Esas No: 2019/7941
Karar No: 2019/5935
Karar Tarihi: 04.10.2019
Cumhurbaşkanına hakaret - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2019/7941 Esas 2019/5935 Karar Sayılı İlamı
16. Ceza Dairesi 2019/7941 E. , 2019/5935 K.
"İçtihat Metni"
TALEP:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 18.07.2019 tarih ve 2019/75753 sayılı yazısı ile;
Cumhurbaşkanına hakaret suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda Tunceli Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 09/04/2019 tarihli ve 2018/2333 soruşturma, 2019/397 esas, 2019/235 sayılı iddianamenin iadesine dair Tunceli Asliye Ceza Mahkemesinin 11/04/2019 tarihli ve 2019/232 sayılı iddianame değerlendirme kararına yönelik itirazın reddine ilişkin Tunceli 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 12/04/2019 tarihli ve 2019/164 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Atılı suça ilişkin 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 299/1. maddesi ile yapılan düzenlemenin koruduğu hukukî yararın Devleti temsil eden Cumhurbaşkanlığı makamının saygınlığı olduğu, suç, doğrudan doğruya kişiliği üzerinden işleniyor bulunması nedeniyle suçun mağdurunun Cumhurbaşkanı olduğu, bu nedenle mağduru bakımından özgü suç olduğu, bu hâliyle Cumhurbaşkanlığının mağduru olması cihetiyle, Tunceli Asliye Ceza Mahkemesinin 11/04/2019 tarihli ve 2019/232 sayılı iddianame değerlendirme kararının bir numaralı iade sebebi yönünden kanun yararına bozma yoluna gidilmeyeceği değerlendirilmekle yapılan incelemede;
Dosya kapsamına göre, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 170/3. maddesinde iddianamede nelerin gösterileceği, aynı Kanun’un 174/1. maddesinde ise iddianamenin hangi hallerde iadesine karar verilmesi gerektiğinin belirtildiği, anılan Kanun’un 170/2. maddesi “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.” hükmü gereğince soruşturma evresi sonunda toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturması durumunda Cumhuriyet savcısının kamu davası açması gerekeceği, somut olayda da, her ne kadar Tunceli Asliye Ceza Mahkemesince " ..."..." kullanıcı isimli facebook hesabı sahibi olup olmadığı hususunda hiç bir delil toplanmadan düzenlenen iddianamenin kişilerin lekelenmeme hakkı..." gerekçesiyle iddianame iade edilmiş ise de; atılı suçu içeren facebook internet paylaşımlarını yapan ""..."" isimli kullanıcının gerçek kimlik bilgilerinin kolluk araştırmaları ile tespit edildiği, şüpheli ve eylemi yönünden 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 299/1. maddesi uyarınca inceleme yapılmak üzere anılan Kanun"un 299/3. maddesi gereğince kovuşturma izni istendiği ve Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 75723908-106-03-7651-2018-E.6508 sayısı ve 08/03/2019 tarihli oluru ile kovuşturma izni verildiği, Cumhuriyet savcısı tarafından toplanan delillerin kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturduğu kanaatiyle iddianame düzenlenmiş olduğu, dava açmaya yeter şüphenin valığı hâlinde Cumhuriyet savcısının dava açmasının zorunlu olduğu, bu durumda mahkemece, iddianamede gösterilen olaylarla ilgili olarak ibraz edilen deliller ve yargılama sırasında ibraz edilebilecek deliller birlikte değerlendirilerek yargılama sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği, iddianame düzenlenmesi için kovuşturma izni ve yeterli şüphe olduğu gözetilmeksizin, itirazın bu yönden kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 309. maddesi uyarıca Tunceli 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 12/04/2019 tarihli ve 2019/164 değişik iş sayılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak Dairemize gönderilmiştir.
OLAY:
Tunceli Cumhuriyet Başsavcılığının 2018/2333 soruşturma, 2019/397 esas ve 2019/235 numaralı 09.04.2019 tarihli iddianamesi ile şüpheli ..."ın, 02.11.2016 tarihinde Cumhurbaşkanına alenen hakaret suçunu işlediği iddiası ile 5237 sayılı TCK"nın 299/1-2, 53 maddeleri uyarınca cezalandırılması istenilmiştir.
İddianamede anlatımında özetle, ihbar üzerine başlatılan soruşturmada şüphelinin kendisine ait "..." kullanıcı isimli facebook sosyal paylaşım sitesi üzerinden, 02 Kasım 2016 tarihli paylaşımında; "Çok doğru...:), ne dersiniz; doğru değil mi?" ibareli Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın ..."a yönelik hakaret içerir nitelikte resmi paylaştığı, alınan ifadesinde belirtilen facebook sayfasının kendisine ait olmadığını beyan ettiği ancak şüphelinin ifadesine itibar edilmediği, açık kaynak araştırma tutanağı ile söz konusu adresin şüpheli tarafında kullanıldığının sabit olduğundan bahsedilmiştir.
Tunceli Cumhuriyet Başsavcılığının 06.08.2018 tarihli 2018/253 sayılı tefrik kararı ile şüpheli hakkında Terör örgütü propagandası yapmak ve Cumhurbaşkanına hakaret suçları kapsamında yürütülen soruşturmaların ayrılmasına karar verilmiştir.
Şüphelinin kesinleşen hapis cezaları ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair ilamlarını gösterir sabıka kaydı ve nüfus kayıt örneğinin ayrıca 08.03.2019 tarihli kovuşturma izni verilmesine dair olurun soruşturma dosyası içerisinde bulunduğu görülmüştür.
03.12.2017 tarihinde Tunceli Terörle Mücadele Dairesi Başkanlığı tarafından terör sempatizanı konulu, belirtilen sosyal medya adresini ve sosyal medya adresinde yer alan paylaşımların bulunduğu ekran çıktılarının yer aldığı mailin gönderilmesine müteakip 04.12.2017 tarihinde Cumhuriyet savcısından alınan talimatla başlayan soruşturma kapsamında, açık kaynak araştırma tutanağı ile şüphelinin tespitine dair araştırma tutanağının tanzim edilerek 06.12.2017 tarihinde Tunceli Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği görülmüştür. Uyap sisteminde yer alan ve belirtilen sayfanın siyah beyaz ekran görüntülerinde okunabildiği kadarı ile "........."nun isimlerin yer aldığı görülmüştür.
05.12.2017 tarihli araştırma tutanağında bahse konu sosyal medya hesabında "..." adının yer aldığı, yaşadığı şehrin Dersim, Tunceli, Turkey olarak belirtildiği, bu bilgilerden hareketle şahsın Tunceli"li olduğunun değerlendirildiği, pol net sorgulamasında belirtilen isme dair bir kayda rastlanılmadığı, ... isminin lakap olduğu değerlendirilerek "..." isminin aratıldığında Tunceli ili ile bağlantılı "1" şahsın tespit edildiği, 08.07.2017 tarihinde beyanına göre Balıkesir"de belirtilen adreste ikamet ettiğinin tespit edildiği belirtilmiştir.
17.11.2016 - 15.03.2017 tarihleri arasında belirtilen ... rumuzlu sosyal medya hesabından herkese açık olan ve gizli olmayan içerisinde suç veya suç unsuru bulunduğu değerlendirilen paylaşımlara yönelik olarak tanzim edildiği ve siyah beyaz çıktısının fiziki belge olarak dosya içerisinde, UYAP sisteminde de renkli sayfalarının bulunduğu anlaşılan açık kaynak araştırma tutanağında yer alan ekran görüntülerinde, tespit edilen adrese dair ekran görüntüsünün künye bilgisi olarak belirtilen kısmında Eskişehir Osmangazi Üniversitesinde ve Eskişehir açık öğretim lisesinde okuduğu, Tunceli"de yaşadığına dair bilginin bulunduğu, belirtilen ekran görüntülerinde yer alan paylaşımlardan 40 nolu paylaşıma ... adlı profil tarafından yorum yapıldığı görülmüştür.
Şüphelinin detaylı nüfus kaydının UYAP sisteminde sorgulanmasında ... adlı kardeşinin olduğu anlaşılmıştır. Ancak soruşturma aşamasında şüpheliye sorulan şahıslar arasında ... ismi bulunmamaktadır.
07.12.2018 tarihli Cumhuriyet savcısı talimatı kapsamında hazırlanan 10.12.2018 açık kaynak araştırma tutanağına göre bahse konu sosyal medya hesabının facebook hesabı olduğu, 12.03.2017; 09.03.2017; 15.02.2017; 29.01.2017; 26.01.2017; 25.01.2017; 25.01.2017; 24.01.2017; 24.01.2017; 24.01.2017; 16.01.2017; 12.01.2017; 11.01.2017; 29.12.2016; 15.12.2016 tarihlerinde ...... Konferans, ......, ...... terör örgütleri ile ilgili paylaşımlarda bulunduğu belirtilerek, 02.11.2016 tarihinde iki başlı bir yılan resminde ... terör örgütü lideri ... ile Cumhurbaşkanı ..."ın fotoğraflarının konulduğu Cumhuriyet çocukları adlı sayfanın gönderisini "çok doğru" yazarak paylaştığı tespitlerinde bulunulduğu görülmüştür.
Şüphelinin kolluk ve savcılık ifadesi ile bir kısım belgelerin soruşturma dosyasında fiziken bulunmadığı anlaşılmakla UYAP sisteminde yapılan incelemede, 20.01.2018 tarihli Cumhuriyet savcısı talimatı ile Tunceli Cumhuriyet Başsavcılığından şüphelinin ifadesinin alınarak gönderilmesinin istenildiği, ayrıca 22.01.2018 tarihinde de Balıkesir L Tipi Cezaevinde tutuklu bulunan şüphelinin ... ile ifadesinin alınması için 23.01.2018 tarihinde hazır edilmesinin istenildiği, UYAP sisteminde 20.02.2018 tarihinde gönderilen Tunceli Cumhuriyet Başsavcılığının talimat cevabında ekli şüphelinin 15.02.2018 tarihinde müdafii huzurunda kollukça alınan beyanında özetle, belirtilen sayfanın kendisine ait olmadığını, paylaşımları kendisinin yapmadığını, ... adlı kisiyi tanıdığını isimleri bildirilen diğer şahısları tanımadığını beyan ettiği görülmüştür. Yine şüphelinin 19.01.2018 tarihinde ceza infaz kurumundan salıverilmesi nedeni ile ... salonunda hazır edilemediğine dair talimat cevabının da UYAP sisteminde bulunduğu görülmüştür.
Tunceli Asliye Ceza Mahkemesinin 11.04.2019 tarihli 2019/232 iddianame değerlendirme numaralı kararı ile; müştekinin açık kimlik bilgilerinin iddianameye yazılmadığı ve "Her ne kadar şüpheli ifadesi fiziki olarak dosyaya eklenmemiş ise de UYAP tan yapılan kontrolde şüphelinin facebook hesabının kendisine ait olmadığını beyan ettiği, iddianameye dayanak araştırma tutanağının incelenmesinde" sosyal medya hesabında ilgili paylaşımı yapan kişinin yaşadığı şehir kısmında "Dersim/ Tunceli" yazması nedeniyle şahsın Tuncelili olduğu değerlendirilerek ... sistemi üzerinden ... olarak arama yapıldığı, hiç bir sonuç çıkmaması üzerine ... isminin lakap olduğu değerlendirilerek ... olarak arama yapıldığı, arama sonucunda 1 kişi tespit edilmesi üzerine paylaşımları yapan facebook kullanıcısının şüpheli olduğu kanaatine varıldığı, Cumhuriyet Savcısı tarafından da bu tutanağa itibar edilerek iddianame düzenlendiği anlaşılmakla sosyal medya hesabı kullanımında kişilerin gerçek isim ve bilgilerini kullanmama ihtimalinin çok yüksek olduğu, kolluğun farazi tahmini dışında şüphelinin "..." kullanıcı isimli facebook hesabı sahibi olup olmadığı hususunda hiç bir delil toplanmadan düzenlenen iddianamenin kişilerin lekelenmeme hakkı gözetilerek iadesine karar verildiği" gerekçeleri ile 5271 sayılı CMK"nın 170/3-c, 174/3-b maddeleri gereğince iddianamenin iadesine karar verilmiştir.
Cumhuriyet savcısınca 12.04.2019 tarihinde, mağdurun kimlik bilgilerine yer verilmemesinin iade sebebi olamayacağı, şüphelinin kimliğinin tespiti hususunda kolluk vasıtası ile teknik ve bilişim araştırmasının yaptırıldığını, yapılan araştırma verileri sonucunda şüphelinin kimliğine ve bilgilerine ulaşılması sonucunda yeterli şüpheye ulaşılmakla iddianamenin tanzim edildiğini, hukuki nitelendirme nedeni ile iddianamenin iade edilemeyeceğinden verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek itirazda bulunduğu ayrıca itirazının kabul edilmemesi halinde en çok 3 gün içerisinde itirazı incelemeye yetkili üst merciye soruşturma dosyasının gönderilmesini talep ettiği görülmüştür.
Tunceli 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2019/164 değişik iş sayılı 19.04.2019 tarihli kararı ile;
"Cumhurbaşkanına Hakaret suçlaması ile düzenlenen iddianamede mağdurun kimliğinin yazılmadığı, mağdurun T.C. Cumhurbaşkanı olduğu için belli bir kişi olduğu ve bu hali ile sadece mağdurun isminin ve ünvanının yazılmasının yeterli olacağı ancak düzenlenen iddianamede mağdurun isminin ve ünvanının yazılmadığı, bu nedenle Tunceli Asliye Ceza Mahkemesinin bu husustaki iadesinin yerinde olduğu, şüpheli hakkında kolluk araştırma tutanağına dayanılarak açılan iddianamede, kolluk araştırmasında facebook hesabının nickinin ... olduğu, Tunceli ili genelinde ... sisteminden yapılan araştırmada ... isimli kişi tespit edilemediği, ... olarak yapılan araştırmada şüphelinin isminin bulunduğu ve başkaca bir araştırma yapılmadan hesabın şüpheliye ait olduğundan bahisle iddianame düzenlendiği, şüphelinin facebook hesabının kendisine ait olmadığını savunduğu görülmekle sadece varsayım ile facebook hesabının şüpheliye ait olduğunun değerlendirilmesinin yeterli olmayacağı, ... facebook hesabında ekli kişilerin şüpheli ile irtibatlı olup olmadığı, ailesinden biri olup olmadığı hususunda arama yapılabileceği, bu hali ile esasa etkili deliller hususunda yeterli araştırma yapılmadan iddianame düzenlendiği, CMK"nun 174/1-b maddesi uyarınca suçun sübutuna mutlak derecede etki eden delilin toplanmamasının iddianamenin iadesi sebebi olarak öngörüldüğünden gerekçesinde de açıklandığı üzere, vaki itirazın reddine karar vermek gerekmiş" şeklindeki gerekçe ile itirazın kesin olarak reddine karar verildiği görülmüştür.
29.04.2019 tarihinde Cumhuriyet savcısınca aynı itiraz gerekçeleri ile Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünden kanun yararına bozma talebinde bulunulması için istemde bulunmuştur.
Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 05.07.2019 tarihli yazısı ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından iddianame değerlendirme kararının 1 numaralı iade sebebi yönünden kanun yararına bozma yoluna gidilemeyeceği değerlendirilerek, 2 numaralı iade sebebi yönünden şüphelinin gerçek kimlik bilgilerinin kolluk tarafından tespit edildiği, Cumhuriyet savcısı tarafından toplanan delillerin kamu davası açmaya yeterli şüphe oluşturduğu, Cumhuriyet savcısınca dava açmasının zorunlu olduğu gerekçeleri ile kararın bozulmasının istenildiği görülmüştür.
KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:
Şüpheli hakkında düzenlenen iddianamenin, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 174/1. maddesi gereğince iade edilmesinde ve bu karara karşı yapılan itirazın reddine dair verilen kararda hukuka aykırılık bulunup bulunmadığına ilişkindir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu
Kamu davasını açma görevi
Madde 170
(1) Kamu davasını açma görevi, Cumhuriyet savcısı tarafından yerine getirilir.
(2) Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.
(3) Görevli ve yetkili mahkemeye hitaben düzenlenen iddianamede;
a) Şüphelinin kimliği,
b) Müdafii,
c) Maktul, mağdur veya suçtan zarar görenin kimliği,
d) Mağdurun veya suçtan zarar görenin vekili veya kanunî temsilcisi,
e) Açıklanmasında sakınca bulunmaması halinde ihbarda bulunan kişinin kimliği,
f) Şikâyette bulunan kişinin kimliği,
g) Şikâyetin yapıldığı tarih,
h) Yüklenen suç ve uygulanması gereken kanun maddeleri,
i) Yüklenen suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi,
j) Suçun delilleri,
k)Şüphelinin tutuklu olup olmadığı; tutuklanmış ise, gözaltına alma ve tutuklama tarihleri ile bunların süreleri,
Gösterilir.
(4) İddianamede, yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanır.
(5) İddianamenin sonuç kısmında, şüphelinin sadece aleyhine olan hususlar değil, lehine olan hususlar da ileri sürülür.
(6) İddianamenin sonuç kısmında, işlenen suç dolayısıyla ilgili kanunda öngörülen ceza ve güvenlik tedbirlerinden hangilerine hükmedilmesinin istendiği; suçun tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, ilgili tüzel kişi hakkında uygulanabilecek olan güvenlik tedbiri açıkça belirtilir.
İddianamenin İadesi;
Madde 174
Mahkeme tarafından, iddianamenin ve soruşturma evrakının verildiği tarihten itibaren on beş gün içinde soruşturma evresine ilişkin bütün belgeler incelendikten sonra, eksik veya hatalı noktalar belirtilmek suretiyle;
a) 170"nci maddeye aykırı olarak düzenlenen,
b) Suçun sübûtuna etki edeceği mutlak sayılan mevcut bir delil toplanmadan düzenlenen,
c) Önödemeye veya uzlaşmaya tâbi olduğu soruşturma dosyasından açıkça anlaşılan işlerde önödeme veya uzlaşma usulü uygulanmaksızın düzenlenen,
İddianamenin Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine karar verilir.
(2) Suçun hukukî nitelendirilmesi sebebiyle iddianame iade edilemez.
(3) En geç birinci fıkrada belirtilen süre sonunda iade edilmeyen iddianame kabul edilmiş sayılır.
(5) İade kararına karşı Cumhuriyet savcısı itiraz edebilir.”
HUKUKSAL DEĞERLENDİRME:
Ceza muhakemesinin amacı, maddi gerçeğin insan onuruna yaraşır biçimde araştırılıp bulunmasıdır.
Soruşturma evresinin asıl yetkilisi olan Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez ceza yargılamasının temel amacı olan maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için soruşturmaya başlayacaktır.
CMK’nın 160/1 maddesinde yer alan “bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâl” ifadesinden de anlaşılacağı üzere belli bir suç şüphesine karşı soruşturmaya başlanılabilmesinin maddi koşulu, o suça ilişkin başlangıç şüphesinin var olmasıdır. Başlangıç şüphesi, soyut bir izlenimle değil; suçun işlendiği izlenimini uyandıran somut vakıalar ile oluşur. Cumhuriyet savcısı, başlangıç şüphesinin olup olmadığını yani, suçun işlendiği izlenimini uyandıran somut vakıaların bulunup bulunmadığını değerlendirerek soruşturmaya başlayacaktır. Kısaca, başlangıç şüphesinin bulunup bulunmadığını değerlendirme yetkisi, Cumhuriyet savcısına aittir (......, Ceza Muhakemesi Hukuku, Seçkin Yayınlar, Ankara, 2011, sayfa 186 ve devamı).
Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı iddianame düzenler. "Yeterli şüphe", şüphelinin müsnet suçtan yargılanması için gerekli ve yeterli olan şüphe derecesini ifade eder. Bu şüphenin, hukuka uygun olarak elde edilmiş her türlü delile dayanması gerektiğinde kuşku yoktur. Cumhuriyet savcısı topladığı delillerin iddianame düzenlemek için yeterli olup olmadığını takdir edecek, delilleri olaylarla ilişkilendirerek yeterli şüpheyi ortaya koyacaktır. Kamu davasının açılmasında yeterli şüpheden bahsedebilmede önemli olan, suçun işlendiğine yönelik tartışılabilirlik ve mahkûmiyetin ne derecede mümkün olabilirliğidir.
5271 sayılı CMK"da düzenlenen iddianamenin iadesi kurumu, uzun süren yargılama süreçlerinin önüne geçilebilmesi ve davaların “tek celse”de bitirilebilmesini temin amacıyla getirilen yeniliklerden biridir. Bunun gerçekleştirilebilmesi, soruşturma safhasında mevcut tüm delillerin toplanmış olması ile mümkündür.
İddianamenin iadesi kurumu şüpheli/sanıkların lekelenmeme haklarını etkin şekilde koruma altına almaktadır. Bu nedenle Anayasanın 36-38. ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddelerinin teminatı mahiyetindedir. İddianamedeki şekle ilişkin eksiklikler her zaman giderilebilir ancak eksik soruşturma sonucu yeterli suç şüphesi oluşturmayan delillerle kişilere sanık sıfatı yüklenmesi, yargılama sonucunda beraat etmiş olsalar dahi hak ihlaline sebebiyet vereceği göz önünde bulundurulmalıdır. Aksi takdirde kanun koyucu suçun subutuna etkili olan bir delil toplanmadan dava açılmasını iade nedeni olarak kabul etmeyeceği aşikardır.
Soruşturma aşamasında toplanan deliller sonucunda yeterli şüphenin oluşmaması durumunda kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi, yargılama aşamasında hakim veya mahkemece verilen kararlar ile kanun yolu aşamalarında delillerin hukuka uygunluk denetiminin yapılacağına dair düzenlemelerin yanı sıra; iddianamenin iadesi müessesinin de delilin denetimine olanak tanıdığının kabulü gereklidir. Ancak Anayasanın 38, 5271 sayılı CMK"nın 206/2 maddelerindeki düzenlemeler kapsamında, bu olanağın çok geniş yorumlanmaması gerektiği CMK"nın 172/1 maddesinin doğal sonucudur.
Madde gerekçesinde de belirtildiği üzere;
"Kamu davasının tek veya zorunlu olduğunda birbirini izleyen oturumlarda ve mümkünse bir günde sonuçlandırılmasını gerçekleştirebilmek amacıyla; iddianamenin, hukuken geçerli ve yeterli delillerin toplanmasından ve dava açma koşullarının gerçekleşmesinden sonra, tüm yönleriyle doğru ve eksiksiz olarak mahkemeye verilmesi gerekmektedir.
Yeterli delil bulunmadan veya toplanmadan âdeta delilsiz davanın açılmış olması ve bunun sonucu olarak mahkemenin soruşturma yapmak zorunluluğunda kalacağının anlaşılması halinde iddianame iade edilecektir...
Deliller kamu davası açmak için yeterli olsa bile, iddianamede bulunması gerekli diğer ve bir bakıma şekli sayılabilecek hususların yer almaması halinde de iade mümkündür..."
Bu kapsamda somut olayda; incelemeye konu karara dayanak teşkil eden iddianamenin iadesine ilişkin kararın gerekçesi dikkate alındığında, ... olarak yapılan araştırmada ... sistemlerinde adına rastlanılmaması üzerine ... isminin lakap olarak değerlendirilerek ... yazmak sureti ile yapılan sorgulama sonucunda yaşadığı şehrin Tunceli olarak belirtilmesi nedeni ile ... kayıtlarında yapılan araştırmada adı tespit edilen şüphelinin belirtilen paylaşımlarda bulunduğu iddiası ile yeterli şüphe bulunduğundan bahisle iddianame tanzim edildiği görülmüş ise de; belirtilen sayfanın şüpheli tarafından kullanılıp kullanılmadığı hususunda ilgili birimlerden alınacak bilirkişi raporunun belirleyici delil niteliğinde olduğunda kuşku bulunmadığından iddianamenin iadesine dair inceleme konusu kararda hukuka aykırılık görülmemiştir.
SONUÇ:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 21.01.2019 tarih ve 2019/1579 sayılı kanun yararına bozma talebinin REDDİNE, usuli işlemlerin yapılabilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 04.10.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.