22. Hukuk Dairesi 2016/9122 E. , 2019/24337 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin tahsildar olarak çalıştığını, emeklilik nedeniyle iş sözleşmesini feshettiğini beyan ederek ödenmeyen kıdem tazminatı ve fazla çalışma ücret alacağının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının prim sistemiyle çalıştığını fazla çalışma alacağının bulunmadığını beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporou doğrultusunda kıdem tazminatının kabulüne fazla çalışma ücret alacağının reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı ve davacının aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Davacı temyizi yönünden;
2-Taraflar arasında, davacının fazla çalışma ücret alacağının bulunup bulunmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Somut olayda; davacı fazla çalışma yapmasına rağmen ücretlerinin ödenmediğini beyan etmiş, davalı ise işyerinde prim ödemesi olduğunu bu nedenle davacının fazla çalışma ücret alacağının bulunmadığını savunmuştur.
Yapılan yargılamada; Mahkemece, davacının tahsildar olarak çalıştığı, davalı işveren tarafından davacıya prim ödemesi yapıldığı, Yargıtay yerleşik kararlarında prim ödemeleri ile fazla çalışmaların karşılaştırılarak fark olması halinde fark tutarının fazla çalışma olarak kabul edilmesi gerektiğinin belirtildiği, ilgili ödemelerin fazla çalışma ücret alacağından mahsup edildiğinde davacının fazla çalışma ücret alacağının bulunmadığı kabul edilmiştir. Ancak davacının davalıya ait işyerinde garanti ücret artı prim usulü ile çalıştığı, dosya içerisine sunulan ve itiraza uğramayan tahsilat primi sözleşmesine göre davacının belirlenen dönem içinde yaptığı tahsilattan prim alabilmesinin tahsilatın belirli bir oranın üzerinde gerçekleşmiş olması şartına bağlandığı, şu halde davalıya ait işyerinde kotaya bağlı bir prim uygulamasının olduğu anlaşılmaktadır. Dairemiz uygulamasına göre, işverence kotaya bağlı prim ödemesi yapılması halinde fazla çalışma ücretinin hesabında, temel ücretin garanti ücret kısmı ile prim kısmı birbirinden ayrılmalı, fazla çalışma ücretinin belirlenmesinde sadece garanti ücret miktarı üzerinden 1,5 çarpanıyla hesaplama yapılarak sonuca gidilmelidir. Şu halde; mahkemece, işçinin ücret+prim şeklinde çalıştığı ve davacının ödenen primlerin altında fazla çalışma yaptığı kabul edilerek fazla çalışmanın reddi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Davalı temyizi yönünden;
3-Davacıya ödenen primin miktarı taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda kıdem tazminatı hesaplanırken eklenen prim miktarının hatalı hesaplandığı görülmektedir. Tazminata esas ücret belirlenirken eklenmesi gereken prim miktarının 2.000,00 TL olduğunun kabulüyle hesaplama yapılmıştır. Ne var ki kabul edilen prim ücretinin iş sözleşmesinin feshedildiği son aya ait olduğu görülmektedir. Dosya içerisinde bulunan ücret bordroları incelendiğinde fesih tarihinden geriye doğru son bir yıl içinde ödenen prim miktarının her ay değişkenlik arz ettiği ve tahakkuk ettirilen primin 2.000,00 TL nin altında olduğu aylar da olduğu anlaşılmaktadır. Prim miktarının son bir yıla ait prim toplamının 365 güne bölünmesiyle bulunacak günlük prim miktarına göre hesaplanması gerekmektedir. Mahkemece son bir yıla ait prim toplamının 365 güne bölünmesiyle bulunan prim miktarının temel ücrete eklenmesi yerine sadece son ay ödenen prim miktarı esas alınarak yapılan hesaplamaya itibar edilerek sonuca gidilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
4- Davacının hizmet süresi taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Davacı 17.02.1997-31.03.2014 tarihleri arasında davalı işyerinde çalıştığını beyan etmiştir. Davacının sosyal güvenlik kayıtlarının incelenmesinde de; 17.02.1997-31.03.2014 tarihleri arasında davalı işyerinde çalıştığı görülmüştür. Mahkemece hatalı değerlendirmeyle davacının 17.08.1995-31.03.2014 tarihleri arasında davalı işyerinde çalıştığının kabulüyle hesaplama yapılması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
5- Davalı tarafça davacıya ödenen kıdem tazminatının miktarı yönünden taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Somut olayda; davacının kıdem tazminatı hesaplanmış ve davalı tarafça ödendiği kabul edilen 30.184,78 TL, hesaplanan kıdem tazminatı miktarından mahsup edilmiştir. Ancak kıdem tazminatından mahsup edilen miktarın nasıl tespit edildiği bilirkişi raporundan anlaşılmamaktadır. Dosya içerisinde 06.05.2014 tarihli kıdem tazminatı ödemesi ibareli 17.253,47 TL tutarında ve 11.04.2014 tarihli kıdem tazminatı ödemesi ibareli 15.000,00 TL tutarında iki adet banka makbuzunun bulunduğu, toplam ödenen miktarın 32.253,47 TL olduğu görülmüştür. Ayrıca davalı tarafça dosyaya 28.03.2013 tarihli tediye makbuzu başlıklı 15.000,00 TL bedelli davacı tarafından imzalı belgenin de sunulduğu görülmüştür. Mahkemece söz konusu belgenin aslı getirtilerek davacıya belgenin içeriğine ve imzaya karşı diyecekleri sorulmalı, sonucuna göre söz konusu belge ile dosya içerisinde bulunan iki adet kıdem tazminatı ödemesi makbuzu değerlendirildikten sonra bir sonuca gidilmelidir. Eksik incelemeyle karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının talep halinde ilgililere iadesine, 24.12.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.