmiştir…” gerekçeleri ile davanın reddine dair verilen karar, davacı ve davalı vekillerinin temyizi üzerine; Özel Daire’ce, yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş; Yerel Mahkemece, önceki gerekçeler tekrarlanmak suretiyle ve ayrıca davalının 14 nolu parselde 23.11.1993 ve 75 nolu parselde de 03.12.1993 tarihinden beri paydaş olduğu MK.nun 732.maddesi gereğince davalı paydaşa karşı kanuni önalım hakkının da kullanılamayacağı gerekçeleri ile direnme kararı verilmiştir.
    Direnme kararını davacı vekili temyiz etmiştir.
    Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacı ve davalıya dava konusu edilen payları satan dava dışı A.. M.. M.. ve R.. M.. arasında 16.10.2009 tarihinde yapılan “Miras Taksim Sözleşmesi” başlıklı belgede yer alan “İşbu miras taksim sözleşmesindeki mirasçı taraflar kendi hisselerine düşen payı bir başkasına satmak isterse iyi niyet gereği öncelikle diğer mirasçılara satın alma teklifini yapmak ile yükümlüdürler.” İfadesinin; 12.11.2009 tarihinde tarafların rızası ile tapunun beyanlar hanesine “R.. M.., A.. M.. ve A..M..M..’ın hisselerini mirasçılar dışında üçüncü şahıslara satışlarında muvafakat alacaklardır. Veraset vergi ilişiği eksik olup üçüncü şahıslara satışlarında veraset vergi ilişiği kestirilecektir.” ibaresinin yazılmış olmasının davacıya sözleşmeye dayalı önalım hakkı verip vermeyeceği; ayrıca davalının payların devrinden önce dava konusu taşınmazlarda paydaş olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
    Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir.
    Önalım hakkı alıcıya karşı ancak dava açmak suretiyle kullanılır. Türk Medeni Kanunu’nun 733/3. maddesi hükmüyle yapılan satışın alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığıyla bildirme yükümlülüğü getirilmiştir.
    Önalım hakkı satışın hak sahibine bildirildiği tarihin üzerinden üç ay ve her halde satışın üzerinden iki yıl geçmekle düşer. Bu süre hak düşürücü süre olup mahkemece kendiliğinden göz önünde bulundurulması gerekir.
    Önalım davasının davalısı önalım hakkına ilişkin taşınmazdaki payı satın almadan önce o taşınmazda paydaş ise bu paydaş hakkında önalım hakkı kullanılamaz. Zira yasada bir paydaşın payının üçüncü şahsa satması halinde önalım hakkının varlığı kabul edilmiştir. Paydaş üçüncü kişi sayılamayacağından paydaşın paydaş aleyhine önalım hakkı kullanması söz konusu olamaz. Dava hakkına ilişkin bu hususun davanın her aşamasında kendiliğinden göz önünde bulundurulması gerekir.
    Türk Medeni Kanunu"nun 735. maddesinde düzenlenen ve tapu kütüğüne şerh verilen sözleşmeden doğan önalım hakkı şerhte belirtilen sürede ve belirtilen koşullara göre her malike karşı kullanılabilir. Kütükte koşullar belirtilmemiş ise taşınmazın üçüncü kişiye satışındaki koşullar esas alınır. Şerhin etkisi her durumda şerhin verildiği tarihin üzerinden on yıl geçmekle sona erer.
    Bu nitelikteki bir önalım hakkının doğabilmesi için öncelikle bir önalım sözleşmesinin yapılması gerekir. Bu sözleşmenin yapılması ile mal sahibi mülkiyet hakkını ileri bir tarihte devir borcu altına girmiş olur. Buna karşın onalım alacaklısının onalım akdine konu edilen malın mülkiyetinin kendisine devir edilmesini isteme hakkı doğar.
    Sözleşmeden doğan önalım hakkı şahsi bir hak olup, sözleşmenin tarafı olanlar için hüküm ifade eder. Ancak önalım sözleşmesinin tapuya şerh edilmiş olması halinde şahsi nitelik taşıyan bu hak ayni hak niteliğini kazanır ve herkese karşı ileri sürülebilir hale gelir. Hakkın tapuya şerh edilmesi mal sahibinin taşınmazını satmasını engellemez. Önalım sözleşmesi tapu siciline tescil edildikten sonra mal sahibi taşınmazını üçüncü kişiye satarsa o takdirde alacaklı üçüncü kişi hakkında da onalım hakkını kullanabilir.
    Somut olayda, dava konusu edilen K.. Mahallesi 14 ve 75 No’lu parseldeki 120/960"şar pay muris N.. M.. M.. adına kayıtlı iken, mirasçıları olan davacı A.. M.. ve satıcı paydaşlar R.. ve A.. M.. M..’ın miras taksim sözleşmesi ile 14 ve 75 No"lu parseldeki payları 60/960 pay davacıya, 30/960"şar pay diğer kardeşlere kalacak şekilde taksim ettikleri, bu sözleşmede; "işbu miras sözleşmesindeki mirasçı taraflar kendi hisselerine düşen payı bir başkasına satmak isterse iyi niyet gereği öncelikle, diğer mirasçılara satın alma teklifini yapmak ile yükümlüdür" ifadesine yer verdikleri, davacının miras taksim sözleşmesini 12.11.2009 tarihinde tapu siciline tescil ettirdiği, tapunun beyanlar hanesinde de R... M.., A.. M.. ve A.. M... M.."ın hisselerini mirasçılar dışında üçüncü şahıslara satışlarında muvafakat alacaklarının şerh edildiği, davaya konu paylara ilişkin davacı dışındaki paydaşların 02.12.2009 keşide, 4.12.2009 tebliğ tarihli ihtarname ile dava konusu paylarını ayrı ayrı 800.000 TL bedelle davacıya satmak istediklerini bildirdikleri, davacının, 11.12.2009 tarihli cevabi ihtarnamesi ile pay değerlerinin fahiş olup her bir pay için 250.000"şar TL ödemeye hazır olduğunu bildirdiği, paydaşlar R.. ve A.. M... M..’ın 14 No’lu parseldeki paylarını toplam 500.000 TL ve 14 No’lu parseldeki paylarını toplam 300.000 TL bedelle 22.01.2010 tarihinde davalı H.. A.."a sattıkları, davacının 05.04.2010 tarihinde açmış olduğu eldeki dava ile sözleşmeden kaynaklanan önalım hakkı nedeniyle tapuda davalı adına kayıtlı payların iptali ile kendi adına tescilini talep ettiği hususlarında herhangi bir çekişme bulunmamaktadır.
    Davacı ve davalıya pay satan dava dışı kişiler arasında 16.10.2009 tarihinde düzenlenen miras taksim sözleşmesinde yer verilen, “işbu miras taksim sözleşmesindeki mirasçı taraflar kendi hisselerine düşen payı bir başkasına satmak isterse iyi niyet gereği öncelikle diğer mirasçılara satın alma teklifini yapmak ile yükümlüdür” ifadesi ile sözleşmeye dayalı önalım hakkı düzenlenmiştir. Borçlar Kanunu’nun 213/3 maddesi hükmü gereği yazılı şekilde yapılmış bu önalım sözleşmesi geçerli olup, tarafları bağlar; bu hak, 12.11.2009 tarihinde tapunun beyanlar hanesine tescil edildiğinden, üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilir.
    Bu durumda davacının, dava konusu payın davalıya satılması nedeniyle sözleşmeden kaynaklanan önalım hakkını kullanmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Bu halde mahkemece işin esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
    Ne var ki, bozma ilamında davacının tapu paydaşı olarak yasal önalım hakkı da bulunduğu gerekçesi ile de yerel mahkeme kararı bozulmuş ise de, davalı 14 nolu parselde 03.12.1993 tarihinden, 75 nolu parselde ise 22.03.1993 tarihinden beri paydaş olup, eldeki davanın açıldığı tarihte de bu paydaşlığı devam etmektedir. Paydaşa karşı önalım davası açılamayacağından, Dairenin bu yöne ilişkin kabulü doğru olmayıp, bozma ilamından bu kısmın çıkartılarak belirtilen bu değişik gerekçe ile direnme kararının bozulması gerekmiştir.
    Yukarıda açıklanan bu değişik nedenlerle direnme kararı bozulmalıdır.
    SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen değişik nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, aynı kanunun 440.maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.02.2014 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi