Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/2283
Karar No: 2017/8325
Karar Tarihi: 26.10.2017

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2017/2283 Esas 2017/8325 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2017/2283 E.  ,  2017/8325 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi

    K A R A R
    Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
    A)Davacı İstemi :
    Dava, davacının hem ölen babasından hemde ölen eşinden aylık almakta iken babasından almış olduğu yetim aylığının kesildiğini ve kendisine borç çıkarıldığını belirterek, her iki aylığında ödenmesi gerektiğini beyanla kuruma borçlu olmadığının tespiti ile babasından alması gereken aylığın yeniden alınmasını talep etmiştir.
    B)Davalı Cevabı :
    Davalı Kurum vekili, davacının taleplerinin yasal dayanaktan yoksun olduğunu, kurum işleminin usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
    C)İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve kararı :
    Mahkemenin;tüm dosya kapsamının ve yasal mevzuatın incelenmesinin neticesinde, davacının Bağ-Kur Yasasının yukarıda belirtilen yasa hükmü gereğince vefat eden eşinden dolayı aldığı ölüm aylığı asgari ücretin brütünden fazla olduğu tespit edildiğinden, davacının vefat eden eşinden ve vefat eden babası Yaşar Girişta"dan ölüm aylığı aldığı yasal mevzuat gereği vefat eden eşinden dolayı aldığı ölüm aylığının asgari ücretin brütünden fazla olduğu, tespit edilmesi nedeni ile babasından dolayı aldığı ölüm aylığının kesilmesi ile bundan dolayı ödenen aylıkların yersiz olduğu da anlaşıldığından davalı Kurum tarafından davacının babasından aldığı ölüm aylığının kesilmesi ve fazla olanın ödenmesi işleminin yasaya uygun bulunmakla, yeniden aylık bağlanması talebinin yasal dayanağı olmadığı, davacı iddiaları ispat edilemediği gerekçesine dayandığı anlaşılmıştır.
    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir
    İstinaf başvurusu :
    Davacı vekili; davacının gerek SSK sigortalısı eşinden gerekse Bağkur sigortalısı babası üzerinden aylık alması gerektiğinden beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesi gerekçesiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
    D)Bölge Adliye Mahkemesi Kararı ve Gerekçesi :
    Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusu ;davacının talebi konusunda vefat tarihinde yürürlükte bulunan 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu"nun 68. Maddesine göre; "Ölen sigortalının aylık bağlanmasına hak kazanan kimselerine aşağıdaki hükümlere göre aylık bağlanır"Aynı maddenin 1. Fıkrasının C) - a) bendine göre; " Çocuklardan: 18 yaşını, ortaöğrenim yapması halinde 20 yaşını, yüksek öğrenim yapması halinde 25 yaşını doldurmamış olan veya çalışamayacak durumda malul bulunan ve Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan (...) çocuklarla yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan ve Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi bir işte çalışmayan, buralardan gelir veya aylık almayan kız çocukların her birine %25"i oranında aylık bağlanır." hükmü mevcuttur.
    Ayrıca 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu"nun Geçici 91/2 maddesine göre; "6.8.2003 tarihinden önce hak sahibi kız çocuklarına bağlanan gelir ve aylıklar; bunların evlenmeleri, Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi çalışmaları veya kendi çalışmalarından dolayı buralardan gelir veya aylık almaları halleri hariç olmak üzere geri alınmaz." hükmü getirilmiş olmakla; madde metninden anlaşıldığı üzere, "kendi çalışmasından dolayı gelir ve aylık alan kız çocuklarının ölüm aylığının kesileceği" hükmünden anlaşılması gerekenin, sigortalının kendi sigortalılığına dayalı olarak bağlanacak gelir ve aylıklar olarak anlaşılması gerektiği, davacının kendi çalışması veya yaşlılık aylığına hak kazanması durumunda da zaten annesinin veya babasının desteğine de ihtiyacı kalmadığı değerlendirilerek, kurum işlemlerinin yasal mevzuat karşısında yerinde olduğu kanaatine varılmıştır.
    1479 sayılı Kanunun 45/2 fıkrasının c bendinde aylık bağlanacaklar belirtilmiş olup, yine 1479 sayılı Kanunun ölüm aylığının kesilmesi başlıklı 46 maddesinin 2.fıkrasına 02/08/2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Kanunun 23.maddesi ile sigortalının evli olmayan, boşanan ve dul kalan kız çocuklarına ölüm aylığı bağlanabilmesi için geçimini sağlayacak başka bir geliri olmama şartı, bu kanun ile diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışmama, bu kanunlar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almama şeklinde değiştirilmiş, aynı zamanda 46.maddenin 2.fıkrasına " ancak evliliğin son bulması ile kocasından da aylık almaya hak kazanan kız çocuklarına bu aylıklardan fazla olanı ödenir" cümlesinin yeniden eklendiği dikkate alınmıştır.
    Yine 01/10/2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasanın ölüm aylığının hak sahiplerine paylaştırılması başlıklı 34.maddesinde, "... bu kanun kapsamında veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmayan veya kendi sigortalılığı nedeniyle gelir ve aylık bağlanmamış çocuklardan..." oranında aylık bağlanır hükmü getirilmiştir.
    Yine Yargıtay 21.Hukuk Dairesi"nin 2010/7558 Esas-2012/3271 Karar nolu ilamında da; "...davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı yasanın 68. Maddesine göre, davacıya babasından dolayı aylık bağlanabilmesi, Sosyal Sigortaya yahut Emekli Sandığına tabi çalışmaması ve aylık almaması şartına bağlanmıştır..." şeklinde görüş bildirilmiştir.
    Yine Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 10/03/2016 tarih 2015/12816 Esas 2016/2811 Karar ilamı ile yasal mevzuatlar ve emsal Yargıtay içtihatları gerekçesiyle esastan reddine karar vermiştir
    E)Temyiz :
    Davacı temyiz nedenleri :
    Davacı vekili, Kurum davacının eşinden dolayı aylık aldığını bildiği halde babasından dolayıda aylık bağlamıştır, kurum hatası davacıya yükletilemez, yasalar gereği aylığın bağlanması gerektiğinden mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir
    F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe :
    Dosya içindeki kayıt ve belgelerden; davacının SSK lı olan 15.04.2008 tarihinde vefat eden eşininden dolayı 21/04/2008 tarihinden itibaren ölüm aylığı bağlandığı, davacının Bağ kurlu olan 1976 tarihinde vefat eden babasıdan dolayı da 01.05.2008 tarihinden itibaren ölüm aylığı aldığı, Kurumun14/03/2014 tarihli yazı ile davacının eşinden SSK üzerinden aldığı ölüm aylığının bürüt asgari ücretin üzerinde olduğundan dava konusu edilen Bağkur aylığın iptaline karar verildiği anlaşılmıştır.
    Uyuşmazlık, davacının eşinin ölümü nedeniyle 506 sayılı Sosyal Sigortalr kanunu uyarınca aldığı ölüm aylığı yanında, 1479 sayılı Yasaya tabi olan anne veya babasının ölümü nedeniyle ayrıca ölüm aylığı alıp alamayacağı noktasında toplanmaktadır.
    Davanın yasal dayanağını oluşturan yasal mevzuat aşağıda özetlendiği şekildedir;
    1- 01.10.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Yasanın 45/c maddesinde " geçimini sağlayacak başka bir gelirleri olmamak kaydı ile yaşları ne olursa olsun evlenmemiş kız çocuklarının her birine %25"i," oranında aylık bağlanacağı hükmü yer almaktadır.
    2-04.10.2000 tarihinde yürürlüğe giren 619 sayılı KHK ile 1479 sayılı Yasanın 45/c maddesinde değişiklik yapılarak " yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan ve bu Yasa ile diğer sosyal güvenlik Yasaları kapsamında çalışmayan, bu yasalar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan kız çocuklarının her birine %25"i," oranında aylık bağlanacağı hükmüne yer verilmiştir. Aynı KHK ile 46/2 maddesi değiştirilerek, " Ancak, evliliğin son bulması ile kocasından da aylık almaya hak kazanan kız çocuklarına bu aylıklardan fazla olan ödenir. hükmü getirilmiştir.
    3-04.10.2000 tarihli KHK Anayasa mahkemesinin 26.10.2000 gün ve 61/34 sayılı Kararı ile iptal edilmiştir.
    4-4956 sayılı Yasa, 08.08.2001 tarihi itibarıyla yürürlüğe girmiş ve bu kez 1479 sayılı Yasanın 45/c maddesi "yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan ve bu Yasa ile diğer sosyal güvenlik Yasaları kapsamında çalışmayan, bu yasalar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan kız çocuklarının her birine %25"i," oranında aylık bağlanır şeklinde değiştirilmiştir.
    Aynı Yasa ile 1479 sayılı Yasanın 46/2 maddesine, "Ancak, evliliğin son bulması ile kocasından da aylık almaya hak kazanan kız çocuklarına bu aylıklardan fazla olan ödenir." hükmü getirilmiştir.
    Kurumun bu yasal değişiklikler sırasında kız çocukları bakımından uygulamasına gelince; davalı Kurum, 4956 sayılı Yasa ile 08.08.2003 tarihinde yapılan değişiklikten sonra, 45/2. madde hükmünde yer alan " bu Yasa ile diğer sosyal güvenlik Yasaları kapsamında çalışmayan, bu yasalar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan kız çocuklarının her birine " aylık bağlanır" hükmünü dikkate alarak, 08.08. 2003 tarihinden sonra hak sahipleri yararına getirilen yasal düzenleme uyarınca bu tarihten önce ölen Bağ-Kur sigortalılarının kız çocuklarına da ölüm aylığı bağlamıştır. Kurum, farklı sigortalılık kanunlarına göre bağlanan aylıklar söz konusu olduğundan 1479 sayılı Yasanın 46/2 maddesini hiçbir zaman uygulamamıştır. Zira, 1479 Yasanın 46/2. maddesi aynı yasa kapsamında hem ana veya baba ile kocadan hak edilen aylıklardan fazla olanın bağlanacağını ifade etmektedir.
    Sosyal Güvenlik Kurumu 2011/58 sayılı genelgesinin 90. sayfasında yer alan örnek:3 te, "5434 sayılı Yasaya göre eşten ve 1479 sayılı Yasaya göre babadan 5510 sayılı Yasanın 4/1-a maddesinden aynı anda ölüm aylığı alınabileceğini, Aynı genelgenin 99. sayfasında, "eşten 506, anneden 5434, ve babadan 1479 sayılı yasalar kapsamında her üç aylığın tam olarak bağlanabileceğini örnek göstermiştir.
    Davalı Kurum, yeni bir yasal düzenleme olmadığı halde 2013/ 26 sayılı Genelgesiyle farklı uygulamaya başlamış, 1479 sayılı Yasa ile ilgili olarak, 01.10.1972-03.10.2000 ve 08.08.2001-01.08.2003 dönemleri içerisinde ölen sigortalılar yönünden, sigortalının geçimini sağlayacak bir geliri bulunmama koşulu varsa aylık bağlanacağını kabul etmiştir. Genelge, 04.10.2000-07.08.2001 ve 08.08.2003-01.10.2008 döneminde ölen sigortalılar bakımından da, "1479 sayılı Kanun ve diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışmayan, bu kanunlar kapsamında kendi çalışmalarından dolayı gelir ve aylık almayan" kız çocuklarına aylık bağlanacağını düzenlemiştir.

    Davalı Kurum, 04.10.2000-01.08.2001 ve 07.08.2003-01.10.2008 döneminde ölen Bağ-Kur sigortalılarının kız çocuklarına aylık bağlamış ve daha önce bağlanan aylıklara, ölen eşlerinden dolayı 5434 veya 506 sayılı Yasalardan bağlanan ölüm aylığının engel olmadığını kabul etmiştir. Kız çocuklarına dönemlerde ölen ana veya babalarından dolayı 1479 sayılı Yasa kapsımında bağlanan aylıklar için iptal işlemi yapılmamıştır.
    Davalı Kurum, diğer aylıklara dokunmazken, 01.10.1972-03.10.2000 ve 08.08.2001-01.08.2003 döneminde ölen sigortalıların hak sahibi kız çocuklarına sonraki lehe olan yasal düzenlemeler gereğince bağladığı ölüm aylıklarını, diğer sosyal güvenlik kanunlarına göre eşlerinden bağlanan ölüm aylıklarını gelir testine tabi tutmuştur. Kurum, geçimini sağlayacak gelirleri bulunduğu gerekçesiyle bağlanan aylıkları iptal etmiş ve ödenen aylıklar nedeniyle borç tahakkuk ettirmiştir.
    Son olarak, SGK Emeklilik İşlemleri Genel Müdürlüğü 02.09.2017 gün ve 333-03003-E-5040387 tarihle "Genel Yazı" ile, 01.10.1972-03.10.2000 ve 08.08.2001-01.08.2003 dönemlerinde ölenlerin kız çocuklarına gelir testi yapılmadan, kendi sigortalılıkları veya kendi sigortalılıkları nedeniyle bağlanan gelir ve aylık almamaları halinde ölüm aylıklarının bağlanmasına Yönetim Kurulunca karar verildiğini bildirmiştir.
    Gerçekten, davalı Kurum bu son işlemi ile kız çocuklarına bağladığı aylıkları, 1479 sayılı Yasaya aykırı olarak kestiğini veya bağlamadığını kabul etmiştir. Ancak SGK kestiği aylıkları yönetim Kurulu Kararı uyarınca 2016 Ekim ayından itibaren yeniden bağlamasına karşın, daha önce ödediği aylıkları borç kaydetmiş ve tahsil ettiği aylıkları da iade etmemiştir.
    Davanın reddine karar veren mahkemeler, Yargıtay 10. Hukuk Dairesi Kararlarına dayalı olarak 1479 sayılı Yasanın 4956 sayılı Yasa ile değişik 46/2 maddesine göre hem kocadan hem ana veya babadan aylığı hak kazanılması durumunda fazla ödeneceği gerekçesine dayanmaktadır. Bu değerlendirme, Sosyal güvenlik hukukunun genel yapısının gözden kaçırmaktadır. 5510 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden önce, Sosyal Sigortalar Kurumu, Bağ-Kur ve T.C. Emekli Sandığı ayrı ayrı tüzel kişiliğe sahip ayrı ayrı yasalara göre sosyal güvence sağlayan Kurumlardır. Her bir Yasa kendi sigortalıları açısından hüküm ifade eder. Açıkça atıf yapılmadıkça diğer yasa hükümleri dikkate alınamaz. Zira 45/3. maddedeki "1479 sayılı Kanun ve diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışmayan, bu kanunlar kapsamında çalışmalarından dolayı gelir ve aylık almayan" kız çocuklarına aylık bağlanacağı ifadesi bu niteliktedir. Bu ifade dahi kız çocuklarının, diğer sosyal güvenlik kurumlarından kendi çalışmaları dışında (kocalarından- çocuklarından) aylık almalarını 1479 sayılı Yasaya tabi ana veya babadan ölüm aylığı bağlanmasına engel olarak kabul etmemektir. Özetle, 1479 sayılı Yasanın 46/2. maddesi hükmü sadece 1479 sayılı Yasaya göre hem kocadan hem ana veya babadan ölüm aylığına hak kazanılması halinde uygulanabilir. Öteyandan, 5510 sayılı Yasanın geçici 1. maddesine göre, ölüm aylıklarının bağlanmasında vs..yürürlükten kalkan 1479, 506, 2926, 2925 sayılı Yasa hükümleri uygulanacağından, 5510 sayılı Yasanın 54. maddesinin de somut uyuşmazlıkta uygulama yeri yoktur.
    Sigortalılık hakkı veya sigortalılıktan kaynaklanan yaşlılık aylığı hakkı veya ölüm aylığı hakkı, asla tamamen hakdüşürücü süreye tabi olmadığı gibi zamanaşımına da uğramaz. 1479 sayılı Yasanın 43. maddesine göre ölüm aylıklarının beş yıl geçtikten sonra talep edilmesi halinde talep tarihinden itibaren ölüm aylığının bağlanması gerekmektedir. T.C. Anayasasının 10. maddesine göre "Herkes ...kanun önünde eşittir. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun hareket etmek zorundadırlar" 1479 sayılı Yasanın 4956 sayılı Yasa ile değişik 45/c maddesinde yer alan, " yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan ve bu Yasa ile diğer sosyal güvenlik Yasaları kapsamında çalışmayan, bu yasalar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan kız çocuklarının her birine %25"i," oranında aylık bağlanır" hükmü yasanın yürürlük tarihinden ölen sigortalıların kız çocukları için de uygulanmalıdır. Çeşitli yasal değişiklikler nedeniyle hak sahipleri açısından ölüm tarihlerine göre dört ayrı dönemin ikisi yönünden aylık bağlanması diğer iki dönem yönünden aylık bağlanmaması gerektiği yönündeki yorum açıkça T.C. Anayasasında yer alan eşitlik kuralına aykırı olduğu gibi genel hukuk ilkelerine de aykırıdır.
    Kurumun, yukarıda sözü edilen genel yazı ile hak sahiplerine sonraki bir tarihte aylık bağlaması uyuşmazlığı sona erdirmemektedir.
    O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden hüküm kurulması gerekirken, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASI gerekmiştir.
    G)Sonuç :
    Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK"nun 373/1. maddeleri uyarınca (KALDIRILMASINA), ilk derece mahkemesi kararının yukarıda belirtilen nedenle (BOZULMASINA), dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 26.10.2017 gününde oy birliğiyle karar verildi.


    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi