
Esas No: 2020/12029
Karar No: 2021/2502
Karar Tarihi: 08.03.2021
Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2020/12029 Esas 2021/2502 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Dolandırıcılık suçundan sanık ...’nin, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 157/1 ve 52. maddeleri gereğince 1 yıl hapis ve 2.000,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına dair Fatih (Kapatılan) 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 09/02/2010 tarihli ve 2008/510 esas, 2010/66 sayılı kararının, Yargıtay 15. Ceza Dairesi"nin 08/07/2014 tarihli ve 2012/21716 esas, 2014/13580 karar sayılı ilâmı ile onanarak kesinleşmesini müteakip, hükümlünün talebi üzerine 02/12/2016 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 34. maddesi ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesinde yapılan değişiklik neticesinde infaza konu ilâmdaki suçun uzlaştırma kapsamına alındığından infazın durdurulmasına ve uzlaştırma işlemleri için dosyanın uzlaştırma bürosuna gönderilmesine ilişkin İstanbul 44. Asliye Ceza Mahkemesinin 12/12/2016 tarihli ve 2008/510 esas, 2010/66 sayılı ek kararını takiben, taraflar arasında uzlaşma sağlanamaması sebebiyle ilâmın infazının devamına dair aynı Mahkemenin 26/04/2017 tarihli ve 2008/510 esas, 2010/66 sayılı ek kararı aleyhine, Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 22/10/2020 gün ve 94660652-105-34-12862-2020 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 11/11/2020 gün ve 2020/99165 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
İstanbul 44. Asliye Ceza Mahkemesinin 26/04/2017 tarihli ve 2008/510 esas, 2010/66 sayılı ek kararının itiraz edilmeksizin kesinleşmesini müteakip, hükümlünün uzlaştırma hükümleri yönünden durumunun yeniden değerlendirilmesi talebinin reddine ilişkin aynı Mahkemenin 24/07/2017 tarihli ve 2008/510 esas, 2010/66 sayılı ek kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin mercii İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 18/08/2017 tarihli ve 2017/660 değişik iş sayılı kararlarının, 26/04/2017 tarihli kararın kanun yararına bozulması halinde yok hükmünde olacağı değerlendirilerek yapılan incelemede;
02/12/2016 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı Kanun’un 253. maddesinin 6. fıkrasında yer alan, "Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye veya bunların kanunî temsilcisine ulaşılamaması halinde, uzlaştırma yoluna gidilmeksizin soruşturma sonuçlandırılır." şeklindeki,
Ceza Muhakemesinde Uzlaştırma Yönetmeliğinin 7/12. maddesinde yer alan, "Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma veya kovuşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye, sanığa veya kanunî temsilcisine ulaşılamaması hâlinde soruşturma veya kovuşturma konusu suçla ilgili uzlaştırma yoluna gidilmez." şeklindeki,
Aynı Yönetmeliğin 29/7. maddesinde yer alan, "Uzlaşma teklifinde bulunmak için çağrı; telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi araçlardan yararlanılmak suretiyle de yapılabilir. Ancak, bu çağrı uzlaşma teklifi anlamına gelmez." şeklindeki,
Anılan Yönetmeliğin 29/6. maddesinde yer alan, "uzlaştırmacının uzlaşma teklifinde bulunacağı şüpheli, sanık, katılan, mağdur veya suçtan zarar gören ya da kanunî temsilcilerine iletişim araçlarıyla ulaşılamaması hâlinde açıklamalı uzlaşma teklifi büro aracılığıyla yapılır." şeklindeki,
Bahsi geçen Yönetmeliğin 29/5. maddesinde yer alan, "Uzlaştırmacı, uzlaşma teklifini büro aracılığıyla açıklamalı tebligat, istinabe veya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) yoluyla da yapabilir." şeklindeki düzenlemeler hep birlikte değerlendirildiğinde;
Kendisine uzlaştırma işlemlerini gerçekleştirmek üzere dosya tevdi edilen uzlaştırmacının öncelikle uzlaştırma teklifi yapılacak ilgililere telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi araçlardan yararlanılmak suretiyle uzlaştırma teklifi yapmak üzere çağrı yapması, şayet belirtilen şekilde çağrı yapılamaz ise bu defa uzlaştırmacının ilgili savcılık nezdinde kurulmuş uzlaştırma bürosundan uzlaşma teklifi yapılmasını talep etmesi gerektiği, böyle bir taleple karşılaşan büronun da muhatabına ulaşamaması durumunda öncelikle muhatabın bilinen son adresine tebliğ yapması, tebligatın iade gelmesi durumunda bu defa muhatabın mernis adresinin tespitini yaparak, MERNİS adresi ile bilinen en son adresin aynı olduğunun anlaşılması halinde 7201 sayılı Kanun"un 21/2. maddesi gereğince işlem yapılması, mernis adresinin farklı bir adres olduğunun anlaşılması durumunda ise MERNİS adresine aynı Kanun"un 10/1. maddesi gereğince tebligat yapılması gerektiği,
Dosya kapsamına göre, Fatih (Kapatılan) 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 09/02/2010 tarihli kararında katılanın adresinin "Sarı Abdullah Efendi Sk. Akşemsettin... Fatih/İstanbul" olarak belirtildiği halde, uzlaştırmacı tarafından katılana GSM numaralarından ulaşılamaması üzerine, mernis adres araştırması sonucunda tespit edilen "... Fatih/İstanbul" adresine PTT marifetiyle uzlaşma teklif formunun gönderildiği, anılan tebliğ evrakının incelenmesi sonucunda, tebligatın muhataba yapılamadığı, komşusunun imzadan imtina ettiği ve tebligatın ilgili muhtara bırakıldığı anlaşılmakta ise de, tebligat parçası üzerindeki şerhin okunaklı olmaması sebebiyle, yapılan tebliğ işleminin usulüne uygun yapılıp yapılmadığının denetlenmesinin mümkün olmaması karşısında, yapılan tebligatın usulsüz olduğu ve uzlaştırmacı tarafından usulsüz tebligata dayalı olarak uzlaşma sağlanamadığına ilişkin düzenlenen raporun da usulünce tanzim edildiğinden bahsedilemeyeceği gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İstanbul 44. Asliye Ceza Mahkemesinin 26/04/2017 tarihli ve 2008/510 esas, 2010/66 sayılı ek kararının itiraz edilmeksizin kesinleşmesini müteakip, hükümlünün uzlaştırma hükümleri yönünden durumunun yeniden değerlendirilmesi talebinin reddine ilişkin aynı Mahkemenin 24/07/2017 tarihli ve 2008/510 esas, 2010/66 sayılı ek kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin mercii İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 18/08/2017 tarihli ve 2017/660 değişik iş sayılı kararlarının, 26/04/2017 tarihli kararın kanun yararına bozulması halinde yok hükmünde olacağı değerlendirilerek yapılan incelemede;
Kendisine uzlaştırma işlemlerini gerçekleştirmek üzere dosya tevdi edilen uzlaştırmacının öncelikle uzlaştırma teklifi yapılacak ilgililere telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi araçlardan yararlanılmak suretiyle uzlaştırma teklifi yapmak üzere çağrı yapması, şayet belirtilen şekilde çağrı yapılamaz ise bu defa uzlaştırmacının ilgili savcılık nezdinde kurulmuş uzlaştırma bürosundan uzlaşma teklifi yapılmasını talep etmesi gerektiği, böyle bir taleple karşılaşan büronun da muhatabına ulaşamaması durumunda öncelikle muhatabın bilinen sonbilinen son adresine tebliğ yapması, tebligatın iade gelmesi durumunda bu defa muhatabın mernis adresinin tespitini yaparak, mernis adresi ile bilinen en son adresin aynı olduğunun anlaşılması halinde 7201 sayılı Kanun"un 21/2. maddesi gereğince işlem yapılması, MERNİS adresinin farklı bir adres olduğunun anlaşılması durumunda ise mernis adresine aynı Kanun"un 10/1. maddesi gereğince tebligat yapılması gerektiği,
Dosya kapsamına göre, Fatih (Kapatılan) 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 09/02/2010 tarihli kararında katılanın adresinin "Sarı Abdullah Efendi Sk. Akşemsettin... Fatih/İstanbul" olarak belirtildiği halde, uzlaştırmacı tarafından katılana GSM numaralarından ulaşılamaması üzerine, MERNİS adres araştırması sonucunda tespit edilen "... Fatih/İstanbul" adresine PTT marifetiyle uzlaşma teklif formunun gönderildiği, dosya kapsamındaki adresi yerine direk mernis adresine yapılan tebliğ işleminin usulsüz olması karşısında, yapılan tebligatın usulsüz olduğu ve uzlaştırmacı tarafından usulsüz tebligata dayalı olarak uzlaşma sağlanamadığına ilişkin düzenlenen raporun da usulünce tanzim edildiğinden bahsedilemeyeceği, bu nedenlerle kanun yararına bozmaya atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden, itirazın reddine ilişkin İstanbul 44. Asliye Ceza Mahkemesinin 12/12/2016 tarihli ve 2008/510 esas, 2010/66 sayılı ek kararının, 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesi gereğince BOZULMASINA, aynı maddenin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca müteakip işlemlerin mahallinde merciince yerine getirilmesine, 08/03/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.