15. Ceza Dairesi 2020/11956 E. , 2021/2504 K.
"İçtihat Metni"
Nitelikli dolandırıcılık suçundan şüpheliler...., ... ve ... haklarında yapılan soruşturma evresi sonunda, Gümüşhane Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 08/07/2020 tarihli ve 2020/553 soruşturma, 2020/264 esas, 2020/40 sayılı iddianamenin iadesine dair Gümüşhane Ağır Ceza Mahkemesinin 14/07/2020 tarihli ve 2020/43 iddianame değerlendirme sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin merci Bayburt Ağır Ceza Mahkemesinin 04/08/2020 tarihli ve 2020/184 değişik iş sayılı kararı aleyhine, Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 21/10/2020 gün ve 94660652-105-29-13587-2020 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 02/11/2020 gün ve 2020/93939 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Benzer bir olaya ilişkin olarak Yargıtay 18. Ceza Dairesinin 31/10/2016 tarihli ve 2016/15416 esas, 2016/16813 karar sayılı ilâmında, "... 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun 170/2. maddesine göre soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı bir iddianame düzenleyerek kamu davası açar. Aynı yasa maddesinin 3. fıkrasında ise iddianamede gösterilmesi ve bulunması gereken unsurlar sayılmıştır. Şüphelinin ifadesinin veya savunmasının alınmasında belirtilen madde açısından bir zorunluluk bulunmamaktadır.
Bu itibarla, Ceza Muhakemesi Hukukunun temel amacı olan maddi gerçeğe ulaşılmasıdır. İddianamede belirtilen suç vasfı değerlendirildiğinde, suçun takibinin şikayete bağlı olmadığı ve uzlaşma ile önödeme hükümlerinin uygulanma imkanının bulunmadığı, dosya kapsamında müşteki beyanlarını doğrular nitelikte iki tanığın ifadesine yer verildiği, bu kanıtların kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturduğu tartışmasızdır. Şüphelinin ifadesi veya savunması dosya içerisindeki bu deliller karşısında suçun sübutuna mutlak etki eden bir kanıt niteliği de taşımamaktadır. Dolayısıyla şüphelinin ifadesinin alınmasında bu fıkra açısından da bir zorunluluk bulunmamaktadır.
Sonuç olarak, şüphelinin ifadesinin alınmaması sebebiyle iddianamenin iadesine karar verildiği, bu hususun ikmali amacıyla yapıldığı anlaşılan iddianamenin iadesi ve bu karara yapılan itiraz üzerine verilen kabul kararı yerinde görülmekle, kanun yararına bozma isteminin reddine karar verilmiştir..." şeklinde açıklandığı üzere,
Somut olayda, Gümüşhane Ağır Ceza Mahkemesince, şüpheliler ... ve ... haklarında çıkarılan yakalama emrinin infazı için makul süre beklenmeden dava açıldığından bahisle iddianamenin iadesine karar verilmiş ise de, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 170/3. maddesinde iddianamede nelerin gösterileceği, aynı Kanun’un 174/1. maddesinde iddianamenin hangi hallerde iadesine karar verileceğinin belirtildiği, aynı Kanun’un 170/2. maddesinde yer alan “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.” hükmü uyarınca Cumhuriyet savcısının dava açmasının zorunlu olduğu ve suçun hukuki nitelendirilmesinin de Cumhuriyet savcısına ait olduğu,
bu durumda mahkemece, iddianamede gösterilen olaylarla ilgili olarak ibraz edilen deliller ve yargılama sırasında ibraz edilebilecek deliller birlikte değerlendirilerek yargılama sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği, inceleme konusu somut dosyada, 11/02/2020 tarihinde şüpheliler ... ve ... haklarında yakalama emri düzenlenmesine karar verildiği, iddianamenin iadesi sebepleri arasında şüphelinin savunmasının alınmamış olmasının sayılmadığı gibi yakalama kararı bulunan şüphelilerin savunması dışındaki tüm delillerin toplandığı ve toplanan delillerin şüpheliler hakkında dava açılması için yeterli olduğu, mahkemesince yargılamanın her aşamasında haklarında yakalama kararları bulunan şüpheliler yönünden kovuşturma dosyasının tefrik edilerek ayrı yargılama da yapılabileceği gözetilmeksizin, itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Kanun yararına bozmaya atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden, itirazın reddine ilişkin Bayburt Ağır Ceza Mahkemesinin 04/08/2020 tarihli ve 2020/184 değişik iş sayılı kararının, 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesi gereğince BOZULMASINA, aynı maddenin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca müteakip işlemlerin mahallinde merciince yerine getirilmesine, 08/03/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.