Abaküs Yazılım
16. Ceza Dairesi
Esas No: 2019/2312
Karar No: 2019/5931
Karar Tarihi: 27.09.2019

Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2019/2312 Esas 2019/5931 Karar Sayılı İlamı

16. Ceza Dairesi         2019/2312 E.  ,  2019/5931 K.

    "İçtihat Metni"



    I-TALEP:
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 04.02.2019 tarih ve 2019/10568 sayılı yazısı ile;
    Cumhurbaşkanına hakaret suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama neticesinde sanığın beraatine dair Bandırma 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 08/03/2016 tarihli ve 2016/131 esas, 2016/323 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
    Dosya kapsamına göre, Bandırma 3. Asliye Ceza Mahkemesince sanığın eyleminin ülke yöneticisinin güncel politikalarına yönelik bir eleştiri yaptığı, bu eleştirinin sınırının da demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olarak geniş yorumlanması ve ifade özgürlüğüne üstünlük tanınması gerektiğinden bahisle atılı suçu işlediği sabit olmadığı gerekçesiyle beraatine karar verilmiş ise de, sanığa isnat edilen eylemin 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 299. maddesinde düzenlenen Cumhurbaşkanına hakaret suçunu oluşturduğu, bu suçun kovuşturulmasının ise aynı maddenin 3. fıkrası gereğince Adalet Bakanının iznine tabi olduğu, bahse konu suçla ilgili olarak şikâyet veya başkaca bir soruşturma veya kovuşturma şartının aranmadığı, Adalet Bakanlığının 30/12/2015 tarihli “Olur”u ile de sanığın, sanığın www.facebook.com adlı sosyal paylaşım sitesinde, bir başka profilde paylaşılan Cumhurbaşkanının fotoğrafı altındaki yorumunda "Sahtekar" şeklinde ifadeye yer vermesinin, Cumhurbaşkanına hakaret eylemi olarak değerlendirilerek Türk Ceza Kanunu’nun 299/3. maddesi uyarınca kovuşturma izni verildiği anlaşılmakla, sanığın paylaşımları bir bütün olarak değerlendirildiğinde anılan paylaşımı yapan sayfa yöneticisine karşı söylemesinin hayatın olağan akışına aykırı kaldığı ve eyleminin ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyeceği gözetilmeksizin, mahkûmiyeti yerine yazılı şekilde beraatine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
    5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü"nün 21.03.2018 gün ve 94660652-105-10-11323-2018-Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak Dairemize gönderilmiştir.
    II-OLAY:
    Başbakana ve Cumhurbaşkanına yönelik facebook adlı sosyal medya paylaşım sitesi üzerinden hakaret ve küfür edildiğine dair BİMER"e 07.09.2015 tarihinde yapılan ihbar üzerine, Eskişehir İl Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri aracılığı ile paylaşım sitesinde yer alan "Milletime bir sözüm var: Türkiye"nin içine sıçmadan gitmeyeceğim" şeklinde yazı ve Cumhurbaşkanının fotoğrafının bulunduğu Anti Tayyip rumuzlu profil sayfasının; "Erdoğan"dan yandaş medyaya ters köşe!" başlıklı Sözcü gazetesine ait Cumhurbaşkanının fotoğrafın bulunduğu sayfanın; "Asıl karaktersizler için milletin aklıyla alay edenler için, 1 Kasım"da tüm Türkiye"de şeytan taşlanacaktır !" şeklinde yazı ve Türk Bayrağı resminin kapak fotoğrafı olarak kullanıldığı görülen "atamizindeyiz" "Atatürkiye" adlı profil sayfasında Cumhurbaşkanının fotoğrafı ile birlikte "Hele bir söyle, neyin yerli ve milli?, -Araban mı? ,-Uçağın mı?, Saatin mi?, Gözlüklerin mi?, -Sarayındaki mobilya ve mermerler mi?, - kullandığın telefon mu?, -Seyrettiğin televizyon mu?" şeklinde, başkaca siyasi kişileri de konu alan paylaşımların ve kullanıcılar tarafından da hakaret içerir yorumların yapıldığının ve "atamizindeyiz" adlı URL adresindeki paylaşıma yönelik olarak "SAHTEKAR...!!!" şeklinde sanık tarafından yorum yapıldığının 02.10.2015 tarihli açık kaynak araştırma raporu ile tespit edilmiştir.
    03.12.2015 tarihinde müdafii olmadan ancak hakları hatırlatılmak sureti ile verdiği savcılık ifadesinde sanığın özetle; belirtilen paylaşımın bulunduğu sayfanın ve yorumun kendisine ait olduğunu, paylaşımı Cumhurbaşkanına yönelik olarak değil, bu paylaşımları yapanları eleştirmek için; Şamil Tayyar ile ilgili paylaşımı da şahsı eleştirmek için yaptığını beyan ettiği görülmüştür.
    30.12.2015 tarihli olurla sanık hakkında kovuşturma izni verildiği görülmüştür.
    Bandırma Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/381 soruşturma, 2016/184 esas, 2016/154 numaralı 20.01.2016 tarihli iddianamesi ile sanık hakkında, facebook adlı sosyal paylaşım sitesindeki kendisine ait profili üzerinden, Türkiye Cumhuriyet Devleti Cumhurbaşkanına bir başka profildeki eleştiri niteliğinde değerlendirilen resimli sözlerin, yorum bölümüne ""Sahtekar"" yazıp paylaşarak Cumhurbaşkanına alenen hakaret ettiğinden 5237 sayılı Kanunun 299/1-2 ve 53/1 maddeleri uyarınca cezalandırılması istemi ile kamu davası açılmıştır.
    Bandırma 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/131 esasına kayden görülen davada, duruşma günü ve iddianame tebliğ edilerek 09.02.2016 tarihli müzekkere ile Cumhurbaşkanının sanıktan şikayetçi olup olmadığı, davaya katılma talebinde bulunup bulunmadığı hususunda Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliğinden bilgi istenildiği, 19.02.2016 tarihli cevabi yazı ile suçun resen takibi gerektiren suçlardan olduğu, Cumhurbaşkanın şikayeti beklenilmeden davaya devam edilmesi gerektiği, gerek duyulması halinde ayrıca müdahillik talebinde bulunulacağının bildirildiği ve dosya kapsamında davaya katılma talebinde bulunulmadığı, 23.02.2016 havale tarihli vekaletnamenin UYAP ortamından ibraz edildiği görülmüştür.
    Tır şoförü olduğu ve sabıka kaydının bulunmadığı anlaşılan sanığın mahkeme huzurundaki sorgusunda özetle, üzerine atılı suçlamayı kabul etmediği, hazırlık ifadesini tekrar ederek Cumhurbaşkanına yönelik paylaşım yapan kişiyi kastederek "Sahtekar" şeklinde yorum yazdığını, paylaşımı yapan kişiye sinirlendiğini beyan ettiği görülmüştür.
    Yargılama sonucunda, 08.03.2016 tarihinde sanığın yüzüne karşı, müşteki ve vekilinin yokluğunda, temyiz kanun yolu açık olmak üzere, sanığın üzerine atılı suçu işlediği sabit görülmediğinden, 5271 sayılı CMK"nın 223/2-e maddesi gereğince beraatine karar verildiği görülmüştür.
    Mahkemece verilen kararın gerekçesi şu şekildedir;
    "Sanığın, yargılamaya konu olan söylemi, müştekiyi kast ederek değil ve fakat yorum yaptığı haberi paylaşan kişiyi kast ederek yazdığı yönündeki savunması dikkate alındığında, bu savunmayı çürütücek şekilde, anılan paylaşımın müştekiyi kast ederek yapıldığına dair iddiadan başka somut delil bulunmadığı anlaşıldığından, üzerine atılı suçu işlediği sabit görülmeyen sanığın CMK"nın 223/2-e maddesi gereğince beraatına karar verilmiştir.
    Bununla birlikte; yargılamaya konu olan paylaşımın müştekiyi kast ederek yapıldığı kabul edilse bile, sanığın, sosyal paylaşım sitesinde paylaştığı yazı ile Cumhurbaşkanının işgal ettiği makam itibariyle ülke yönetiminde aldığı rolü, yürüttüğü iş ve eylemleri benimsemediğinin kabulü ile, suç oluşturduğu iddia edilen söylemler, incitici ve rahatsız edici nitelikte olsa da; açıklanış şekli ile konusu arasında düşünsel bir bağ bulunması sebebiyle eleştiri sınırları kapsamında kaldığı değerlendirilmelidir.
    Anayasamızda ve Türkiye"nin de tarafı olduğu İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ile İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesinde, düşünce ve ifade hürriyetine yer verilmiş ve söz konusu hürriyetin kullanımı güvence altına alınmış olmakla birlikte, yine aynı yazılı metinlerde bu hürriyetin kullanımının sınırları da açıkça belirtilmiştir. (İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin 19. Maddesi, Anayasanın 25. Maddesi ile İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesinin 10/1-2 ve 17. maddesi).
    Düşünce özgürlüğü ve ifade özgürlüğü ile dış dünyaya yansıyan eleştiri, demokratik toplumlarda vazgeçilmez haktır. Ancak, eleştiri hak ve ödevi kötüye kullanılmamalı, bu hak kullanılırken kişilerin şeref ve saygınlığı haleldar edilmemelidir.
    Cumhurbaşkanına hakaret suçundan korunan menfaat Cumhurbaşkanının şeref varlığıdır. Sanık tarafından yapılan paylaşım incelendiğinde, sanığın söylem hedefinin, Cumhurbaşkanının kişiliği değil ve fakat iş ve eylemleri olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Cumhurbaşkanının işgal ettiği makam itibariyle ülke yönetiminde yürüttüğü faaliyetlerin, ülke vatandaşı olan her birey tarafından benimsenmesi ve kabul edilmesi mümkün değildir. Bu anlamda, ülke yöneticilerinin güncel politikalarından, iş ve eylemlerinden hoşnut olmayan bireylerin, bu iş ve eylemleri eleştirmeleri mümkün olmakla birlikte, bu eleştiri sahasının işgal edilen makamın etki sahası dikkate alındığında demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olarak geniş tutulması gerekmektedir. Bu sebeple somut olayda, yarışır vaziyette bulunan ifade özgürlüğü ile kişi şeref ve saygınlığının korunması haklarından, ifade özgürlüğü hakkına öncülük tanınması gerekir. "
    Karar 08.04.2016 tarihinde temyiz edilmediğinden kesinleştirilmiştir. Gerekçeli kararın müştekiye tebliğ edildiğine dair bir belgeye rastlanılmamıştır.
    02.08.2018 tarihinde müşteki vekilince kanun yararına bozma isteminde bulunulduğu görülmüştür.
    23.10.2018 tarihli Bandırma Cumhuriyet Başsavcılığının görüşünde, sanığın paylaşımında eleştiri sınırını aştığı, suç sayılarak cezalandırılması gerektiği kanaati hasıl olmuş ise de; CMK"nın 309/4-c maddesi gereği usul hukuku hükümleri gereğince bozma talebinin usul ve kanuna uygun olmadığının, kararın mahkumiyet hükmü dışında beraat hükmünü içerdiği, mahkemece işin esasına girerek yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmadığı yönünde karar verildiğinden usul hükümleri açısından kanun yararına bozma şartlarının oluşmadığının değerlendirildiği görülmüştür.
    III-KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:
    Sanığın Facebook isimli sosyal paylaşım sitesinde bir başka profildeki Cumhurbaşkanının fotoğrafı ile birlikte "Hele bir söyle, neyin yerli ve milli?, -Araban mı? ,-Uçağın mı?, Saatin mi?, Gözlüklerin mi?, -Sarayındaki mobilya ve mermerler mi?, - kullandığın telefon mu?, -Seyrettiğin televizyon mu?" şeklinde, "atamizindeyiz" adlı URL adresindeki paylaşıma yönelik olarak "SAHTEKAR...!!!" değerlendirmesi yapılmasının Cumhurbaşkanına hakaret suçunu oluşturup oluşturmayacağına ilişkindir.
    IV-HUKUKSAL DEĞERLENDİRME:
    Ayrıntıları, 14.11.1977 tarih, 3-2 sayılı içtihadı birleştirme kararı ile Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen istikrar kazanmış kararlarında (03.04.2012 tarih 2011/10-438 - 2012/141 sy. 10.05.2011 tarih 6-80-90 sy. 14.12.2010 tarih 4-210-259 sy. 15.06.2010 tarih 9-117-146 sy. 23.06.2009 tarih 9-30-177 sy. gibi) açıklandığı üzere: 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinde, olağanüstü ve istisnai bir kanun yolu olarak düzenlenen kanun yararına bozma ile; hakim ya da mahkemelerce verilen ve temyiz veya istinaf incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar yahut hükümlerdeki gerek maddi gerekse usule ilişkin hukuka aykırılıkların hem ilgilisi hem de toplum açısından giderilmesi ile ülkede uygulama birliğinin sağlanması amaçlanmaktadır. Ancak kesin kararlara karşı kabul edilmesi nedeniyle bu amaçlara hizmet etmeyen, sadece yapılan uygulamanın hatalı olduğunun tespiti ile yetinilmesi sonucunu doğuran hukuka aykırılıkların bu yolla çözülmesinde kanun yararı olmadığı gibi bu uygulamanın kesin hükmün otoritesini sarsacağı da açıktır.
    Aynı nedenlerle olağan kanun yollarına göre, kapsamının dar ve sınırlı olması, hukuka aykırılığın, davanın özüne ve cezaya esaslı bir şekilde etki etmesi, tüm hukuka aykırılıkların bir defada giderilmesi gerekmektedir.
    Hakim ya da mahkeme tarafından değiştirilmesi, geri alınması her zaman mümkün olan kararlarda kanunun aradığı kesinlikten bahsedilemez.
    Ciddi boyuta ulaşmayan, maddi meseleye ilişkin olan, hakimin kanaat ve takdir yetkisi kapsamında kalan hususlar ile infaz aşamasında, soruşturma ya da kovuşturma safhasında alınacak bir kararla giderilebilecek nitelikte olanlar gibi başka bir yol ve yöntemle giderilmesi mümkün olan hukuka aykırılıkların kanun yararına bozma konusu olamayacağı kabul edilmektedir.
    Sübutu kabul edilen eylemin suç oluşturup oluşturmayacağı ya da hangi suçu oluşturacağı yönündeki hukuki tespit, kabul ve uygulamaların yukarıda sayılan, uygulama birliği ve hukuk güvenliği amaçları bağlamında kanun/kamu yararı taşıdığından kanun yararına bozma yasa yoluna konu olabileceğinde şüphe yoktur. Yüksek Ceza Genel Kurulu da aynı görüştedir.(23.6.2009 t,2009/7-69,176 sy)
    Ancak ayrıntıları Ceza Genel Kurulunun 25.10.1993 tarih 260/281 sayılı kararında da açıklandığı üzere; olaya ilişkin deliller toplanıp değerlendirilmişse, delil takdiri yapılarak verilen bu karar aleyhine noksan kovuşturma yapıldığından ya da takdirinde yanılgıya düşüldüğünden bahisle kanun yararına bozmaya gidilemez.
    Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; karar yerinde tüm deliller toplanıp tartışıldıktan sonra, "Sanığın, yargılamaya konu olan söylemi, müştekiyi kast ederek değil ve fakat yorum yaptığı haberi paylaşan kişiyi kast ederek yazdığı yönündeki savunması dikkate alındığında, bu savunmayı çürütücek şekilde, anılan paylaşımın müştekiyi kast ederek yapıldığına dair iddiadan başka somut delil bulunmadığı anlaşıldığından, üzerine atılı suçu işlediği sabit görülmediğinden CMK"nın 223/2-e maddesi gereğince beraatına" karar verildiğinin anlaşılmasına göre kanıtların takdir ve değerlendirmesinde yanılgıya düşüldüğünden bahisle karar verildiğinden söz edilerek kanun yararına bozma isteminde bulunma imkanı bulunmadığından talebin reddine karar vermek gerekmiştir.
    V-SONUÇ:Açıklanan sebeplerle:
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği 04.02.2019 tarih ve 2019/10568 sayılı tebliğnamedeki düşünce yerinde görülmediğinden, CMK"nın 309. maddesi uyarınca kanun yararına bozma isteğinin REDDİNE, dosyanın mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE 27.09.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.










    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi