11. Hukuk Dairesi 2016/11886 E. , 2018/5490 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada ... .... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen .../03/2016 tarih ve 2014/697-2016/180 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı banka vekili tarafından istenmiş olduğu anlaşılmakla, duruşma için belirlenen 18/09/2018 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davalı vekili Av.... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı bankadan 2010-2011 yıllarında kredi kullandığını, bu kredilerin alımı sırasında haksız ve belgesiz olarak dosya masrafı, komisyon, eksper ücreti, ipotek fek ücreti vb. adlar altında ödentiler alındığını ileri sürerek, toplamda alınan 133.890,00 TL’nin tahsilat tarihlerinden itibaren işletilecek en yüksek mevduat veya avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu masrafların tacir olan davacı şirket ile tam bir mutabakatla imzalanmış sözleşme gereği tahsil edildiğini savunarak, davanın reddini talep etmiş; 14.....2015 tarihli ıslah dilekçesi ile davacı hesabından tahsil edilen komisyonun davacı tarafından verilen taahhütname ve talimatlar istinaden alındığını belirterek, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davalı banka tarafından davacının hesabından 125.580,00 Euro kredi kullanım taahhüt komisyon tutarı, 6.801,30 TL kredi kullanım taahhüt komisyon tutarı ve toplam 1.500,00 TL ipotek fek ücretinin tahsil edildiği, taraflar arasında akdedilen kredi sözleşmesinde davacıya kullandırılan kredi karşılığında kredi kullanım taahhüt komisyonu alınacağına yönelik herhangi bir düzenlemenin bulunmadığı, yine buna ilişkin bir oranın da belirlenmediği, yerleşmiş Yargıtay uygulamalarına göre bankalar tarafından mevduat faizi dışında ve katılma hesaplarında ise kar payı dışında menfaat temin edilemeyeceği, bunun istisnasının mevduat ve katılım fonu sahiplerinin lehine verilecek özel sigorta teminatının olduğu, bankaların her hangi bir masraf karşılığı yada bir işlem karşılığı olmaksızın komisyon tutarı, fek ücreti ... vs. gibi bedelleri tahsil edemeyeceği, komisyon tutarının kredi faizine ilave nitelikte soyut bir bedel oluşu, yine fek işlemlerinin de borç
sona erdiğinde sistem üzerinden otomatik olarak yapılabildiği, bu ücretlerin herhangi bir işlem, hizmet, masraf gerektirmeyen işlemler olduğu, gizli faiz niteliği taşıdığı, her ne kadar davalı taraf cevap dilekçesini ıslah ettiğini belirtilerek söz konusu bedelin davacının talebi ile hesabından alındığını ileri sürmüş ise de, banka tarafından ibraz edilen belgelerin davacı ilk kredi kullanımında ve kredi ödemelerinin yapıldığı sırada imzalatılmış olması sebebiyle genel işlem şartı niteliği taşıdığı, genel kredi sözleşmesindeki koşulların davacı tarafça müzakere ve kabul edildiğinin yer belirtilmediği, ayrıca sözleşmenin 48. maddesinde oran belirtilmediği gerekçesi ile davanın kabulü ile 133.890,00 TL’nin 11/07/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı banka vekili temyiz etmiştir.
Dava, taraflar arasında akdedilen ticari kredi sözleşmesi nedeniyle kredi kullanım taahhüt komisyonu, ipotek fek ücreti, gayrimenkul sigorta primi ve gayrimenkul değerlee hizmet alım bedeli adı altında yapılan kesintilerin iadesi istemine ilişkin olup, mahkemece, kredi kullanım taahhüt komisyonu ve ipotek fek ücreti talepleri yönünden davanın kabulü ile davalı tarafça tahsil edilen bu kesintilerin iadesine karar verilmiştir.
Davalı vekili 14.....2015 tarihli ıslah dilekçesi ile, davacı hesabından tahsil edilen komisyonların davacı firmanın ........2010 tarihli taahhütnamesi, 29.....2010 ve 02.02.2011 tarihli talimatlarına istinaden tahsil edildiğini söyleyerek, delil listesine anılan taahhütname ve talimat asıllarını yeni delil olarak eklemiştir.
Mahkemece, kredi kullanım taahhüt komisyonu yönünden yapılan değerlendirmede, öncelikle ıslah dilekçesi ekinde ibraz edilen belgelerin davacı ilk kredi kullanımında ve kredi ödemelerin yapıldığı sırada imzalatıldığı ve genel işlem şartı niteliğinde olduğu, ibraz edilen genel kredi sözleşmesinde bu koşulların davacı tarafça müzakere edildiği, tartışıldığı, kabul edildiğine ilişkin bir ibarenin yer almadığından bahisle ıslah dilekçesinin dikkate alınmadığı belirtilmiştir. Ancak, dava konusu edilen kredinin ve ıslah dilekçesi ekinde sunulan tahhütnamenin 6098 sayılı TBK" nın yürürlük tarihi olan 01/07/2012 tarihinden önce akdedilmiş olduğu, yine davacı firma tarafından verilen talimat tarihlerinin 29.....2010 ve 02.02.2011 olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda 6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun"un 1. maddesi uyarınca ""Türk Borçlar Kanunu"nun yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse, kural olarak o kanun hükümleri uygulanır. Ancak, Türk Borçlar Kanunu"nun yürürlüğe girmesinden sonra bu fiil ve işlemlere ilişkin olarak gerçekleşecek temerrüt, sona erme ve tasfiye, Türk Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir."" hükmü uyarınca akdedilen kredi sözleşmelerine sözleşme tarihi itibariyle 6098 sayılı TBK"nın uygulanma imkanı bulunmamakta olup, mahkemenin ıslah dilekçesinin dikkate alınmamasına ilişkin bu gerekçesine itibar edilemez.
Mahkemenin kredi kullanım taahhüt komisyonunun iadesi talebinin kabulüne ilişkin bir diğer gerekçesi ise sözleşmenin 48. maddesinde oran belirtilmemiş olması olup, bu gerekçe de isabetli değildir. Zira Dairemiz müstekar içtihatlarında, kredi sözleşmesinde oran belirtilmeyen ancak taraflar arasında akdedilen kredi sözleşmesinde davalı banka tarafından kullandırılan kredi dolayısıyla masraf alınabileceğine dair hüküm bulunan hallerde, miktar ya da oran belirtilmediğinden, mahkemece kredi sözleşmesi hükümleri, sözleşme tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu, MK ... ve diğer ilgili yasal mevzuat çerçevesinde, davalı banka ile diğer bankaların uygulamasına göre, bu tür işlemlere kredi grupları bakımından uygulanan, kredi kullanım taahhüt komisyonu adı altında kesilen masraf miktar ya da oranları sorulup, karşılaştırılarak, bankanın çeşitli isimler altında kesinti yapmakta haklı olup olmadığı, yapılan kesintinin sebebi, kesinti miktarının uygun olup olmadığı veya ne miktarda olduğu, davacıya iadesi gereken miktar bulunup bulunmadığı hususlarında değerlendirme yapılması, alınan masraflar konusunda 5411 sayılı Bankacılık Kanunu 144. maddesinin vermiş olduğu yetkiye istinaden, Bakanlar Kurulunun 16.....2006 tarih ve 2006/11188 sayılı kararına istinaden Merkez Bankasının çıkarmış olduğu 09.....2006 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 2006/1 sayılı tebliğin 4. maddesi
hükmü de dikkate alınmak ve varsa davalı bankanın Merkez Bankasına yapmış olduğu bildirim de göz önünde bulundurularak belirleme yapılması ve emsal araştırması için bankalara yazılan müzekkere cevaplarına göre bir emsal komisyon tespit edilerek emsal oranı aşacak şekilde komisyon tahsil edilmiş ise aşan kısım yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği belirtilmektedir.
Bu itibarla mahkemece, davalı banka tarafından tahsil edilen kredi kullanım taahhüt komisyonunun iadesi talebi yönünden, sözleşme hükümleri ile davalı bankanın ıslah dilekçesi ekinde sunduğu ........2010 tarihli taahhütname, 29.....2010 ve 02.02.2011 tarihli talimatlar birlikte değerlendirilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekmekte olup, yazılı gerekçe ile iadeye ilişkin hüküm tesisi doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir.
Mahkemece, ipotek fek ücretinin iadesi yönünden yapılan değerlendirmede ise, bilirkişi raporu doğrultusunda ipotek fek işleminin herhangi bir masraf gerektirmediği, borç sona erdiğinde sistem üzerinden otomatik olarak yapılabildiği, sözleşmenin hangi hükmü gereğince bu kesintinin yapıldığının tespit edilemediği gerekçesi ile kesinti tutarının iadesine karar verilmiştir. Ancak davalı banka tarafından bilirkişi raporuna vaki itiraz dilekçesinde, kesintinin sözleşmenin ........ maddesi gereğince ve bankaya ait yetki belgesi aslı, imza sirküleri asılları için notere ödenen ücretlerin karşılığı olarak tahsil edildiği belirtilmiştir. Bu durumda mahkemece sözleşemenin ...., 43. maddeleri ve davalı bankanın buna ilişkin delilleri birlikte değerlendirilmek suretiyle bir inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile iadeye karar verilmesi de doğru olmamış, hükmün açıklanan bu gerekçe ile de bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı banka vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden davalı banka yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.630,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 20/09/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.