Abaküs Yazılım
16. Ceza Dairesi
Esas No: 2019/7932
Karar No: 2019/5940
Karar Tarihi: 04.10.2019

Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2019/7932 Esas 2019/5940 Karar Sayılı İlamı

16. Ceza Dairesi         2019/7932 E.  ,  2019/5940 K.

    "İçtihat Metni"



    I-TALEP:
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 05.07.2019 tarih ve 2019/70497 sayılı yazısı ile;
    Terör örgütü propagandası yapmak suçundan sanık ..."in, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 7/2 ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 43/1 ve 62. maddeleri gereğince 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 231. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesinin 25.10.2016 tarihli ve 2016/52 esas, 2016/18 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
    Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 10.04.2018 tarihli ve 2014/15-487 esas, 2018/151 sayılı kararında belirtildiği üzere, temyiz ve istinaf kanun yollarından geçmeksizin kesinleşen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararların ülke sathında uygulama birliğine ulaşmak ve ciddi boyutlara ulaşan hukuka aykırılıkların toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi amacıyla olağanüstü bir kanun yolu olan kanun yararına bozma konusu yapılabileceği nazara alınarak yapılan incelemede,
    Dosya kapsamına göre; sanık hakkında 08.03.2016 tarihinde işlediği terör örgütü propagandası yapmak suçundan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 22.09.2016 tarihli ve 2016/109680 soruşturma sayılı iddianamesiyle açılan kamu davasına ilişkin yapılan yargılama sonucunda İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesinin 25.10.2016 tarihli ve 2016/52 esas, 2016/18 sayılı kararı ile sanığın mahkumiyetine hükmedildiği, ancak sanık hakkında 11.04.2016 tarihinde işlediği terör örgütü propagandası yapmak suçundan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 03.04.2018 tarihli ve 2018/53085 soruşturma sayılı iddianamesiyle İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesinin 2018/69 esasına kayden dava açılmış olduğu, buna göre 11.04.2016 tarihinde işlenen suçun da 22.09.2016 tarihli ilk iddianamenin düzenlenme tarihinden önce işlendiği ve hukuki kesinti oluşmadığı, anılan iki dosyada da sanığın üzerine atılı eylemlerin benzer mahiyette olduğu dikkate alınarak, bu eylemlerin bir suç işleme kararının icrası kapsamında işlendiği anlaşıldığından, dosyaların birleştirilerek 5237 sayılı Kanunun 43. maddesinde öngörülen zincirleme suç hükümlerinin uygulanmak suretiyle cezanın tayini gerektiği gözetilmeksizin, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
    5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 01.07.2019 gün ve 94660652-105-34-3990-2019-Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak Dairemize gönderilmiştir.
    II-OLAY:
    İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/109680 soruşturma, 2016/34314 esas ve 2016/3646 numaralı 22.09.2016 tarihli iddianamesi ile 08.03.2016 tarihinde suç yeri olarak belirtilen İstanbul"da sanığın terör örgütü propagandası yapmak suçunu işlediği iddiası ile 3713 sayılı Kanunun 7/2 ve 5. maddeleri ile 5237 sayılı TCK"nın 53, 63 maddeleri gereğince cezalandırılması istenilmiştir.
    İddianameye konu eylemlerin ... isimli facebook kullanıcısının sayfasında 08.03.2016, 07.03.2016, 06.03.2016 tarihinde yapılan paylaşımlar olduğu görülmekle birlikte ayrıca 08.03.2016 tarihli internet açık kaynak araştırmasına dair tanzim edilen tutanakta 3 ve 5 Mart tarihlerinde de paylaşımlarının olduğunun ve 3 mart tarihinde yapılan paylaşımın Cumhurbaşkanına hakaret içerdiğinin ve profilde kullanılan adın ... (Apocu) şeklinde olduğunun belirtildiği, 05.09.2016 tarihinde kendi isteği ile TEM Şube Müdürlüğüne gelerek gözaltına alınmasına müteakip Gaziantep 2. Sulh Ceza Hakimliğinin 2016/460 sorgu sayılı kararı ile 06.09.2016 tarihinde terör örgütü propagandası yapmak suçundan tutuklandığı ve İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesince 25.10.2016 tarihinde tahliyesine karar verildiği dosya kapsamından anlaşılmıştır.
    25.10.2016 tarihinde sanık hakkında, 2016/52 esas 2016/18 karar sayılı 25.10.2016 tarihli gerekçeli kararda da yer aldığı şekilde; 3713 sayılı TMK"nın 7/2 ve 2 cümle, 5237 sayılı TCK"nın 43/1, 62/1, 63 maddeleri uyarınca hükmedilen 1 yıl 8 ay hapis cezasının CMK"nın 231/5 maddesi gereğince açıklanmasının geri bırakılmasına ve CMK"nın 231/8 maddesi gereğince 5 yıl denetim süresine tabi tutulmasına karar verilmiştir. Hükmün ilgili kısmında belirtildiği üzere TCK"nın 43/1 maddesi gereğince hükmedilen cezadan takdiren 1/3 oranında artırım yapılmıştır.
    Sanık, müdafii ve Cumhuriyet Savcısının yüzüne karşı tefhim edilen hüküm itiraz edilmediğinden 02.11.2016 tarihinde kesinleşmiştir.
    07.03.2016 tarihinde Kuşadası TEM Şube Müdürlüğüne yapılan bir ihbar ile sanığın instagram hesabından "apoculuk ve terör örgütü PKK propagandası" yaptığının ihbar edilmesi üzerine terör örgütü propagandası yapmak suçundan başlatılan soruşturma evrakının süreçte verilen yetkisilik kararlarından sonra sanığın ikameti olan Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği, sanığın ifadesinin alınması için yapılan kolluk araştırmalarında sanığın 05.09.2016 tarihinde gözaltına alındığı ve tutuklandığının ayrıca her iki soruşturmaya konu paylaşımlarının farklı olduğunun tespit edilmesi üzerine 09.03.2018 tarihinde ifadesinin alındığı anlaşılmıştır.
    Soruşturma kapsamında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 11.04.2016 tarihinde zincirleme şekilde basın yoluyla terör örgütü propagandası yapmak suçunu işlediği iddiası ile 03.04.2018 tarihinde tanzim ettiği 2018/53058 soruşturma, 2018/14716 esas ve 2018/ 2791 numaralı iddianamesinde sanığın; 11 Nisan 2016 tarihindeki 2 adet, 10 Nisan 2016 tarihindeki 3 adet, 8 Nisan 2016 tarihindeki 2 adet ve 7 Nisan 2016 tarihindeki 3 adet paylaşımı nedeni ile hakkında mart ayı içerisinde yapılan paylaşımlara istinaden İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesinde 2016/52 sayılı dosya üzerinden yargılamasının yapılarak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği hususu da belirtilerek, 3713 sayılı TMK"nın 7/2-1, 7/2-2 maddeleri ile 5237 sayılı TCK"nın 43/1 ve 53 maddelerinden cezalandırılması istenilmiştir.
    Kovuşturmanın yapıldığı İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesinin 2018/69 esas sayılı dava dosyasında 15.11.2018 tarihinde yapılan duruşmada İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/52 esas sayılı dava dosyasının incelendiği ve yapılan tespitlerin duruşma zaptına geçirildiği görülmüştür.
    20.11.2018 tarihli duruşmada iddia makamının mütalaasında sanığın 3717 sayılı Kanunun 7/2-1 ve 7/2-2, TCK"nın 43, 53. maddeleri uyarınca cezalandırılmasını talep etmiştir. Mahkeme heyetince özetle, 08.03.2016 tarihli araştırma tutanağına kadar olan paylaşımlara istinaden 25.09.2016 tarihli iddianame ile İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesinde sanık hakkında kamu davasının açıldığını ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiğini, iki tarih arasında sanığın başkaca paylaşımlarının olduğunu, açılan davada 43/1 maddesinin uygulanması ve diğer paylaşımları ile birlikte yeniden değerlendirme yapılması gerektiğinden İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesince verilen ilamın kanun yararına bozulması hususunda savcılığa yazı yazılmasına karar verildiği, 12.12.2018 tarihinde sanık hakkında TCK"nın 43/1 maddesinin uygulanması ve diğer paylaşımları ile birlikte yeniden değerlendirme yapılması gerektiğinden muhtemel ceza miktarının 2 yıllık süreyi aşma ihtimalinin bulunması nedeniyle her iki davanın birlikte görülmesi söz konusu olduğundan kesinleşen İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/52 esas, 2016/18 karar sayılı ilamı hakkında CMK 309. maddesinde düzenlenen kanun yararına bozma konusunda Adalet Bakanlığına gönderilmesi konusunda mahkeme Başkanınca hazırlanan yazı Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir.
    01.03.2019 tarihinde Cumhuriyet savcısı benzer gerekçe ile kanun yararına bozma talebinde bulunulması hususunda değerlendirme yaparak dosyayı Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne göndermiştir.
    01.07.2019 tarihinde ise Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünce Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından istemde bulunulmuştur.
    III-KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:
    Terör örgütünün propagandasını yapmak suçundan sanık hakkında yapılan yargılama sonunda teselsül hükmü de uygulanmak suretiyle verilip açıklanması geri bırakılan 25.10.2016 tarihli kesinleşmiş hükümden sonra, teselsül kapsamında kalan başka tarihli bir suç nedeniyle yargılama yapıldığında hüküm kurmak için kesinleşmiş kararın bozulmasının gerekip gerekmeyeceğine ilişkindir.
    IV-HUKUKSAL DEĞERLENDİRME:
    Ayrıntıları, 14.11.1977 tarih, 3-2 sayılı içtihadı birleştirme kararı ile Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen istikrar kazanmış kararlarında (03.04.2012 tarih 2011/10-438 - 2012/141 sy. 10.05.2011 tarih 6-80-90 sy. 14.12.2010 tarih 4-210-259 sy. 15.06.2010 tarih 9-117-146 sy. 23.06.2009 tarih 9-30-177 sy. gibi) açıklandığı üzere: 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinde, olağanüstü ve istisnai bir kanun yolu olarak düzenlenen kanun yararına bozma ile; hakim ya da mahkemelerce verilen ve temyiz veya istinaf incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar yahut hükümlerdeki gerek maddi gerekse usule ilişkin hukuka aykırılıkların hem ilgilisi hem de toplum açısından giderilmesi ile ülkede uygulama birliğinin sağlanması amaçlanmaktadır. Ancak kesin kararlara karşı kabul edilmesi nedeniyle bu amaçlara hizmet etmeyen, sadece yapılan uygulamanın hatalı olduğunun tespiti ile yetinilmesi sonucunu doğuran hukuka aykırılıkların bu yolla çözülmesinde kanun yararı olmadığı gibi bu uygulamanın kesin hükmün otoritesini sarsacağı da açıktır.
    Aynı nedenlerle olağan yasa yollarına göre, kapsamının dar ve sınırlı olması, hukuka aykırılığın, davanın özüne ve cezaya esaslı bir şekilde etki etmesi, tüm hukuka aykırılıkların bir defada giderilmesi gerekmektedir.
    Hakim ya da mahkeme tarafından değiştirilmesi, geri alınması her zaman mümkün olan kararlarda yasanın aradığı kesinlikten bahsedilemez.
    Ciddi boyuta ulaşmayan, maddi meseleye ilişkin olan, hakimin kanaat ve takdir yetkisi kapsamında kalan hususlar ile infaz aşamasında, soruşturma ya da kovuşturma safhasında alınacak bir kararla giderilebilecek nitelikte olanlar gibi başka bir yol ve yöntemle giderilmesi mümkün olan hukuka aykırılıkların kanun yararına bozma konusu olamayacağı kabul edilmektedir.
    Sübutu kabul edilen eylemin suç oluşturup oluşturmayacağı ya da hangi suçu oluşturacağı yönündeki hukuki tespit, kabul ve uygulamaların yukarıda sayılan, uygulama birliği ve hukuk güvenliği amaçları bağlamında kanun/kamu yararı taşıdığından kanun yararına bozma yasa yoluna konu olabileceğinde şüphe yoktur. Yüksek Ceza Genel Kurulu da aynı görüştedir (23.6.2009 t,2009/7-69,176 sy).
    Ancak ayrıntıları Ceza Genel Kurulunun 25.10.1993 tarih 260/281 sayılı kararında da açıklandığı üzere; olaya ilişkin deliller toplanıp değerlendirilmişse, delil takdiri yapılarak verilen bu karar aleyhine noksan kovuşturma yapıldığından ya da takdirinde yanılgıya düşüldüğünden bahisle kanun yararına bozmaya gidilemez.
    Diğer taraftan AİHS"nin 6. ve Anayasanın 36/1. maddeleri ile teminat altına alınan adil yargılama hakkı kapsamında kalan ve ceza yargılama hukukunun temel ilkelerinden olan "çifte yargılama yasağı/Ne bis in idem" kuralı gereğince, nihai bir kararla mahkum edilen ya da beraat eden kimse, aynı egemenlik alanı içinde aynı fiilden dolayı yeniden yargılanamaz ve cezalandırılamaz. AİHS 7 nolu protokolün 4.maddesi ile Kişisel ve Siyasal Haklar Sözleşmesinin 14/7. maddeleri de bu kuralı güvenceye bağlamıştır.
    Ne var ki, asıl amacı maddi gerçeğe insan onuruna yaraşır biçimde ulaşmak olan ceza yargılamasının, adli hatalar nedeniyle mutlak hakikate ulaşamaması muhtemel ve vakıadır. Bu nedenle kesin hükmün otoritesine istisna olmak üzere olağanüstü yasa yolları benimsenmiştir. 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesinde düzenlenen kanun yararına bozma, 311-314. maddelerinde düzenlenen yargılamanın yenilenmesi ve 308. maddesinde yer alan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itarızı da bu istisnalardandır.
    Yukarıda değinildiği gibi kanun yararına bozma talebine ilişkin inceleme, talebe esas teşkil eden hüküm ya da kararın tesis edildiği tarih ve şartlar itibariyle değerlendirilmesini gerekli kılar.
    Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Talepnamede temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşen ve "Ne bis in idem" kuralı gereğince yeniden yargılamaya konu olması mümkün olmayan incelemeye konu kararın verildiği tarih itibariyle hukuka aykırı olduğu yönünde bir iddia ve tespit bulunmamaktadır. Sonradan kurulacak hükme esas teşkil eden fiille ilgili olarak daha önce yapılmış bir yargılama olmadığı gibi, bu fiilin/suçun, kesinleşmiş hükmün konusunu teşkil eden suçlarla aynı suç işleme kararının icrası cümlesinden olarak ika edildiği ve hukuki kesintiye de uğramadığının kabul edildiği görülmektedir.
    Şu halde terör örgütünün propagandasını yapmak suçundan sanık hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen 2016/15334 sayılı soruşturma kapsamında, 08.03.2016 tarihine kadar yaptığı paylaşımlarla ilgili olarak 22.09.2016 tarihli iddianame ile açılan kamu davasına istinaden yapılan yargılama sonunda teselsül hükmü de uygulanmak suretiyle verilip açıklanması geri bırakılan 25.10.2016 tarihli kesinleşmiş hükümden sonra, teselsül kapsamında kalan 07-11 Nisan 2016 tarihleri arasında aynı sosyal medya hesabından yapılan paylaşımlar yönünden de aynı suçtan cezalandırılması istemini içeren 03.04.2018 tarihli iddianame ile açılan kamu davasında yargılamaya devam edilerek koşulları oluştuğu takdirde sanığa verilecek cezada TCK.nın 43/1. maddesi uyarınca, kesinleşmiş hükümdeki artırım oranının üzerinde takdir edilecek bir artırım yapıldıktan sonra kesinleşen dosyada verilen cezanın bu cezadan mahsup edilmesi, arta kalan cezanın yargılama konusu suç yönünden nihai ceza olarak belirlenmesi mümkün görüldüğünden hukuki dayanaktan yoksun talebin reddine karar verilmiştir.
    V-SONUÇ:
    Yukarıda açıklanan nedenlerle; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 05.07.2019 tarih ve 2019/70497 sayılı Kanun Yararına Bozma talebinin REDDİNE, dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 04.10.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.











    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi