Taraflar arasındaki “nüfus kaydının düzeltilmesi” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Şanlıurfa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce davanın “kabulüne” dair verilen 01.03.2012 gün ve 2011/261-89 sayılı kararın incelenmesi davalı M.. H.. vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin 06.06.2012 gün ve 2012/5589-7129 sayılı ilamı ile; ( Davacı vekili, dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanı ile davacının nüfusunda F... Ş... olan anne kaydının iptali ile D.. T.. olarak düzeltilmesini istemiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Nüfus kayıtlarındaki düzeltme davaları kamu düzeni ile yakından ilgili olup, mahkemeler kuşku ve duraksamaya neden olmaksızın doğru sicil oluşturmak zorundadır. Somut olayda, salt taraf beyanları, tanık anlatımı ve kolluk araştırması ile yetinilmeyip, iddia ile ilgili olarak DNA testi yaptırılıp, alınacak rapor da gözetilerek karar verilmesi gerektiği dikkate alınmayarak yerinde olmayan gerekçe ile DNA testi yaptırılmadan, davanın kabulü doğru görülmemiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Davacı Ö.. Ş.. vekili 07/04/2011 harç tarihli dava dilekçesinde özetle; “…davacının nüfusta anne adının Fatma olarak yazıldığını, üvey annesi olan Fatma adlı kişinin babası Memet’in resmi nikahlı eşi olup 1946 yılında öldüğünü, davacının gerçek annesinin babası Mehmet ile imam nikahlı olan D.. T.. olduğunu, D.. T..’ın yıllarca Şanlıurfa ili Y.. mahallesi, P.. sokak, No:.. adresinde yaşadıktan sonra öldüğünü, babasının imam nikahlı eşi olan Dursune’yi nüfusuna almak istediğini buna dair işlemleri yapmak istediğini ancak alamadan öldüğünü iddia ederek, nüfus kütüğünde Fatma olarak görünen anne adının iptali ile Dursune olarak kütüğe kayıt ve tesciline karar verilmesi” talep ve dava etmiştir. Davalı M.. H.. vekili, davanın reddine karar verilmesini; davalı nüfus müdürlüğü temsilcisi ise anne adının Dursune olarak düzeltilmesinde kayden engel olmadığını belirterek takdiri mahkemeye bırakmıştır. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hükmün davalı M.. H.. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine yukarıda belirtilen gerekçe ile mahkeme kararı bozulmuştur. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken,önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. SONUÇ: Davalı M.. H.. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, aynı kanunun 440/1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 12.02.2014 gününde yapılan görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.