17. Hukuk Dairesi 2016/13779 E. , 2019/7201 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki bedensel zarar nedeniyle açılan tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili; davalı sigorta şirketi nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı bununan,davalı ...’in maliki olduğu, diğer davalı ...’ın sevk ve idaresindeki aracın, davacı ...’un sevk ve idaresindeki motorsiklet ile çarpışması sonucu, 14/02/2013 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davacının yaralandığını ve malul kaldığını, çeşitli ameliyatlar olmak zorunda kaldığını, yaşanan olayların müvekkilini çok üzdüğünü beyanla fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak müvekkili yönünden şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen, 10.000,00 TL manevi tazminatın davalı ...’dan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili, 07/12/2015 havale tarihli dilekçesi ile; davalı ... sigorta A.Ş ile maddi tazminat talepleri ile ilgili olarak mutabık kaldıklarını miktar, maddi tazminat olarak taraflarına ödendiğini, tüm davalılar yönünden maddi tazminat taleplerinden feragat ettiklerini beyan etmiştir.
Davalı ... Sigorta A.Ş. vekili; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili; kazanın meydana gelmesinde müvekkilinin kusuru bulunmadığını, beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ...; kazanın meydana gelmesinde kusuru bulunmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, kararda yazılı gerekçelerle ve benimsenen bilirkişi raporuna göre;davacıların maddi tazminat talepleri hususunda dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile, 7.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ..."dan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine dair verilen karar davacı vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle B.K.nun 47. maddesindeki özel haller dikkate alınarak hak ve nasafet kuralları çerçevesinde hüküm kurulmuş olmasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarara dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Borçlar Kanunu"nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı"nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Yukarıda belirtilen hususlar, davacının kusursuz oluşu, yaşı ve maluliyet oranı dikkate alındığında, davacı için takdir olunan manevi tazminatın bir miktar az görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de, mahkemece, her ne kadar hükmün 7. ve 8.fıkralarında, “Manevi tazminat yönünden; davalı ... Sigorta A.Ş kendini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 1.800,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı ...ye verilmesine,” ve “Manevi tazminat yönünden; davalı ... kendini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca manevi tazminat talebinin red olunan miktarı dikkate alınarak 1.800,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı ..."e verilmesine” karar verilmiş ise de dosya kapsamından davacı vekilinin manevi tazminat talebini sadece davalılardan Secan Atar’a yönelttiği, davalı ...’ın da vekil ile temsil edilmediği anlaşıldığından, manevi tazminat yönünden davanın reddedilen kısmı için, kendilerine husumet yöneltilmeyen davalılar ... Sigorta A.Ş. ve ... lehine vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1)numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 10.06.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.