Abaküs Yazılım
16. Ceza Dairesi
Esas No: 2019/7940
Karar No: 2019/5937
Karar Tarihi: 04.10.2019

Silahlı terör örgütüne üye olma - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2019/7940 Esas 2019/5937 Karar Sayılı İlamı

 

 

16. Ceza Dairesi         2019/7940 E.  ,  2019/5937 K.

  •  


"İçtihat Metni"



TALEP:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 17.07.2019 tarih ve 2019/74126 sayılı yazısı ile;
Silahlı terör örgütüne üye olma suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 18/04/2019 tarihli ve 2019/940 soruşturma, 2019/993 esas, 2019/540 sayılı iddianamenin iadesine dair Şırnak 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 29/04/2019 tarihli ve 2019/182 iddianame değerlendirme sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin Şırnak 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 14/05/2019 tarihli ve 2019/226 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Her ne kadar şüpheli hakkında düzenlenen iddianamenin,"...Silahlı Terör Örgütü Üyesi olduğu ileri sürülen şüpheliyle ilgili sadece, bir Gizli Tanık anlatımı ile dijital materyallerinde tesadüf edilen örgütsel nitelikteki video ve görüntülerin delil olarak gösterilmiştir. Ne var ki, hiçbir somut delille desteklenmeyen Gizli Tanık anlatımıyla ilgili Tanık Koruma Yasasının 9/8 maddesi düşünüldüğünde ve tek başına ancak sempatiyi gösterebilecek nitelikte olan dijital materyallerle ne şekilde yeterli şüpheye varıldığı anlaşılamamıştır. Hal böyle olunca, 5271 Sayılı Yasanın 170/2 maddesine ve "Lekelenmeme Hakkına" muhalefet edilerek tanzim edilen iddianamenin iadesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir...." gerekçesiyle iadesine karar verilmiş ise de,
Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 21/03/2019 tarihli ve 2018/7658 esas, 2019/4059 karar sayılı ilâmında da belirtildiği üzere, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 170. maddesinde, iddianamede bulunması gereken hususların neler olacağının gösterildiği, aynı Kanun"un 174/1.maddesinde ise iddianamenin hangi hâllerde iadesine karar verileceğinin belirtildiği, anılan Kanun’un 174/2. maddesinde suçun hukuki nitelendirilmesi sebebiyle iddianamenin iade edilemeyeceğinin düzenlendiği, yine söz konusu Kanun"un 170/2.maddesinde yer alan, "Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler." hükmü uyarınca Cumhuriyet savcısının dava açmasının zorunlu olduğu ve suçun hukukî nitelendirilmesinin de Cumhuriyet savcısına ait olduğu, bu durumda mahkemece, iddianamede gösterilen olaylarla ilgili olarak ibraz edilen deliller ve yargılama sırasında ibraz edilebilecek deliller birlikte değerlendirilerek yargılama sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği, somut olayda Cumhuriyet savcısı tarafından toplanan delillerin kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturması sebebiyle iddianame düzenlenmiş olması karşısında, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 05/07/2019 gün ve 94660652-105-73-9197-2019-Kyb sayılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak Dairemize gönderilmiştir.

OLAY:
Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığının 2019/940 soruşturma, 2019/993 esas ve 2019/540 numaralı 18.04.2019 tarihli iddianamesi ile şüpheli hakkında 3713 sayılı TMK"nın 3/1, 5/1 ve 5237 sayılı TCK"nın 314/2, 53/1-2-3, 58/9 maddeleri uyarınca cezalandırılması istenilmiştir.
İddianamede deliller, şüpheli ifadesi, gizli tanık beyanı, Silopi Cumhuriyet Başsavcılığının fezlekesi, Silopi İlçe Emniyet Amirliğinin araştırma tutanağı, açık kaynak araştırma tutanağı, dijital materyal araştırma tutanağı, doktor raporları, Silopi ev arama tutanağı, nüfus ve adli sicil kayıtları ile tüm dosya kapsamı olarak belirtilmiştir.
Şüpheliye isnad edilen eylemler ise özetle; 30.12.2017 tarihli Gizli tanık ..."ın beyanında şüpheli hakkında ""bu şahsı hendek barikat operasyonlarından sonra Derebaşında (...) gördüm. Kendisi kadrodur. Bu şahsın açık kimlik bilgilerini burada sizlerden ... olarak öğrendim."" şeklinde teşhis işlemlerinde bulunduğu, kadro olarak faaliyet gösteren kişilerin örgütün öz savunma birlikleri arasında yer alan ... ile ilgili olduğu ve gerilla sistemine bağlı olarak örgütlendikleri, terör örgütü propagandası yapma suçundan olay kartının olduğu, sosyal paylaşım sitelerinde hesaplarına rastlanılmadığı, üst aramasında çıkan cep telefonunda yapılan incelemede ... terör örgütüne ait çok sayıda video görüntüsüne rastlanıldığı, ........., sözde şehitlik fotoğrafları ile Türkiye topraklarını da içeren bir haritaya dair fotoğrafların bulunduğu, kolluk ifadesinde örgütle bağının olmadığını, teşhis tutanağındaki şahsın kendisi olduğunu, hendek olayları sırasında askerde olduğunu , teşhis beyanında geçen yere gitmediğini, cep telefonu ve sim kartın kendisine ait olduğunu içerisinde suç unsuru bulunmadığını beyan eden şüphelinin örgüt üyesi olduğu iddia edilmiştir.
Adli sicil kaydına göre şüphelinin adli sicil ve arşiv kaydı bulunmamaktadır.
Mersin 2 Sulh Ceza Hakimliğinin 22.01.2019 tarihli 2019/244 sayılı kararı kapsamında ele geçen dijital materyallerin imajı alınarak içerikleri çıkartılmış, telefon ve sim kartın şüphelinin babasına 02.05.2019 tarihinde iade edilmiştir. Çıkartılan imaj içeriklerinde çok sayıda ... Terör örgütüne ait örgütsel video içeriğine rastlanıldığı ayrıca ... Terör örgütünün Türkiye sorumlusu olarak bilinen ... (K) isimli örgüt mensubunun yaptığı konuşmalara ait görüntü ve internet arama kaydına rastlanıldığı materyal inceleme tutanağında belirtilmiştir.
Müdafii huzurunda 22.01.2019 tarihinde kollukta şüpheli sıfatı ile verdiği ifadesinde 2016 yılında ... şüphesi ile ifadesinin alınıp serbest bırakıldığını, ...
ve kadro eğitimi denilen yapı içerisinde yer almadığını, teşhis tutanağındaki şahsın kendisi olduğunu, Hendek olaylarının olduğu dönemde askerde olduğunu, greçolya bölgesine hiç gitmediğini, o tarihte sokağa çıkma yasağı olduğundan zaten oraya gitmesinin de mümkün olmadığını, telefon ve sim kartın kendisine ait olduğunu, içeriğinde suç unsurunun bulunmadığını beyan ettiği görülmüştür.
Gizli tanık ..."ın 30.12.2017 tarihinde savcı huzurunda yaptığı ifadesi ve teşhis tutanağı dosya içerisinde bulunmakla, şüpheliyi teşhis ettiği, 2015 yılında Derebaşı"nda gördüğünü ve kadro olduğunu beyan ettiği görülmüştür.
10.01.2019 tarihli araştırma tutanağında şüpheli hakkında 10.01.2016 tarih ve 2016/6 olay numaralı silahlı terör örgütüne üye olma ve propagandasını yapma suçlarından olay kartının bulunduğunun bildirildiği, 12.11.2018 tarihli tutanakta sosyal medya hesabının tespit edilemediğinin bildirildiği, ikametinde yapılan aramada şahsın bulunamadığı, amcasının yanında Mersin ilinde bir süt firmasında çalıştığının tutanaklarda belirtildiği anlaşılmıştır.
Şırnak 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 29.04.2019 tarihli, 2019/182 iddianame değerlendirme nolu kararı ile silahlı terör örgütü üyesi olduğu ileri sürülen şüpheliyle ilgili sadece, bir gizli tanık anlatımı ile dijital materyallerinde tesadüf edilen örgütsel nitelikteki video ve görüntülerin delil olarak gösterildiği, ne var ki, hiçbir somut delille desteklenmeyen gizli tanık anlatımıyla ilgili Tanık Koruma Yasasının 9/8 maddesi düşünüldüğünde ve tek başına ancak sempatiyi gösterebilecek nitelikte olan dijital materyallerle ne şekilde yeterli şüpheye varıldığı anlaşılamadığı gerekçesi ile 5271 Sayılı Yasanın 170/2 maddesine ve "Lekelenmeme Hakkına" muhalefet edilerek tanzim edilen iddianamenin iadesine dair karar verildiği görülmüştür.
Cumhuriyet Savcısınca 03.05.2019 tarihinde ; "CMK"nun 170/2 maddesinde geçen iddianame düzenleme yetkisinin Cumhuriyet Savcısının elinden alınıp hakime teslim edilmesi halinde ihsas-ı rey yasağı da delinmiş olacaktır. Böylelikle hakim maddi mesele ile duruşmadan önce temasa geçmiş ve bu bağlamda İHSAS-I REY kapsamına giren bir karara varmış olacaktır. Bu durum ise işbirliği sisteminin özüne ters olduğu gibi, hakimin ön yargısızlığını zorunlu kılan tarafsızlık ilkesine, huzur hakkına (habeas corpus) ve hatta davasız yargılama olmaz ilkesine de aykırılık teşkil edecektir. CMK"nun 170/2 maddesinde yer alan ""Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı bir iddianame düzenler."" hükmü uyarınca Cumhuriyet Savcısının dava açmasının zorunlu olduğu, bu durumda mahkemece iddianamede gösterilen olaylarla ilgili olarak ibraz edilen deliller ve yargılama sırasında ibraz edilebilecek deliller birlikte değerlendirilerek yargılama sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği, Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 2006/6104 esas, 2006/12460 karar sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere, iddianamenin iade nedenlerinin, 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 170 ve 174. maddelerinde belirtildiği, suçun hukuki nitelendirmesi nedeniyle veya yeterli şüphe oluşmadığı gerekçesi ile iddianamenin iadesine karar verilemeyeceğinin açıkca belirtildiği, bu hususlar nazara alınmaksızın iddianamenin iadesine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı görülmekle..." şeklindeki gerekçe ile iddianamede delillerin de gösterildiği izah edilerek kararın kaldırılmasına yönelik
itirazda bulunmuştur.
Şırnak 1.Ağır Ceza Mahkemesinin 2019/226 D.iş sayılı 14.05.2019 tarihli kararı ile iddianamenin iadesi kararındaki gerekçeye göre CMK"nun 174. maddesinin şartlarının takdir ve tatbikinde usul ve yasaya aykırı bir hal görülmediğinden itirazın reddine dair kesin karar verilmiştir.
20.05.2019 tarihinde Cumhuriyet savcısınca suçun hukuki nitelendirmesi nedeni ile veya yeterli şüphe oluşmadığı gerekçesi ile iddianamenin iade edilemeyeceği belirtilerek kararın kanun yararına bozulması için Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne dosyanın gönderilmesine müteakip 05.07.2019 tarihinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından kararın kanun yararına bozulması hususunda talepte bulunulduğu anlaşılmıştır.

KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:
Şüpheli hakkında düzenlenen iddianamenin, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 174/1. maddesi gereğince iade edilmesinde ve bu karara karşı yapılan itirazın reddine dair verilen kararda hukuka aykırılık bulunup bulunmadığına ilişkindir.

HUKUKSAL DEĞERLENDİRME:
Konu ile ilgili yasal düzenlemeler şöyledir:
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu
Kamu davasını açma görevi
Madde 170
(1) Kamu davasını açma görevi, Cumhuriyet savcısı tarafından yerine getirilir.
(2) Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.
(3) Görevli ve yetkili mahkemeye hitaben düzenlenen iddianamede;
a) Şüphelinin kimliği,
b) Müdafii,
c) Maktul, mağdur veya suçtan zarar görenin kimliği,
d) Mağdurun veya suçtan zarar görenin vekili veya kanunî temsilcisi,
e) Açıklanmasında sakınca bulunmaması halinde ihbarda bulunan kişinin kimliği,
f) Şikâyette bulunan kişinin kimliği,
g) Şikâyetin yapıldığı tarih,
h) Yüklenen suç ve uygulanması gereken kanun maddeleri,
i) Yüklenen suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi,
j) Suçun delilleri,
k)Şüphelinin tutuklu olup olmadığı; tutuklanmış ise, gözaltına alma ve tutuklama tarihleri ile bunların süreleri,
Gösterilir.
(4) İddianamede, yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanır.
(5) İddianamenin sonuç kısmında, şüphelinin sadece aleyhine olan hususlar değil, lehine olan hususlar da ileri sürülür.
(6) İddianamenin sonuç kısmında, işlenen suç dolayısıyla ilgili kanunda öngörülen ceza ve güvenlik tedbirlerinden hangilerine hükmedilmesinin istendiği; suçun tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, ilgili tüzel kişi hakkında uygulanabilecek olan güvenlik tedbiri açıkça belirtilir.
İddianamenin İadesi;
Madde 174
Mahkeme tarafından, iddianamenin ve soruşturma evrakının verildiği tarihten itibaren on beş gün içinde soruşturma evresine ilişkin bütün belgeler incelendikten sonra, eksik veya hatalı noktalar belirtilmek suretiyle;
a) 170"nci maddeye aykırı olarak düzenlenen,
b) Suçun sübûtuna etki edeceği mutlak sayılan mevcut bir delil toplanmadan düzenlenen,
c) Önödemeye veya uzlaşmaya tâbi olduğu soruşturma dosyasından açıkça anlaşılan işlerde önödeme veya uzlaşma usulü uygulanmaksızın düzenlenen,
İddianamenin Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine karar verilir.
(2) Suçun hukukî nitelendirilmesi sebebiyle iddianame iade edilemez.
(3) En geç birinci fıkrada belirtilen süre sonunda iade edilmeyen iddianame kabul edilmiş sayılır.
(5) İade kararına karşı Cumhuriyet savcısı itiraz edebilir.”
Adalet Bakanlığının istemi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan başvurunun, Kanun yararına bozmanın, kesinleşen hükümde verildiği zaman yürürlükte bulunan usul ve maddi hukuka ilişkin hukuka aykırılıkların giderilmesi ile sınırlı olduğu, incelemenin karar tarihindeki mevzuat hükümlerine göre isteme bağlı kalınarak yapılacağı hususları dikkate alınarak yapılan incelemede;
Ceza muhakemesinin amacı, maddi gerçeğin insan onuruna yaraşır biçimde araştırılıp bulunmasıdır.
Soruşturma evresinin asıl yetkilisi olan Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez ceza yargılamasının temel amacı olan maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için soruşturmaya başlayacaktır.
CMK’nın 160/1 maddesinde yer alan “bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâl” ifadesinden de anlaşılacağı üzere belli bir suç şüphesine karşı soruşturmaya başlanılabilmesinin maddi koşulu, o suça ilişkin başlangıç şüphesinin var olmasıdır. Başlangıç şüphesi, soyut bir izlenimle değil; suçun işlendiği izlenimini uyandıran somut vakıalar ile oluşur. Cumhuriyet savcısı, başlangıç şüphesinin olup olmadığını yani, suçun işlendiği izlenimini uyandıran somut vakıaların bulunup bulunmadığını değerlendirerek soruşturmaya başlayacaktır. Kısaca, başlangıç şüphesinin bulunup bulunmadığını değerlendirme yetkisi, Cumhuriyet savcısına aittir ( ...Ceza Muhakemesi Hukuku, Seçkin Yayınlar, Ankara, 2011, sayfa 186 ve devamı).
Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı iddianame düzenler. "Yeterli şüphe", şüphelinin müsnet suçtan yargılanması için gerekli ve yeterli olan şüphe derecesini ifade eder. Bu şüphenin, hukuka uygun olarak elde edilmiş her türlü delile dayanması gerektiğinde kuşku yoktur. Cumhuriyet savcısı topladığı delillerin iddianame düzenlemek için yeterli olup olmadığını takdir edecek, delilleri olaylarla ilişkilendirerek yeterli şüpheyi ortaya koyacaktır. Kamu davasının açılmasında yeterli şüpheden bahsedebilmede önemli olan, suçun işlendiğine yönelik tartışılabilirlik ve mahkûmiyetin ne derecede mümkün olabilirliğidir.
5271 sayılı CMK"da düzenlenen iddianamenin iadesi kurumu, uzun süren yargılama süreçlerinin önüne geçilebilmesi ve davaların “tek celse”de bitirilebilmesini temin amacıyla getirilen yeniliklerden biridir. Bunun gerçekleştirilebilmesi, soruşturma safhasında mevcut tüm delillerin toplanmış olması ile mümkündür.
İddianemenin iadesi kurumu şüpheli/sanıkların lekelenmeme haklarını etkin şekilde koruma altına almaktadır. Bu nedenle Anayasanın 36-38. ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. Maddelerinin teminatı mahiyetindedir. İddianemedeki şekle ilişkin eksiklikler her zaman giderilebilir ancak eksik soruşturma sonucu yeterli suç şüphesi oluşturmayan delillerle kişilere sanık sıfatı yüklenmesi, yargılama sonucunda beraat etmiş olsalar dahi hak ihlaline sebebiyet vereceği göz önünde bulundurulmalıdır. Aksi takdirde kanun koyucu suçun subutuna etkili olan bir delil toplanmadan dava açılmasını iade nedeni olarak kabul etmeyeceği aşikardır.
Soruşturma aşamasında toplanan deliller sonucunda yeterli şüphenin oluşmaması durumunda kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi, yargılama aşamasında hakim veya mahkemece verilen kararlar ile kanun yolu aşamalarında delillerin hukuka uygunluk denetiminin yapılacağına dair düzenlemelerin yanı sıra; iddianamenin iadesi müessesinin de delilin denetimine olanak tanıdığının kabulü gereklidir. Ancak Anayasanın 38, 5271 sayılı CMK"nın 206/2 maddelerindeki düzenlemeler kapsamında, bu olanağın çok geniş yorumlanmaması gerektiği CMK"nın 172/1 maddesinin doğal sonucudur.
Madde gerekçesinde de belirtildiği üzere;
"Kamu davasının tek veya zorunlu olduğunda birbirini izleyen oturumlarda ve mümkünse bir günde sonuçlandırılmasını gerçekleştirebilmek amacıyla; iddianamenin, hukuken geçerli ve yeterli delillerin toplanmasından ve dava açma koşullarının gerçekleşmesinden sonra, tüm yönleriyle doğru ve eksiksiz olarak mahkemeye verilmesi gerekmektedir.
Yeterli delil bulunmadan veya toplanmadan âdeta delilsiz davanın açılmış olması ve bunun sonucu olarak mahkemenin soruşturma yapmak zorunluluğunda kalacağının anlaşılması halinde iddianame iade edilecektir...
Deliller kamu davası açmak için yeterli olsa bile, iddianamede bulunması gerekli diğer ve bir bakıma şekli sayılabilecek hususların yer almaması halinde de iade mümkündür..."
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; beyanlarında gizli tanığın belirttiği hendek olayları sırasında askerde olduğunu, sonrasında da belirtilen bölgelerde hiç bulunmadığını ayrıca hakkında daha önce ... üyesi olduğundan bahisle işlem yapıldığını savunan, inceleme raporunda iddianameye konu görüntüler ile birlikte ... ile ilgili görüntülere de rastlanılan şüphelinin, silahlı terör örgütü üyesi olduğu iddiasıyla ilgili olarak, Tanık Koruma Yasasının 9/8 maddesi gereğince tek başına hükme esas alınması mümkün olmayan gizli tanık anlatımı dışında kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturacak, hukuka uygun olarak elde edilmiş somut delil gösterilmediği gerekçesine dayanan iade kararı ile anılan karara vaki itirazın reddine ilişkin mercii kararında, özellikle ağır sonuçların bağlandığı müsnet suçun niteliği ve lekelenmeme hakkı gözetildiğinde hukuka aykırılık bulunmadığından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma talebinin reddine karar verilmiştir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 17.07.2019 tarih ve 2019/74126 nolu kanun yararına bozma talebinin REDDİNE, usuli işlemlerin yapılabilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 04.10.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.











 

 

 

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi