3. Hukuk Dairesi 2016/14447 E. , 2018/2934 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki istirdat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkilinin ... ilçesi, ... Mahallesi 260 ada 4 parselde bulunan 1.034,00 m2 tapulu taşınmazı için taviz bedeli adı altında toplam 2.170,00 TL ödediğini, davalı ... Genel Müdürlüğünün Mahkeme kararı ile davacıya ait taşınmaz üzerine sonradan Nişancı ... şerhi tesis ettirdiğini, Nişancı ... vakfının kadim ve sahih vakıflardan olmadığını beyan ederek, müvekkilinden haksız yere tahsil edilen 2.170,00 TL nin fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla yasal faiziyle birlikte davalı taraftan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; ...li ... Vakfının kadim ve sahih vakıflardan olduğunu ve tavize tabi bulunduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; bilirkişi raporu hükme esas alınarak, davacının taviz bedeli ödemesinin gerektiği kabul edilerek davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, haksız şekilde alındığı ileri sürülen taviz bedelinin istirdadı istemine ilişkindir.
5737 sayılı Vakıflar Kanunu 27.02.2008 tarihli Resmi Gazetede yayınlanmış ve aynı tarihte yürürlüğe girmiştir. Sözü edilen 5737 sayılı Vakıflar Kanununun 18.maddesi hükmünce; miri arazilerden mukataalı hayrata tahsis edilmeyenler ile aşar ve rüsumu vakfedilen taşınmazlar dışındaki, tapu kayıtlarında icareteyn ve mukataalı vakıf şerhi bulunan gerçek ve tüzel kişilerin mülkiyetinde veya tasarrufundaki taşınmazlar taviz bedeline tabidir. Yasanın 3.maddesinde yapılan tanıma göre de, Mukataalı Vakıf; zemini vakıf üzerindeki yapı ve ağaçlar tasarruf edene ait olan ve kirası yıllık olarak alınan vakıf taşınmazlarını, icareteynli vakıf ise; değerine yakın peşin ücret ve ayrıca yıllık kira alınmak suretiyle süresiz olarak kiralanan vakıf taşınmazlarını ifade eder.
Bu halde somut uyuşmazlığın çözümü için “Nişancı ... Vakfının” mukataalı veya icareteynli vakıf olup olmadığının veya miri arazilerden mukataalı hayrata tahsis edilmeyenler ile aşar ve rüsumu vakfedilen taşınmazlardan bulunup bulunmadığının yöntemince araştırılması gerekir.
Vakfiye kapsamındaki her taşınmazın coğrafi konumu ve hukuki durumu farklı olacağından bu taşınmazların kadim köy, kasaba ya da şehir içindeki mülk topraklar içinde olup olmadığı keşfen ve uzman bilirkişiler marifetiyle saptanmalıdır.
Tüm bu açıklamalar ışığında; vakıf türünün belirlenmesi ve belirlenen vakıf türüne göre çekişmeli taşınmazda vakfın bir hakkının kalıp kalmadığının, taviz bedeli ödenip ödenmeyeceğinin hiçbir kuşkuya yer bırakmadan saptanması bu tür davalarda önem kazanmaktadır.
Somut olayda; mahallinde 16.11.2015 tarihinde keşif yapılarak bilirkişiden rapor alınmış ise de, bilirkişi raporunda taşınmazın vakfiyedeki coğrafi konumu ve hukuki durumu değerlendirilmediğinden hükme esas alınan rapor yetersiz kalmıştır.
O halde mahkemece; davaya konu taşınmaza ait tapu kaydı ve vakfiye örneği ile birlikte uzman (üç kişilik üniversitede öğretim görevlisi olan) bilirkişi kurulu aracılığı ile mahallinde yeniden keşif yapılarak yukarıdaki ilkeleri kapsar biçimde rapor alınması sağlandıktan sonra sonucuna uygun bir hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 26.03.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.