12. Ceza Dairesi Esas No: 2019/7113 Karar No: 2020/5358 Karar Tarihi: 20.10.2020
Taksirle yaralama - Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2019/7113 Esas 2020/5358 Karar Sayılı İlamı
12. Ceza Dairesi 2019/7113 E. , 2020/5358 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi Karar tarihi : 12/11/2015 Suç : Taksirle yaralama Hüküm : TCK"nın 89/1, 89/2-b, 62, 52/4. maddeleri uyarınca mahkumiyet
Taksirle yaralama suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Dosya kapsamına göre; yapılan yargılama sonunda, 12/11/2015 tarihinde sanık müdafinin yüzüne karşı verilen kararın 14/12/2015 tarihli kesinleşme şerhi düzenlenerek infaza verildiği, sanık müdafinin 06/04/2016 havale tarihli iki ayrı dilekçe ile eski hale getirme ile infazın durdurulması ve temyiz talebinde bulunduğu, 07/04/2016 tarihli ek karar ile eski hale getirme istemi ile ilgili inceleme ve karar verme görevinin Yargıtaya ait olduğu gerekçesiyle hüküm kurulmasına yer olmadığına, infaz durdurma talebinin ise kabulüne karar verilerek dosyanın dairemize gönderilmiş olduğu görülmekle yapılan incelemede; 5271 sayılı CMK"nın "Eski Hâle Getirme" başlıklı 40. maddesinin birinci fıkrasında; kusuru bulunmaksızın bir süreyi geçirmiş olan kişinin eski hale getirme isteminde bulunabileceği, aynı maddenin ikinci fıkrasında; kanun yoluna başvuru hakkı kendisine bildirilmemesi halinde de, kişinin kusursuz sayılacağı belirtilmiştir. Temyiz istemine konu kararda, “...Dair, sanığın, vekilinin ve müdahil vekilinin yüzüne karşı, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun 291. maddeleri uyarınca, kararın tebliğ edildiği günden itibaren 7 gün içinde Mahkememize verilecek bir dilekçe veya tutanağa geçirilmek koşulu ile zabıt katibine beyanda bulunmak suretiyle Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak, aksi halde kesinleşmek üzere karar verildi” şeklinde karar verildiği, gerekçeli kararın tebliğe çıkarılmadığı, sanık müdafinin 06/04/2016 havale tarihli dilekçeleri ile kararda temyiz süresinin tefhimden değil tebliğden itibaren başlayacağının belirtilmesi nedeniyle yanılgıya düşüldüğü gerekçesiyle eski hale getirme ve temyiz talebinde bulunduğu anlaşılmış olup, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 16/01/2018 tarih ve 2015/9-188 esas, 2018/9 karar sayılı içtihadında da belirtildiği üzere "mesleği bir kamu hizmeti niteliğindeki avukatlık olan, sanığın savunmasını üstlenen ve bu bağlamda savunma ve kanun yollarına başvuru için yeterli düzeyde hukuki bilgiye sahip olan müdafinin, kararın yüze karşı verildiği hâllerde temyiz süresinin tefhimden itibaren işlemeye başlayacağını bilmemesi düşünülemeyeceğinden, kanun yolu bildirimindeki bu eksiklik müdafi açısından bir yanılgı ve bu bağlamda hakkın kullanılması yönünde bir engel oluşturmayacağından" kanun yolu süresinin işlemeye başlamasını engellemeyeceği dikkate alındığında, eski hale getirme talebi yerinde görülmemiştir. Açıklanan gerekçelerle, sanık müdafinin yüzüne karşı 12/11/2015 tarihinde verilen hükmü kararın kesinleşmesinin ardından, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 310/1. maddesinde öngörülen yasal bir haftalık süre geçtikten sonra 06/04/2016 tarihinde temyiz ettiğinin anlaşılması karşısında; aynı Kanunun 317. maddesi gereğince temyiz isteminin ve geçerli bir sebebe dayanmayan eski hale getirme talebinin isteme uygun olarak REDDİNE, 20/10/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.