Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/867
Karar No: 2017/8282
Karar Tarihi: 24.10.2017

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2016/867 Esas 2017/8282 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2016/867 E.  ,  2017/8282 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
    Davacı, murisinin iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
    Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
    K A R A R
    1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre; davalı .... Mak. Ve Tarım Aletleri San. Tic. A.Ş. vekilinin tüm, davalı ... vekili ile davalı ... vekilinin ve davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
    2- Dava, 19.10.2011 tarihinde meydana gelen zararlandırıcı olay sonucu vefat eden kursiyerin anne, baba ve kardeşlerinin maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
    Mahkemece, anne Nursel Dağaşan için 19.139,19 TL maddi, 15.000,00 TL manevi, baba .... için 15.639,76 TL maddi, 15.000,00 TL manevi, kardeş ... için 5.000,00 TL manevi, kardeş ..... için 5.000,00 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 74.778,95 TL tazminatın olay tarihi olan 19.10.2011 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine karar verilmiştir.
    a) Sosyal Güvenlik Kurumu"nun görevleri, 5502 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinde belirlendiği üzere; ulusal kalkınma strateji ve politikaları ile yıllık uygulama programlarını dikkate alarak sosyal güvenlik politikalarını uygulamak, bu politikaların geliştirilmesine yönelik çalışmalar yapmak, hizmet sunduğu gerçek ve tüzel kişileri hak ve yükümlülükleri konusunda bilgilendirmek, haklarının kullanılmasını ve yükümlülüklerinin yerine getirilmesini kolaylaştırmak sosyal güvenliğe ilişkin konularda; uluslararası gelişmeleri izlemek, Avrupa Birliği ve Uluslararası kuruluşlar ile işbirliği yapmak, yabancı ülkelerle yapılacak sosyal güvenlik sözleşmelerine ilişkin gerekli çalışmaları yürütmek, usulüne göre yürürlüğe konulmuş uluslararası antlaşmaları uygulamak, sosyal güvenlik alanında, kamu idareleri arasında koordinasyon ve işbirliğini sağlamak, bu Kanun ve diğer kanunlar ile Kuruma verilen görevleri yapmaktır. Bu kapsamda mevzuat, Kuruma iş kazası nedeniyle hak sahiplerine destekten yoksun kalma tazminatı ile manevi tazminat ödeme görevi yüklemediği gibi davaya konu olayda Kurum işveren olarak da nitelendirilemez. Kaldı ki meydana gelen


    olayda herhangi bir kusurunun olmadığı da açık seçiktir. Şu halde davalı ... hakkında davanın husumetten reddine karar vermek gerekirken "gerekli denetim ve kontrol görevini yerine getirmediği" gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetli değildir.
    Öte yandan, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 4. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi gereği sigortalı sayılanlara ilişkin hükümlerin, 2. fıkrasının (g) bendi uyarınca "Türkiye İş Kurumu tarafından düzenlenen Toplum Yararına Çalışma Programlarından yararlananlar" hakkında da uygulanacağı düzenlenmiş olsa da devamında bu fıkranın (g) bendinde sayılanlar için Türkiye İş Kurumu prim ödeme yükümlüsü olmakla birlikte bu Kanun kapsamında işyeri ve işveren sayılmayacağı hükmü de düzenlenmiştir. Bu düzenleme karşısında işveren sayılamacak olan davalı ... hakkında davanın husumetten reddine karar vermek gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması da isabetli değildir.
    b) Dosya kapsamından, davacılar murisinin iş kazası sonucu vefat ettiği, iş kazasının meydana gelişinde davalı şirketin % 75, davacılar murisinin % 25 oranında kusurlu oldukları anlaşılmaktadır.
    Gerek mülga BK’nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı TBK’nun 56. maddesinde hakimin bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verebileceği öngörülmüştür. Hakimin manevi zarar adı ile ölenin yakınlarına verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin Duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
    Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerekir.
    Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23.6.2004, 13/291-370)
    Bu ilkeler gözetildiğinde, davacılar anne ve baba yararına hükmedilen manevi tazminat miktarları azdır.
    Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.









    O halde, davacılar vekili ile davalılar SGK ve Türkiye İş Kurumu vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının davalılardan .... Mak. Tarım Aletleri San. Tic. A.Ş. "ne yükletilmesine,

    24.10.2017 gününde oyçokluğuyla karar verildi.


    E.M

    (M) ( M)


    KARŞI OY VE GEREKÇE

    Dava, iş kazası sonucu ölüm nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davacılar murisi, Türkiye İş Kurumu ile diğer davalı .... Makine ve Tarım Aletleri San. ve Tic. A.Ş. arasındaki 22.09.2011 tarihli sözleşme gereğince, 26/09/2011-23/11/2011 tarihleri arasında iş başı eğitim programı çerçevesinde kursiyer olarak Elektrik Ark Kaynakçılığı mesleğinde eğitim görmekte olduğu sırada, 19.10/2011 tarihinde iş kazası sonucu vefat etmiştir.
    5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu"nun 1. maddesine göre; "İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle (o kanunun değiştirilen ikinci maddesinin C, D, ve E fıkralarında istisna edilen işlerde çalışanlar hariç) işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya İş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi ile görevli olarak lüzum görülen yerlerde iş mahkemeleri kurulur.
    4857 sayılı İş Kanununun 2. maddesine göre "bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişiye işçi denir.
    4904 sayılı Türkiye İş Kurumu Kanunu ile kurulan Türkiye İş Kurumunun, Kanunun 3/C maddesine göre Kurumun "iş ve meslek analizleri yapmak, yaptırmak, iş ve meslek danışmanlığı hizmetleri vermek, verdirmek, işgücünün istihdam edilebilirliğini artırmaya yönelik iş gücü yetiştirme, mesleki eğitim ve işgücü uyum programları geliştirmek ve uygulamak, istihdamdaki işgücüne eğitim seminerleri düzenleme" görevi vardır.
    İş Kurumu ile diğer davalı olarak A.Ş. arasında davacılar murisinin kursiyer olarak eğitim görmesi için sözleşme imzalanmıştır.
    Kursiyer ile Türkiye İş Kurumu veya sözleşmesinin diğer tarafı A.Ş. arasında iş sözleşmesi bulunmamaktadır.
    Sözleşmenin 9. maddesine göre kursiyere ücretini ve SGK"nakısa vadeli sigorta kollarına ilişkin primlerini İş Kurumu ödemektedir.
    Öte yandan 5510 sayılı Kanunun 5/e maddesine göre; Türkiye İş Kurumu tarafından düzenlenen meslek edindirme, geliştirme ve değiştirme eğitimine katılan kursiyerler, 4 üncü maddenin (a) bendi kapsamında sigortalı sayılırlar ve bunlar hakkında iş kazası ve meslek hastalığı sigortası ile genel sağlık sigortası hükümleri uygulanır. Bunlar için Türkiye İş Kurumu prim ödeme yükümlülüğü olmakla birlikte bu kanun kapsamında işyeri ve işveren sayılmaz.
    Davacılar murisi ile davalı A.Ş. arasında iş sözleşmesi mevcut değildir.
    İş Mahkemeleri Kanununun 5. maddesi iş sözleşmelerinin varlığı halinde iş mahkemelerini görevli kabul etmektedir.
    Olayın 5510 sayılı Yasa bakımından iş kazası sayılması SGK aleyhine açılacak iş kazası tesbiti veya işgöremezlik oranı tesbit davası dışında iş mahkemelerini görevli hale getirmez. Zira, 5510 sayılı yasanın 101. maddesine göre 5510 sayılı yasadan doğan uyuşmazlıklar iş mahkemesinde görülür.
    Öte yandan, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununda da mahkemelerin görevi ile ilgili bir hüküm bulunmamaktadır.
    Uyuşmazlık İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ve Türk Borçlar Kanunu hükümlerine göre çözülecektir.
    Hükmün davaya dosya bakmakla genel mahkemelerin görevli olduğu gerekçesiyle bozulması gerektiği görüşünde olduğumuzdan sayın çoğunluk görüşüne katılamıyoruz.

    .. ...
    Muhalif Başkan Muhalif Üye

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi