Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/12086
Karar No: 2018/5488
Karar Tarihi: 20.09.2018

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2016/12086 Esas 2018/5488 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2016/12086 E.  ,  2018/5488 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Taraflar arasında görülen davada ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi Mahkemesi’nce verilen 05.04.2016 tarih ve 2012/139-2016/478 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş olduğu anlaşılmakla, duruşma için belirlenen 18.09.2018 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalı ... vekili Av....dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, diğer müvekkillerinin ortağı olduğu müvekkili şirketin davalı banka nezdinde bulunan mevduat hesabından 16/01/2007 tarihinde 82.750 TL, 30.03.2007 tarihinde 150,000 TL usulsüz para çekildiğini, zararın tazmini üzerine açılan dava sonucunda .../11/2011 tarihinde ödeme yapıldığını, davalının kusurlu eylemi sebebiyle müvekkili şirketin ekonomik olarak sıkıntıya girdiğini, nakit akışını sağlayamadığını, kredilerini ödeyemediğini, aleyhine birçok icra takibi başlatıldığını, sonuç olarak ticari hayatının bittiğini ileri sürerek, bilirkişi tarafından yapılan tespit ile ortaya çıkacak maddi tazminatın haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte ve ayrıca Mehmet Kazancı ve ... lehine 50.000’er TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davalı bankanın kusuru ile davacının hesabından çekilen paraların ....11.2011 tarihinde ödendiği, davacı şirketin acz içine düştüğü ve iflasa sürüklendiği anlaşılmakta ise de davacı şirketin iflasa sürüklenmesinin davalının tek başına haksız hareketinden kaynaklanmadığı, davalının eylemi ile aralarında doğrudan bir illiyet bağı bulunmadığı, bu konuda davalıya kusur izafe edilemeyeceği gerekçesi ile davacı tarafın maddi tazminat talebinin; dava konusu olayda zarara uğrayanın şirket olduğu, şirketin aleyhine olan iş ve eylemlerde şirket hissedarları ve ortakları olan gerçek kişilerin manevi tazminat talep etmelerinin mümkün olmadığı gerekçesi ile manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
    Kararı davacılar vekili temyiz etmiştir.
    1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacılar vekilinin manevi tazminat talebinin reddine ilişkin karara yönelik tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
    ...- Dava, Türk Borçlar Kanunu"nun 122/1. (Mülga BK.’nun 105/1.) maddesi hükmüne dayanılarak açılan alacağın geç tahsil edilmesi nedeniyle geçmiş günler faizi ile karşılanmadığı iddia edilen munzam zararın tahsili istemine ilişkindir.
    BK"nın 105"inci maddesine göre "alacaklının duçar olduğu zarar, geçmiş günler faizinden fazla olduğu surette borçlu kendisine hiçbir kusur isnat edilemeyeceğini ispat etmedikçe bu zararı dahi tazmin ile mükelleftir". Bu durumda B.K. 103. maddesi uyarınca alacaklının mutlak ve tartışmasız bir zarara uğradığı kabul edilmektedir.
    Munzam zarar borcunun hukuki sebebi, asıl alacağın temerrüde uğraması ile oluşan hukuka aykırılıktır. O nedenle, borçlunun munzam zararı tazmin yükümlülüğü (BK.md.105), asıl borç ve temerrüt faizi yükümlülüğünden tamamen farklı, temerrüt ile oluşmaya başlayan asıl borcun ifasına kadar zaman içinde artarak devam eden, asıl borçtan tamamen bağımsız yeni bir borçtur.
    Munzam zarar sorumluluğu, kusur sorumluluğuna dayanır. B.K."nun 105"inci maddesi kusur karinesini benimsemiştir. Munzam zarardan kaynaklanan tazminat borcunun doğması için aranan kusur, borçlunun temerrüde düşmekteki kusurudur. Farklı bir anlatımla, burada zararın doğmasına yol açan bir kusur ilişkisi aranmaz ve tartışılmaz. Sorumluluk için borçlunun temerrüde düşmekteki kusurunun varlığı asıldır.
    Kural olarak munzam zarar alacaklısı, öncelikle temerrüde uğrayan asıl alacağının varlığını, bu alacağın geç ifa edilmesinden veya hiç ifa edilmemesinden dolayı temerrüt faizi ile karşılanmayan zararını, zarar ile borçlu temerrüdü arasındaki uygun illiyet bağını ispat etmekle yükümlüdür. Alacaklı borçlunun temerrüde düşmekte kusurlu olduğunu ispatla yükümlü değildir. Borçlu ancak temerrüdündeki kusursuzluğunu kanıtlamak koşuluyla sorumluluktan kurtulabilir.
    Enflasyonist ortamda bireyin, parasının değerini sabit tutmak ve kazanç sağlamak için bir çaba ve girişimlerde bulunması, en azından vadeli mevduat veya kurları devamlı yükselen döviz yatırımlarında değerlendirmesi, hayatın olağan akışına ve genel hayat tecrübelerine uygun düşen bir karinedir. Enflasyonist ortamda yaşayan makul, normal bir kişinin parasını atıl biçimde elde tutmayacağı, gelir getirici bir yatırıma dönüştüreceği, insan yapısının ve menfaatlerini koruma içgüdüsünün doğal bir sonucudur. Hal böyle olunca, enflasyonist ekonominin olumsuz etki ve sonuçları kamuca az veya çok herkesin bildiği, en önemlisi gerekli olduğu taktirde bilinebilmesinin kolayca gerçekleştirilebileceği ve mahkemelerin de bilgisi altında olan vakıalar olarak kabulü gerekir. Yasal deyimi ile “ maruf ve meşhur" vakıaların ispatına gerek yoktur (H.U.M.K.md.238/..., HMK 187/...). 20.....1989 tarih ve ... karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında "para her zaman kullanılması mümkün ve temettü getiren bir meta olduğundan geç ödenmesi halinde zararın vücudu muhakkaktır" şeklindeki kabul de bu hukuki tespit ve bulguları doğrulamaktadır.
    Somut olayda, davacılar vekili, müvekkili şirketin mevduat hesabından davalı banka çalışanının usulsüz işlemleri ile 2007 yılında çekilen paranın, davalı aleyhine başlatılan takibe itiraz edilmesi üzerine açılan itirazın iptali davasında davalı bankadan tahsiline karar verildiğini, Yargıtay onamasından geçerek kesinleşen mahkeme kararına istinaden davalı banka tarafından ....11.2011 tarihinde ödeme yapıldığını, müvekkilinin alacağına zamanında kavuşamaması nedeniyle muhtelif bankalardan kullandığı kredileri zamanında ödeyemediğini, yeni krediler kullanmak zorunda kaldığını, ödeyemediği krediler sebebiyle hakkında başlatılan icra takiplerinde ipotekli taşınmazlarının değerinin çok altına bedellere satıldığını, sermayesinin kaybolduğunu, üretim ve pazarlama yapamadığını ve neticeten ticari hayatına son vermek zorunda kaldığını ileri sürmüştür.
    Bilirkişi raporunda, meydana geldiği iddia olunan zarar ile davalı bnakanın kusurlu eylemi arasında illiyet bağı kurulmasının mümkün olmadığı, davacının maddi zararının faizle karşılandığı yönünde mütaalada bulunulmuş olup, mahkemece bu rapor esas alınmak suretiyle maddi tazminat talebi yönünden davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, davacının iddiaları ve buna ilişkin dayandığı icra takip dosyaları başta olmak üzere tüm delilleri üzerinde yeterli bir inceleme yapılmaksızın, dayanılan takip dosyalarının alacaklı, borçlu, borç miktarı vb. takip bilgilerinin rapora yazılması ile yetinilerek oluşturulan ve soyut yorumla olayda illiyet bağının bulunmadığı sonucuna varan bilirkişi raporunun, davacının iddiaları ve delilleri yönünden yeterli inceleme yaptığı söylenemez. Bu itibarla, yukarıda yapılan açıklamalar ışığında tarafların iddia, savunma ve delilleri birarada değerlendirilmek suretiyle bir rapor tanziminin sağlanması ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm tesisi doğru görülmemiş, maddi tazminat talebinin reddine ilişkin hükmün temyiz eden davacı şirket yararına bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan sebeplerle davacılar vekilinin manevi tazminat talebinin reddine ilişkin karara yönelik tüm temyiz itirazlarının reddi ile manevi tazminat talebinin reddine ilişkin usul ve yasaya uygun hükmün ONANMASINA, (...) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin maddi tazminat talebinin reddine ilişkin karara yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden davacı şirket yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.630,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı şirkete verilmesine ve yine takdir olunan 1.630,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacı gerçek kişilerden alınarak davalıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 78,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacılardan alınmasına, 20.09.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.








    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi